Dostoyevski, kendisiyle ve çevresiyle uyuşmayan, toplumsal eşitsizliklere karşı büyük bir nefret duyan, dürüst, düşünen, zeki bir gencin çok yönlü portresi çiziyor romanında. Genç bir Hukuk öğrencisi olan Raskolnikov’un yaşadıklarına, bu karakterin sivri diline ve parlak zekasına, yazarın muhteşem betimlemeleriyle sizde orada o anları yaşarcasına tanık oluyorsunuz. Romanın çatı örgüsü: Suçun psikolojik öyküsü onun sonuçları
Ne kadar karanlık bir tablo gibi görünse de sonu aydınlık düşüncelere varan bir yol. Her şeye rağmen dürüst olabilmek... “İnsan” kalabilmek... En yüce yargı yeri olan vicdana başvuru... Sonlara doğru da özgür insanların, sakin ve huzurlu yaşamlarına özlem...
Yazarın, hayatının çok zorlu süreçlerden geçerken yazmış olduğu, başyapıtını okurken nice duyguyu, olayları yaşarcasına hissetmek ve sonunda aydınlık hislerle dolmak gerçekten tarifsiz...
Şimdi ve gelecek için hep değerli kalacak bu klasiği kesinlikle herkes okumalı.
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022160,1bin okunma
Öncelikle belirtmeliyim bu kitabı çocuk büyük herkes okuyabilir. Savaş ve dört küçük kız... Yan yana gelmemesi gereken bir ikili değil mi? Savaş ortamında kalan küçük kızlar ne yapar nasıl yaşarlar? Bunu bir düşünün...Eğer çocuklarımızıın geleceğini düşünüyorsak hepimiz savaş karşıtı bireyler olmalıyız. Unutmayın tek bir insan savaş da
Bu inceleme yedi bölümden oluşuyor. Dilerseniz istediğiniz bölümü ya da bölümleri bağımsız olarak okuyabilirsiniz:
Bölümler:
1- Homeros kimdi?
2- İlyada destanı
3- Troya savaşının Öncesi
4- İlyada’nın özeti
5- Akhilleus
Günümüzde de pek çok örneğine rastladığımız ''Erki ele geçirme arzusu'' kendinden olmayanı sapkınlıkla yaftalar. Dışlanmışlık hissi vererek karşıdakinin fikrini doğru ya da yanlış köreltmek ister. Taraftarlarından eyyam, veryansın, karalama kampanyaları sipariş edilir ve tarih boyunca hiç şaşmayan döngü de şudur ki: Taraftarlar, taraflardan önce
Bir gün geriye bakıp arkanda yalnızca temiz havlular, ütülü çamaşırlar, yıkanmış bulaşıklar gördüğünde, bu hayat senin mi, yoksa başkalarının mı; cevaplayamayacaksın.
Rabindranath Tagore ile beraber Hindistan'da, "Aynı derede iki defa yıkanılmaz" diyen
Herakleitos 'a inat kutsal nehirfe (Ganj'da) 50 defa günahlarımdan arındım, sonra Yamuna nehrine çiçekler attım. Derede arınmak, yüzmek ve yıkanmak güzeldir,
Herakleitos ne karışır yahu, aristokrat fiozoflar konuşacağına
"SEN OLMASAYDIN, SEN OLMASAYDIN, VARLIĞI YARATMAZDIM !"
O ki olmasaydı, topyekün oluş olmayacaktı.
İşte O...
O kadar evvel ve o kadar üstün...
Bir arada sebep ve netice...
Peygamberimiz Olmadan Varlık olarak var olmayacaktı. İşte size neden o varlık var onu anlatmak istiyor yazar bizlere,hadis ve tefsirde açıklayayım