Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yılda otuz bin dolar fena değildi elbette, ama hazımsızlık ve insani mutluluklardan mahrumiyet, prenslere layık bu kazancın büyük kısmını götürüyordu.
Tüm büyük şairlerin yapıtlarında aslında hiçbir ikincil kişi yoktur, her bir kişi kendi yerinde başkişidir. Böyle şairler, insanlara kendilerinden bağımsız değer biçmek yerine keyiflerine göre en yüksek değeri veren mutlak prenslere benzerler.
Sayfa 80 - Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları , 1. baskı: İstanbul, Eylül 2015Kitabı okudu
Reklam
Tanrı’nın çılgın âşığı, yılda otuz bin dolar için değil, tek bir buse için her şeyi yapabilirdi. Bay Butler’ın başarısı onu memnun etmedi. Bu hikâyede bir saçmalık vardı sonuçta. Yılda otuz bin dolar fena değildi elbette, ama hazımsızlık ve insani mutluluklardan mahrumiyet, prenslere layık bu kazancın büyük kısmını götürüyordu.
Sayfa 86
1090 yılında Hasan Sabbah, Kuzey İran’da ıssız dağlar arasındaki ulaşılması güç Alamut Kalesini ele geçirdi. Alamut Kalesi’nde ve Suriye’de kurulan üslerinde, tarikatin üstadları tarafından sadık ve fanatik bir taraftar grubu kuruldu. Gizli ve esrarengiz bir İmam için, Müslüman prenslere ve krallara yönelik suikast ve terör kampanyası başlattılar. Büyük üstadlar (HODÂVENDİ) üst düzey Müslüman devlet adamları ile generalleri ve bu arada 1092 yılında Nizamülmülk’ü öldürdüler.
"İnsani mutluluklardan mahrumiyet, prenslere layık bu kazancın büyük kısmını götürüyordu."
Bu hikâyede bir saçmalık vardı sonuçta. Yılda otuz bin dolar fena değildi elbette, ama hazımsızlık ve insani mutluluklardan mahrumiyet, prenslere layık bu kazancın büyük kısmını götürüyordu.
Türkiye İş Bankası Yayınları
Reklam
Ama bu hikâyede onun güzelliğe ve hayata dair duygu- larını rahatsız eden bir şey vardı. Bay Butler'ın hayatında bu kadar yokluk ve yoksunluk çekmesi için yeterli neden göremiyordu. Bir kadının aşkı uğruna veya bir güzelliğe erişmek adına yapsaydı, anlayacaktı. Tanrı'nın çılgın âşığı, yılda otuz bin dolar için değil, tek bir buse için her şeyi yapabilirdi. Bay Butler'ın başarısı onu memnun etmedi. Bu hikâyede bir saçmalık vardı sonuçta. Yılda otuz bin dolar fena değildi elbette, ama hazımsızlık ve insani mutluluklar dan mahrumiyet, prenslere layık bu kazancın büyük kısmını götürüyordu
• Topkapı Büyük Çarşıda toptancılık yapan bir konfeksiyon firmasından Peker'in ciddi bir alacağı vardı.... Para bir türlü ödenmediği için konuşmaya gidildi, anlaşma sağlandı. Ödeme malzeme ile yapılacaktı. Bir TIR dolusu çocuk kıyafeti aldılar."Prenslere yakışır" kıyafetlerdi! Peker, TIR’ı Küçükyalı Çocuk Esirgeme Kurumuna gönderdi. •
Akadca bizim dilden çok ayrıdır. Bizim dilimiz tek, iki veya üç hecelidir. Onlara çeşitli ekler koyarak veya kelimeleri yan yana dizerek anlam veririz. Örneğin, "e", ev demektir. "ete" evden, "eşe" eve gibi. "lu" adam, "gal" büyük; "lugal" bü- yük adam, "kral" demektir. Bir de yazın için çeşitli lehçelerimiz vardır. Bunların içinde en çok kullanılan, prenslere özgü emegir, kadınlara özgü emesal denilen lehçelerdir. Kadınlar konuşurken, yazarken kendi lehçelerini kullanırlar. Biz erkekler de bir kadın veya Tanrıçamızın ağzından söylenecek bir şiir veya şarkıyı kadın dilinde yazarız. Hatta hadımlar için de aynıdır.
Sayfa 40
Sindirella’ya özgürlük
..... Kötü kalpli üvey annesi ve kötü kalpli iki üvey kız kardeşi vardır. Ona kötü davranırlar. O paramparça kıyafetlerle, evi temizleyip yemek yapar. Onlar aynada kendilerini güzelleştirmeye çalışırlar. Derken bir gün Prens’in balosuna kendilerini davet ettirirler. Daha doğrusu anne, kızlarının davet edilmesini sağlar. Tabi ki, Sindirella
Reklam
Birtakım zavallıları berbat, maskara etmek için hainlikle alaycılığın kullandıkları bir tür barbarca yüze gülücülük de var; bunu ben çok iyi bilirim. Fakat benim yanımda bulunanın bu gibi nefrete layık nitelikleri yoktur; hoş görünme ile tatlılığın kızı olan bu yüze gülücülük erdeme, Horatius'un bahsettiği erdemin tam karşıtı şu somurtkan, çekilmez adamcılıktan daha çok yaklaşır; cesareti canlandırır, sıkıntıları giderir, gevşeklikten kurtarır, ahmaklığı mahveder, acıyı hafifletir, yırtıcılığı yumuşatır, hiddeti yatıştırır. Geçici sevgiye güç ve bağlılık verir. Çocukları, bilimlerin öğrenilmesine özendiren, hoşluğu ile en hüzünlü ihtiyarların bile içini açan, övmenin hoş kılığına bürünmüş olarak prenslere, gücendirmeyecek nasihatlar ve dersler verdiren odur. Özetle, bütün insanlara, kendileri hakkında iyi bir kanaati ve kendilerine sevgiyi verir; bu da mutluluğun en büyük kısmını oluşturur.
14. Sümer Tableti
“Nibiru’da hüküm süren Anu’nun ilk doğan oğlu Lord Enki’nin sözleri,” dediğinde îlmiye’nin yazısının ne kadar güzel olduğunu düşündü, her harf tane tane, özenle yazılmıştı ama sonra dikkati yine metne geri geldi, bu sabah ilk okuduğundan beri aklı almıyordu binlerce yıl önce yazılmış bu tableti. Kendine bulaşan şaşkınlığın ve merakın birazdan tüm
Sayfa 417 - Everest YayınlarıKitabı okudu
125 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.