Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir dinin hayattan çekilişi de işte böyle oluyor. Unutularak, metinleri kaybolarak, hafızalardan silinerek, bir daha ne göreni ne duyanı kalmayarak bir çekiliş değil bu... Okunarak, ezberlenerek, yazılarak, her yere asılarak, büyük saygı duyularak, çok satarak, çok konuşularak, tırlar dolusu dağıtılarak, salonlar dolusu dinlenerek ve fakat asla gereği yapılmayarak bir hayattan çekiliş...
Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında. Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar ben yaşarken koptu tufan ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat her şeyi gördüm içim rahat gök yarıldı, çamura can verildi linç edilmem için artık bütün deliller elde kazandım nefretini fahişelerin lanet ediyor bana bakireler de. Sözlerim var köprüleri
Reklam
Hiçbir mücadele veya savaş fikri/teorik çerçevesi olmayan bir siyaset üzerine oturmadan kazanılamaz. Türkiye'nin karşı karşıya olduğu Cumhuriyet tarihinin en büyükkrizini aşabilmesi için 20. yüzyılın başında 100 yıl önce İstiklal Harbi'nin ana sürükleyici gücü ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu felsefesi olan Türk Milliyetçiliği zemininde bir dirilişe ihtiyacı vardır. Atatürk çizgisinde bir Türk Milliyetçiliği dışında hiçbir fikir Türkiye'nin birliğini ve dirliğini, Türk Milleti'nin Anadolu ve Trakya üzerindeki egemenliğini sağlayabilecek güçte değildir. AK Parti'nin izlediği Kahire öğretisine dayalı, milli kimliksiz ve milli menfaat belirleyemeyen politikalar Türkiye'nin dış politikada kuşatılmasına, içeride ise devlet cihazının çökmesine, milli birliğin yıpranmasına, ekonominin çökmesine ve Suriyeli göçü ile demografik yapının bozulmasına neden olmuştur. Tarihsel bir benzetme yapılması gerekirse Türkiye Balkan Savaşı öncesindeki stratejik zaaflara benzer bir süreç içindedir. AK Partili 18 yılı tarihsel olarak İlber Ortaylı'nın Osmanlı İmparatorluğu'nun geri çekiliş ve yıkılış yüzyılı olan "İmparatorluğunun En Uzun Yüzyılı" ile kıyaslamak mümkündür. Türk Milleti imparatorluğun en yüzyılından, yıkıntıların arasından nasıl Atatürk çizgisinde Türk milliyetçilerinin önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarak çıktı ise bugün de Türkiye Cumhuriyeti yaşadığı büyük krizden Atatürk çizgisindeki Türk Milliyetçilerinin önderliğinde ve Atatürk çizgisindeki Türk Milliyetçiliği'nin uzun yol göstericiliği ile çıkacaktır.
Medine'ye hicreti anlamadan, Mekke'nin fethini anlamak mümkün değildir. Hicret, bir kaçış, bir vazgeçiş, bir geri çekiliş değil bir geriliş, bir konum alış, bir tavır koyuş, büyük fetih için bir hazırlanıştır. Yayı Medine'ye doğru ne kadar gerersen oku Mekke'ye doğru o kadar iyi atarsın.
Sayfa 162Kitabı okudu
Hicret;bir kaçış,bir vazgeçiş,bir geri çekiliş değil bir geriliş,bir konum alış,bir tavır koyuş,büyük fetih için bir hazırlanıştır."
Sayfa 162Kitabı okudu
..arkasındaki satırlar
Bakın ben, bir çok tuhaf Marifetimin yanısıra İlginç ödeme yolları bulabilen biriyim Üstüme yoktur ödeme hususunda Sözün gelişi Üyesi olduğunuz dernek toplantısında Bir söyleve ne dersiniz? Bir söylev: Büyük İnsanlık İdeali hakkında! Yahut adınıza bir çekiliş düzenleyebilirim Kazanana vertigolar, nostaljiler Karasevdalar çıkar.
Reklam
Birbirini etkileyen kararlara "stratejik", onlara uygun düşen hareket planlarına ise "strateji" tanımı yapılabilir. Mustafa Kemal, Sakarya gerisine çekilme kararını verdiğinde, büyük taarruzu tasarlamamış olsaydı, bu çekiliş bir zaferle sonlanmaz, yalnızca kazanılmış Sakarya muharebesi olarak tarihte yerini alırdı.
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında. Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar ben yaşarken koptu tufan ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat her şeyi gördüm içim rahat gök yarıldı, çamura can verildi linç edilmem için artık bütün deliller elde kazandım nefretini fahişelerin lanet ediyor bana bakireler de. Sözlerim var köprüleri
Sayfa 138 - Cellâdıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar | E-kitapKitabı okudu
Kore savasi
15 Agustos 1945 gunu, Imparator Hirohito, Japonya'nin teslim oldugunu radyodan duyurdu. Isgal sona ermisti. Japon imparator, bildirisini radyo uzerinden dunyaya okurken Washington, DC'de iki genc ordu subayi bir hisimla dunya haritasinin basina gecip Kore meselesi hakkinda ne yapilmasi gerektigine kafa yordular. Washington'daki hic
Birden babasını, babasının bir sözünü hatırladı; toparlanmak için elin mareşallerine bakmanın ne gereği vardı ona, ama çocukluğunda, daha 'büyük adamlaşmaya başlamadan önceleri, yani oğlunun kişiliğini kendince biçimlendirmeyi umduğu günlerde, sık sık; "Düştüğün yerden bir avuç toprakla kalkacaksın" derdi. Bir kavgada yenilişi, bir kavganın kaybını ikinciye başlangıç yapmak ve yenilişlerden, kayıplardan birşeyler kurtarabilmek! Önemli olan bu hırs, bu irade, bu enerji idi. Hayat bu idi. Havatı bir piyango gibi gördüğünü ve ona ancak bir tek biletle katılabileceğine inandığını düşündü. Sanki çekiliş bitmiş, biletine amorti bile çıkmamıştı. Bilet çöplüğe! Bahtsızlıklar, kayıplar, yenilişler! Bunlar bütün insanan kaderi idi. Yıkıcı olan bunlar değil,her kaybın yeni bir başlangıç imkânı getirdiğini görmemek, görememekti. Başarısızlıkları söküp atamamanın zavallılığını duydu. İnsan ömrü küçücük bir kayıktı. Okyanus onunla aşılacaktı. Yolcusu ona dertlerini, kederlerini, acılarını, başarısızlıklarını doldurmaya kalkışacak olursa, minik sandal, yol daha yarı demeden sulara gömülürdü.
Sayfa 139 - Murat KervancıKitabı okudu
Reklam
10 Temmuz 1921'de başlayıp, Altıntaş ve devamı muharebelerinde son şiddetine varan Yunan saldırıları, cepheyi çökertmişti. Şimdi her şey omuzlarına yükleniyordu. Ankara tam bir panik havası içindeydi. Göç başlamıştı. Büyük Millet Meclisinde gene sorumlular aranıyordu. Tanrı Moloh, gene kurban istiyordu!… Bunlar o günlerdir ki meselâ, Altıntaş
Sayfa 443 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Kendi kolordusuyla 2. Ordu'nun sağ yanında dövüşen Mustafa Kemal, çarpışmanın en hareketli yerindeydi. Bir ara, askerleriyle beraber, çevrelerini neredeyse büsbütün kuşatan bir “süngü ormanı” arasında, büyük bir piyade kuvvetiyle göğüs göğüse dövüşmek zorunda kaldı. Ancak, soğukkanlılığı ve kendi süngüsünü bütün gücüyle kullanması sayesinde, bu çarpışmadan sıyrıldı ve böylelikle muhtemel bir ölümden ya da esirlikten kurtulmuş oldu. Sonra sorumluluğu üzerine alarak genel bir çekilme emri verdi. Rusların, arkadan gelmeyeceklerine güveniyordu. Gerçekten de öyle oldu. Emir dışı hareketiyle tehlikeye atmış olduğu meslek hayatı, böylece kurtuldu. Geri çekiliş sırasında yanı başında bir erin, "Şu bizim komutanlar da amma korkak yahu! Rusları öldürüp duruyor- dum. Bizi ne diye geri çekerler?” diye söylendiğini duydu. "Pekâlâ," diye cevap verdi. "Ama savaş bir tek senin Rusları öldürmenle kazanılmaz. Kocaman bir ordu bù. Geri çekilmesinin belki de, senin anlayamadığın bir nedeni vardır." "Sen kim oluyorsun ki?" "Ben senin komutanınım." Askerin yüzünde bir şaşkınlık belirdi. Sonra yumuşa- yarak, "O zaman başka," dedi. Subaylarının, her zamanki gibi, en önden kaçtığını sanmıştı.
Sayfa 155Kitabı okudu
...Enver; Talat ve Cemal Paşaların içinde bulunduğu göçmenleri taşıyan denizaltı hâlâ Alman or­dusunun işgali altında bulunan Ukrayna kıyılarına ulaşmıştı. Bu partideki mül­tecilerin büyük bir kısmı Alman askeri trenleriyle Berlin'e devam ettilerse de, Enver Paşa onlardan ayrılarak kendi yoluna koyulmuştur. Kırım'dan eski Sa­vunma Bakanı'nın Enver Paşa'nın Berlin'de bulunan ağabeysi Kamil Bey'e gönderdiği 12 Kasım tarihli mektupta, Enver Paşa'nın sağlığına yeniden kavuş­tuktan sonra, Kafkasya'ya gitmeye kararlı olduğu belirtilmişti. (Bkz. 2.Kı­sım' daki Belge No.1) 1918 yılının son aylarında İttihatçıların silahlı bir direnişe hazırlandıklarına dair güçlü söylentiler dolaşmaktaydı. Enver Paşa ayrılinadan önce, Boğazi­çi'nde, Kuruçeşme'deki villasında yaptığı son toplantıda, Mondros Mütareke­si'nin imzalanmasından sonra başlayan ve "savaşın ikinci safhası" olarak tanım­ladığı dönem için şimdiden savaşmaya kararlı olduğunu göstermişti. "Unutma­yın, daha Önce Balkan Savaşı'nı ikinci safhasında kazanmıştık" diye bağırmıştı. Enver Paşa bu savaştaki yenilgiyi iyimser bir şekilde sadece geçici bir geri çeki­liş olarak yorumlamaktaydı. İstanbul'dan ayrıldığında, yeni Sadrazam Ahmet İzzet Paşa'ya yazdığı bir mektupta, Kafkasya'ya gidiş amacını, Azerbaycan'a hizmet etmek olarak açıklamıştı. izzet Paşa gibi Türkiye' de kalan Mustafa Ke­mal Paşa, Enver Paşa'nın bağımsız bir Türk Devleti kuracağını, muhtemelen Azerbaycan'da olacağını tahmin etmekteydi.
Enver Paşa, Anadolu'nun ''yeniden fethi" için sahip olduğu büyük planı­nı, askeri yapıdan siyasi yapıya geçirmiştir. Çünkü Sovyet hükümeti, onu Ana­dolu'ya ve Mustafa Kemal'e meydan okuyan seferinden caydırmış ve vazgeç­miştir. Halk Şuralar Fırkası programını, "Mesa-i"den daha radikal olarak tasar­lamaya
141 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.