Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Annelerin annesi...”
Minik ellerini öpüp kokladı okulun kapısında, telaşlı çocukların sırt çantalarından sırtına yediği darbeyi hissetmedi bile. “Allah zihin açıklığı versin,” dedi gülerek. Sel gibi akan çocuk kalabalığına karışmadan evladı. Şimdi avucunun içindeki minik eli biraz daha sıktı. “Hadi koştur Erhan'ım koştur, geç kaldık...” Beş yaşındaki Erhan'la
Ufak bir pürüz de kafamda canlanan o sorular :)
Yola koyulduk. Az sonra o sesi yine duydum. Yoksa ses çıkaran şey neyse, bana yakın mıydı? Yoksa beni mi takip ediyordu? Neden bana yakındı?.. Bu sorulardan bunaldım. Açıkçası heyecanlandım. Elimi kılıcıma götürdüm...
Reklam
Gıdıl İsmet...
Beni merak ediyorsanız bu resimden bana bakın. dropbox.com/s/josp2eiqbczyc... Üzerimde duran küllük, yeşile çalan taşlı çakmak ve yarım bırakılmış bir Maltepe sigarasından ibaret. Gerisi alabildiğine toz, toprak. Unuttular bizi, işe yarar yanlarımızı söküp bir boş tarlaya çektiler hurdamızı. Şimdi kurda kuşa yuva
173 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
7 saatte okudu
Kitabı okuduktan hemen sonra ağırlıklı olarak duygularla yazılmış bu incelemeye, 1 sene sonra rasyonalite katarak küçük düzeltmeler yapıyorum. İbrahim’in sorguda olduğu sıralarda, babasından birkaç isteği olmuştu. Fakat öncesinde, babası Ali Kaypakkaya, küçük oğluna söz verdiği için küçük oğlunun 19 mayıs gösterisini seyrediyordu. Bu sırada
Ser Verip Sır Vermeyen Bir Yiğit
Ser Verip Sır Vermeyen Bir YiğitNihat Behram · Everest Yayınları · 2015331 okunma
102 syf.
9/10 puan verdi
İskandinav Feneri: Henrik Ibsen veyahut "Feminizm''in buzlu ayak sesleri.
Henrik Ibsen "bir önceki oyununun seyredilmeden, bir sonraki oyununun anlaşılmayacağını" söyleyen bir yazardır. O yüzden kronolojik çizgide okumalar yapmak onun eserleri için önemlidir. Toplumsal çizgisinin ağır bastığı "Nora" kitabı ve sonrası için bu durum özellikle geçerlidir. İlk okuduğum kitabı olan Nora için incelemem
Hortlaklar
HortlaklarHenrik Ibsen · İmge Kitabevi Yayınları · 2001154 okunma
Şehidim, Sen o zırhlı olup da zırhı seni koruyamayan aracın tekerlekleri mayına bastığı anda biz evde çay içiyorduk. Bir ses duyuldu sanki evet ama rüzgardan kapı çarptı sandık. O an sen şehit olmuşsun ya hiç anlamadık. Şehidim, Sen o akşam 16 Şehit silah arkadaşınla mayına doğru hızla giderken biz Manisa'da yerli üzüm mü daha tatlı diğerleri mi onu yeyip tartışıyorduk. Az bir acı hissettik o an ama üzümün çekirdeği sandık. Şehidim, Sen şehit olurken biz Adana'da rakıya az daha buz istiyorduk. Bilirsin bu meret başka türlü içilmez. Bir an sızladı evet dişimiz ama kusura bakma buzlu rakı dokundu sandık. Şehidim, Sen Dağlıca'da geceden karanlık o zırhlıda dua mırıldanan dudaklarınla ilerlerken biz İstanbul'da gece kulübü'nün kapısında bodyguardlarla boğuşuyorduk. Bizim de zor bir anımızdı. O telaştan patlayan mayının sesini duyamadık. Şehit Komutanım, Sen 16 evladınla zehir zıkkım kokan o araçlardayken biz de Kordon'da trafikte sıkışmış kalmış çile çekiyorduk. Korna sesleri, barlardan savrulan çığlıklar derken inan patlamayı fark edemedik bile, kusura bakma artık. Şehidim, Şehitlerim... Bizim huzurumuzu, rahatımızı bir türlü sağlayamadınız gitti. Aşk olsun size... Bekir Yunus Uçar
Reklam
Çocukluğumdan beri. ilkokuldayken, Samsun'daki evimizde benim yatak odamın bir duvarı babamın kitaplığıydı. Sürgülü buzlu camlı kapakları olan bu kitaplığı kurcalamak, en büyük keyiflerimden biriydi. Geceleri odama çekilince, açılır­ken bisiklet zincirininkini andıran bir ses çıkaran bu ki­taplığın sürgülerinden birini usulca açıp rengarenk ciltli kitaplardan, cildini ya da kapak rengini sevdiklerimi çe­kip çıkarmak, karıştırmak, beni adamdan alıp başka dünyalara götüren büyülü bir yolculuktu.
Sayfa 151Kitabı okudu
Nazım Hikmet Ran
Türk edebiyatının değerli isimleri arasında yer alan hem siyasi görüşü hem de eserleriyle tarihe damgasını vuran, mavi gözlü dev adam Nazım Hikmet Ran, aslında 20 Kasım 1901’de Selanik’te dünyaya gelmiş fakat doğum tarihi nüfusa 15 Ocak 1902 olarak kayıt ettirilmiş değerli, önemli ve unutulmaz bir şairimizdir. Doğumgünü münasebetiyle saygı,
Mert Ekim'den
ŞEYTAN MASKESİ Mahmut Bey, iri cüssesi ile üç katlı villasının en büyük, en rahat yatağında uyumaktaydı. Gün boyu katıldığı toplantılardan çok yorulmuş, her gün evrak görmekten bıkmıştı. Sürekli bir şeyler imzalıyor, ne imzaladığını kendisi de bilmiyordu. Zengindi Mahmut bey, bütün parası yedi sülalesine kadar yetecek kadar zengindi. Zengin
Eğer sizin duanız olmazsa ne ise yararsınız ? buyurmakta Yüce Mevla. Duanın gücünü hepimiz hayatımızda bir şekilde yaşamışızdır. Büyüklerin eli öpüldüğünde onlardan dua istenir. dua et yeter denilir. Kiminin parası kiminin duası deyisinde de dikkat çekilmek istenen kelime Duadır. Hayal bile edilemeyecek şeyleri gerçekleştiren, üzgün yüzlerin bile
Reklam
06.02.2023
07.02.2023 Şu an Kahramanmaraş’a 200km kala bu yazıları yazmaya başladım. Daha afet bölgesine ulaşamadık ama neredeyse her yer afet bölgesi gibi olmuş. Tüm ülke buraya akın akın geliyor ama kar yağışı ve buzlu yollar yüzünden yol kenarları kaza yapan araçlarla dolu. Öyle anlar ki hiç kimseye hiçbir şeye durup yardım edemiyoruz. Kaybedecek tek bir
Şiiri Üzerine Görüşler (Cumali Ünaldı):
Böylesine zengin olan iç dünyasını şiir olarak ortaya koyarken, hep buzlu camların arkasına gizlenir, hep flu görüntülerle ipucu verip gerçek okuyucusunu bulmanın peşindedir sanki. Onun okuyucusu olmak, bir bakıma belli bir okuyucu arasından seçilmiş olmayı gerektirir. Bu zorluğu aştınız mı, sizi ses, renk, ışık ve sözün en olgun ürünlerinin beklediğinden emin olabilirsiniz. Ancak, şiirin kendini kolay teslim etmediğini de unutmamak gerekir. Kendisi şair olarak birçok zorluğu göğüslemeye hazır ve talip olduktan sonra okuyucusunu zora koşması da tabiidir.
94 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.