Örgüsü, savaşta üç oğlunu ve eşini kaybeden Tolgonay'ın, gelini Aliman ile sürdürdüğü hayat mücadelesini, zorlu geçmişini Toprak Ana'ya anlattığı diyaloglar hâlinde süren bir Cengiz Aytmatov eseri. Toprak Ana bir savaş kitabı olmasına rağmen içinde bir savaş sahnesi yok. Yazar, savaş ve acıyı cepheden, askeri birtakım anılardan vs. bahsetmeden bu
Ateşten Gömlek, edebiyatımızda Kurtuluş Savaşı üzerine yazılan ilk roman olma özelliğini taşır. Kitabın isminin hikayesi ise ilginçtir. Yakup Kadri ile Halide Edib'in aralarında geçen bir sohbette Yakup Kadri 'Ateşten Gömlek' isminde bir Anadolu romanı yazacağını söyler. Bunun üzerine Halide Edib ben de bir 'Ateşten Gömlek' yazacağım der ve bu romanı yazar. Çünkü onun gözünde Anadolu'yu daha iyi anlatan bir kelime yoktur. Kitabına da Yakup Kadri'ye yazdığı açık mektupla başlar. Bu mektup Yakup Kadri'ye hem teşekkür etmek hem de af dilemek için yazılmıştır.
Ateşten Gömlek; bir toplumun, bir ulusun yeniden varoluş mücadelesini bizlere tüm coşkunluğuyla sunar. Milli Mücadele dönemi, İzmir'in işgali okurken içimize işler. Bir toplumun çektiği acılar, vatanın her yerinin işgal edilmesi, yokluk, imkansızlıklar...
Halide Edib cepheden izinli gelerek yazmıştır bu romanı. Tüm yaşanmışlıklarıyla, tüm gerçekliğiyle. Efsanevi konuşmasını yaptığı Sultanahmet Mitingini de kağıda dökme fırsatını bulmuştur bu kitapla. Bir de bir aşk hikayesi var romanda. İzmir'in kurtuluşuna bağlanmış bir aşk hikayesi... Hem onları hem okuyanları yakan bir aşk hikayesi.
Kurtuluş Savaşını, geçmişimizi, bugüne nasıl ne şartlarla geldiğimizi anlatan çok kıymetli bir eser. Ben çok yoğun duygular içerisinde okudum. Çoğu yerde ağlamaktan kendimi alamadım. Kesinlikle bu kitabı okuyalım ve bu vatanın nasıl kazanıldığını bir gün olsun unutmayalım.
Ateşten GömlekHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 201923,5bin okunma
Her daim pratik insanların eksikliğinden yakınılır… Derler ki: Birçok siyasi, birçok general bulunur… Kurumların yöneticilere ihtiyacı olsa, istenilen miktar ne kadar olursa olsun, her çeşidinden derhal bulunabilir. Fakat pratik insanlara gelince, onlara hiç rastlanamaz da, bu gibilere hiç rastlanmadığından şikâyet edilir hep. Bazen daha da ileri
ROMANIN KONUSU:
İkinci Dünya Savaşı sırasında savaşta üç oğlunu, kocasını ve gelinini kaybeden bir kadının toprakla yaptığı söyleşi ve Kırgız halkının gündelik hayatını ve sorunlarını dile getiren sosyal bir romandır.
ANAFİKRİ
Kırgız halkının ekonomik dünyaları küçük ama yürekleri sevgileri kadar büyüktür. Ezilen Kırgızlar bir tarla ve
-şimdi bir açılalım. Hep dediğim gibi "cümleye büyük harfle başlayamayanlar" zümresindenim ve zaten heyecanımı büyük harflere kaptırmak niyetinde de değilim.
.
Bahadır Cüneyt Yalçın benim x yerden gördüğüm bir yazar değil. Bir zamanlar büyüklü küçüklü sayfaların dillere pelesenk "bizi kelimeler kurtaracak" cümlesi kiminmiş,
Ak pürçekli anam, aziz pederim
Gülden nazik ellerinizden öperim
Mektunu yazarken kara kış idi
Çarığım buz tuttu, elim üşüdü
Kağıt bulamadım mendile yazdım
Kalem bulamadım kan ile yazdım
Ne çantada erzak, ne matarada su,
Dilimde zikrullah, yolumda pusu
Eğer maveradan gelirse davet
Bir ziyafet gibi gelir şahadet
Yiğide şahadet nasipse eğer
Apansız avare bir kurşun değer
Ya ak pak alnından, ya sinesinden
O an bir kuş uçar ten kafesinden
Kanadı kınalı bir ak güvercin
Baba ocağını ziyaret için
Bir anda kaybolur zaman ve mekan
Bizim için zaman, yekpare bir an
Her ruha bir melek refakat eder
Ravza-i Nebi'yi ziyaret eder
O makamda ne gam kalır, ne keder
Rabbim sizlere de şefaat eder
Dua edin, yas tutmayın bizlere
Bakıp bakıp mazideki izlere
DAĞA ÇIKAN KURT
Dağa Çıkan Kurt öyküsü, Milli Mücadele yıllarının panoramasını gözler önüne sermektedir. Hikâyenin başlangıcında yazar, Fransız bir sanatçının şiirinin çıkmasını beklemektedir. Bunun etkisinde kalarak rüyaya dalmaktadır. Rüyasında, işlerin sarpa sardığı bir orman görür. Ormandaki hayvanlar arasında mücadeleler yaşandığını
Kitap savaşın kişiler üzerindeki ruhsal ve psikolojik etkisini anlatıyor.
Şundan emin olabilirsiniz ki yazar asla savaştan bahsetmiyor. Yani demek istiyorum ki yazar “vatanı için savaştı ve gazi oldu” veya “milleti için savaştı ve şehit oldu” gibi terimler kullanmıyor. Çünkü yazar biliyor ki savaştaki askerlerin bir amacı asla olmadı. Onlar sadece
"Toprak Ana,ünlü yazar Aytmatov'un en güzel romanlarından biridir.
Bu eserde,savaş meydanında eşini ve üç oğlunu kaybeden kahraman bir ananın,zor zamanlarda dişi tırnağı ile işlediği,kanı ve teriyle suladığı toprakla dertleşmesini okuyoruz.
Yetiştirdiği buğdayı kendisine bir avuç ayıramadan cephedeki asker için gönderen Kırgız köylüsünün İkinci Dünya Savaşı sırasında çektiği sıkıntıları,acıları da film seyreder gibi görüyoruz."
Beni en etkileyen kısım; cepheden annesine veda mektubu gönderen öğretmen oğlunun son sözleri oldu.
"Benim idealim savaş kahramanı olmak değildi, ben daha mütavazı bir amaç seçmiştim: Bir öğretmen olmak istiyordum. Candan istediğim şey öğretmen olmaktı.
Ama, beyaz tebeşir ve cetvel yerine, elime asker tüfeği almak zorunda kaldım.Bunun sorumlusu da ben değilim. Yaşadığımız devir böyle istedi. Çocuklara bir defa bile ders vermek nasip olmadı bana..." şeklinde devam eden bu mektup beklentisiz şekilde başladığım bu kitaba beni kuvvetle bağlayarak hüzünlü ama bir o kadar memnun bitirmemi sağladı.
Savaşın acılarını gerek cepheden gerek cephe ardından gözler önüne seren bu harika eseri tavsiye ederim.
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261,4bin okunma
Vaziyetinin kötülüğünü mübalâğalı bir şekilde anlatan asker bununla, evdekilere büyük bir üzüntü verdiğinin pekâlâ farkındadır. Fakat, bu bir beşerî zaaftır.
Alibaba'nın bu sayısı ile Markopaşa'nın 1.dönemi kapanacaktır. Bir yılı az geçen bu dönemde Markopaşa 23, Merhumpaşa 4 , Malumpaşa 5 ve Alibaba 4 sayı çıkabildi. 55 haftanın 36'sında çıktığına göre, 19 hafta gazete engellerle karşılaştı, yayımlanamadı. Sabahattin Ali 19 Aralık 1947'de içeriye girdi. Gazete üzerinde hükumetin, sıkı yönetimin,
“Seni anlamadığım bir dilde
Anlamadığım bir kavramla sevmek istiyorum
Çünkü bana sevgiyi öğretmelisin “dedi adam. Cepheden döndüğünde sevdiği kıza evlenme teklifi edecekti. Ancak bu mektup son mektubu oldu.