Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanda yaratık ve yaratıcı birleşmiştir :insanda malzeme ,parça ,fazlalık ,çamur , dışkı,anlamsızlık ,kaos vardır ;ama insanda yaratıcı, heykeltıraş,çekiç -sertliği,izleyici-tanrısallık ve yedinci gün de vardır :-bu zıtlığı anlıyor musunuz?Ve sizin merhametinizin "insandaki yaratık "için , biçimlendirilmesi,kırılması , dövülmesi,yırtılması , dağlanması,akkor haline getirilmesi ve arıtılması gereken şey için ,-zorunlu olarak acı çekmesi gereken ve acı çekmek zorunda olan şey için geçerli olduğunu anlıyor musunuz?
Reklam
Barışalım mı Osman?
Ayrılalım dedim diye hemen ayrılmamız mı gerekir? Bir an boş bulundum. İçim şişti, aklım taştı, hormonlarım coştu, konuştum. Dilin kemiği yok, kulağınkilerse nalbur malzemesi gibi. Yani kemiksiz dilimden çıkan sözlere itibar etme, aşkımızı örs-çekiç-üzenginin yanlış koordinasyonuna mahkûm etme, ben barışmak istiyorum Osman.
Tanımadığım bir şeyler çalıyor. Hoşuma gidiyor. Çünkü artık sırf tanıdık geldiği için izleyemediğim filmler, bakamadığım fotoğraflar, dinleyemediğim şarkılar var. Eskiden yoktu. Temas ettikçe, hepsi anlamlarının ötesinde başka anlamlara bürünüyorlar. O kadar çok bölüyorlar ki beni, zamanın içine, geçmişe doğru dağılıyorum. Akıl, fikir, kafa, göz, akson, nöron, örs, çekiç, üzengi... dağılmayın. Dağılmayın!
“Tüm donanımımız düzgün çalışıyorsa veya yalnızca çivi çakmamız gereken ufak tefek onarım işleri çıkarıyorsa, alet çantamızda sadece Çekiç olması herhangi bir sorun teşkil etmez. Ama yapmanız gereken işler karmaşık hale geldikçe,tek bir çekicin yetersizliği de belirginleşmeye başlar.”
Maslow der ki; 'elinizdeki tek alet çekiç ise bir süre sonra her şey gözünüze çivi olarak görünmeye başlar!'
Reklam
Önce o harekete geçmeli,çivi değil çekiç olmalı
Bir yerlerden gelen demir üzerine inip kalkan uzak çekiç seslerine, birinin yüreği dağlanıyormuşçasına yükselen hazin bir şarkı karışır, şarkıdan geriye yürekte kül gibi bir hüzün kalırdı.
Kader dediğimiz şey de başka nedir ki? Senin kaderin senin biçimlendiriliş tarzındır, yani hikâyendir. Kaderinin çekiç darbelerinin altında zaman zaman kırılan yanların olsa da bu, ruhunun heykelini ortaya çıkarması içindir.
Bugün örs olan benim, çekiç gibi üzerime inen de sizin sözleriniz, âşk abidemi harabeye çevirdiniz.
Sayfa 356Kitabı okudu
Reklam
İstanbul'u Dinliyorum
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Önce hafiften bir rüzgâr esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar, ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Kuşlar geçiyor, derken; Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar
Sayfa 121Kitabı okudu
Hakikatın belli bir kısmı yeterlidir, adalet mekanizmasının işe yarayan kısmı. Hakikatın karanlık kısmıysa, bunu zaten tam olarak kim bilebilir ki... Belki de hakikat, bu ülke için biraz lüks bir sözcüktür.
Sayfa 258Kitabı okudu
Saat her çınladığında yüreği çelik bir çekiç indirilmişçesine titreşiyordu.
“Bugün örs benim” diyerek sözünü kesti Nietzsche, “çekiç darbeleri de senin sözlerin” - aşkımın kalesini yerle bir ediyorlar..
Sayfa 398Kitabı okudu
Çünkü artık sırf tanıdık geldiği için izleyemediğim filmler, bakamadığım fotoğraflar, dinleyemediğim şarkılar var. Eskiden yoktu. Temas ettikçe, hepsi anlamlarının öte­ sinde başka anlamlara bürünüyorlar. O kadar çok bölüyorlar ki beni, zamanın içine, geçmişe doğru dağılıyorum. Akıl, fikir, kafa, göz, akson, nöron, örs, çekiç, üzengi... dağılmayın. Dağılmayın!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.