"NEREDESİN YANAN ALNIMI MÜŞFİK AVUÇLARINDA DİNLENDİRECEK MEÇHUL DOST?"
Jurnal..
Bir nevi ihbar yazısı ; kişinin kendini, içindeki ben 'i ihbarı. Yeri geldiğinde gayet aklı başında, ölçülü kelimelerle, yeri geldiğinde çığlık çığlığa.
Cemil Meriç' le ilk tanışmamız ve kaleminin azametinde bütün ön yargılarımın ve tabularımın gümbür
NİSAN AYI KİTAP ÇEKLİŞİNİN KAZANANLARI !!!
ÇEKİLİŞİMİZ SONUÇLANMIŞTIR.
KAZANAN HERKESE TEBRİKLER.
KİTAP BAĞIŞÇILARIMIZIN YÜREĞİNE SAĞLIK.
DAHA GÜZEL ÇEKİLİŞLERDE BULUŞMAK ÜZERE :)))
Öncelikle bu çekilişe bağışladığı kitaplarla, emekleriyle, paylaşımlarıyla katkıda bulunan herkese çok teşekkür ederim. Değerli katılımlarından dolayı
Merhabalar, kitap okuyan biriyseniz ve yeni birisi ile tanışıyorsanız onun nasıl birisi olduğuna karar verebilmeniz için birkaç taktik vereceğim sizlere. Hazırsanız başlayalım :)
Okumak yerine izlemeyi tercih edenler için: youtu.be/4zgUJrj74y8
Ona başta "Aa, kitap okuyor musun?" diye sorun.
Cevabı "Hayır..."
Aylak Adam eserinin bende uyandırdığı merak vesilesi ile küçük bir araştırma yaptım. Adı geçen eserde öne çıkan üç şey var: Lüzumsuz Adam tiplemesi, Yabancılaşma teması ve Bilinç Akışı tekniği... Tahmin edeceğiniz üzere bunları içeren ilk ve tek eser değil Aylak Adam. Peki bunlar başka hangi eserlerde çıkıyor karşımıza?
Rus ve
Camus'nun hayatın anlamı, intihar ve yaşamı sorguladığı, kendi "absürdizm" ideolojisini ortaya attığı felsefi denemelerinden oluşan kitabı Sisifos Söyleni.
Baştan söyleyeyim ilk başlarda akıcı olmasına rağmen sonradan bayağı zor anlaşılır bir kitap ve kesinlikle ortalama felsefe bilgisiyle Camus için bir ön okumanız olmadan başlamayın
Hayat anlamsızdır, Dünya boştur. Olaylar ve olgular arasında nesnel bir neden-sonuç ilişkisi yoktur, o hâlde insan neden yaşamalıdır? Türünün en önemli eserlerinden biri olan bu kitapta
Albert Camus harika bir denemeyle insanın hayatın anlamsızlığına karşı direnişini ve bu direnişin mânâsız olmasına rağmen sürmesindeki absürdlüğü bize anlatıyor.
Hiç bilmediğimiz, görmediğimiz bir yer hakkında bilgi sahibi olabilmemiz için yapmamız gereken şeyler hemen hemen bellidir. Orada olma amacımıza göre “ düşüncemizde dahil “ bir rota çizebiliriz… Tatil için gitmişsek şayet pekala hoşça vakit geçirmek üzerede ve özellikle de hiç kimsenin bilmediği yerlerin ağırlığında mekanlarla olmak isteriz.
Albert Camus’la tanıştığım ve bundan sonra okuma hayatımda her zaman baş köşede yer alacak felsefi öğretilerle bezeli şahane bir eser Yabancı..
Albert Camus bir absürdist..Yani hayata mana yüklemek saçma der...
Bu kitabı okurken benim için endişelenen bir arkadaşım ,wp tan bir mesajla bana ,birazdan namaz kılacağını dualarında olduğumu ve
1. Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali
2. Kuyucaklı Yusuf - Sabahattin Ali
3. İçimizdeki Şeytan - Sabahattin Ali
4. Şeker Portakalı - José Mauro de Vasconcelos
5. Küçük Prens - Antoine de Saint-Exupéry
6. Simyacı - Paulo Coelho
7. Kazanan Yalnızdır - Paulo Coelho
8. Veronika Ölmek İstiyor - Paulo Coelho
9. On Bir Dakika - Paulo Coelho
10. Bir
Nietzsche: Kendisinden bir şeyler öğrendiğim tek psikolog Dostoyevski olmuştur.
Freud: Dostoyevski olmasaydı eğer, psikanaliz biraz beklemek zorunda kalacaktı.
Einstein: Dostoyevski bana bütün bilim insanlarından daha fazlasını verdi.Gauss'tan bile.
Albert Camus: Suç ve Cezayı okuduktan sonra ilk kez, yeteneğim hakkında kesin bir kuşku duydum. Ciddi olarak, bu işten vazgeçme olasılığını ölçüp tarttım.
Cemal Süreya: Dostoyevski'yi okudum o günden beri huzurum yok.
Stefan Zweig: Dostoyevski psikologların psikoloğudur.” der ve ekler " Dostoyevski bilinçdışının yeraltı dünyasına doktorlardan, hukukçulardan, suç uzmanlarından ve psikopatlardan daha derin bir şekilde sokulmuştur. Bütün insanlığın son sınırı Dostoyevski değilse hiç kimsedir.
Murathan Mungan: Dostoyevski bize merhameti analarımızdan babalarımızdan çok daha iyi öğretti.
Bir genç, Oğuz Atay'dan kendisine bir kitap önermesini ister. Oğuz Atay'ın cevabı net olur: " Önce Dostoyevski'yi oku, bitir. Sonra gel...
Dostoyevski anısına. ☘️
Okuduğum ilk Cortazar kitabı oldu Seksek. Kalemine, bilgisine, kültürüne hayran olmamak elde değil. Okudukça hep aklımda tekrarladığım bir soru vardı: "Ey Cortazar! Senin okumadığın kitap kalmış mı acaba?" İnanın o kadar çok yazardan, o kadar çok kitaptan bahsediyor ki not aldığım yazar ve kitaplar, sayfalar dolusu oldu. İlkçağ Antik Yunan eserlerinden, kendi yaşadığı zamana kadar olan o kadar çok esere atıfta bulunuyor ki bunların hepsini nasıl okurum bilemiyorum, Homeros'tan Camus'a, kendi dönemine kadarki bir çok yazarı anıyor. Kısacası Cortazar Seksek ile, derya-deniz bilgi birikimini ve o kendine has tarzını bizlere harika bir roman tadında aktarmış.
Geleyim kitabın en ilginç tarafı olan okunma biçimine. Cortazar 3 seçenek sunmuş:
1. Kitabı 56.bölüme kadar okuyup bırakın, gerisini okumanıza gerek yok. (Kitap 155 bölüm)
2. Kitabı sonuna kadar düz bir şekilde okuyun.
3. Okumaya 73.bölümden başlayın ve her bölüm sonunda belirtilen bölüme zıplayın. (Sekin yani, kitabın isminin Seksek oluşu buradan geliyor)
Ben 3.tarz okudum. Çok eğlenceli, eğitici-öğretici, düşündürücü, hayranlık uyandırıcı, olay akışlarına bağlı olarak bazen hüzünlendiren, bazen de sinirlendiren, eşsiz bir eser. Çok zor bir kitap, ama zoru sevenlere şiddetle tavsiye ediyorum.
SeksekJulio Cortazar · Can Yayınları · 2022436 okunma