Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çevirenin Önsözü:
Bir tek ödev var: mutlu olmak; ve tek bir erdem: doğruluk. - Diderot
Sayfa 5 - Yaba YayıneviKitabı okudu
414 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
İncelemeyi Öteki Yayınevi, 2016, Sinan Altıparmak çevirisi üzerine yapıyorum. Baskıdaki "Rus Editör'ün Önsözü," ve "İngilizce'ye Çevirenin Önsözü" adlı giriş metinlerini kaynak alarak eserin amacını, gelişimini ve Kropotkin profiline yine eser bazında kısaca değindikten sonra eserin içeriğinden bölüm bölüm bahsetmeye çalışıcam.
Etik
EtikPyotr Kropotkin · Öteki Yayınevi · 200764 okunma
Reklam
416 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
30 günde okudu
Lacanyen psikanalizin benimsemiş olduğu üç temel tanı kategorisi mevcuttur; psikoz, sapkınlık ve nevroz. <<Psikoz>> Psikozun sebebi Baba-nın Adı[Nom-du-Pére]'nın yokluğudur ve men etme işlemiyle tanımlanır. Baba, annenin arzusunun yöneldiği, annenin, çocukla kurduğu simbiyotik/ortakyaşamsal ilişkinin dışında, gönderme yaptığı şeydir;
Lacancı Psikanalize Bir Giriş
Lacancı Psikanalize Bir GirişBruce Fink · Encore Yayınevi · 201642 okunma
ÇEVİRENİN ÖNSÖZÜ
Bilimsel bir eseri çeviren bir akademisyen olarak, yaptığımız çalışmaya yazacağımız önsöze giriş yapmanın en iyi yollarından birinin, 'niçin böyle bir çalışmaya gerek duydunuz?' sorusuna açıklık getirmek olduğunu düşünüyorum. Ancak, sorunun cevabına geçmeden önce bir hususu belirtmek istiyorum. Düşünce sistemleri, insanların ufuklarının
Sayfa 7 - ANKA YAYlNLARI, 2. Basım, Ağustos 2002Kitabı okudu
Kierkegaard için " Umutsuzluk Ölümcül hastaliktır."
○O halde umutsuzluk evrenseldir. Çünkü insan sonluktan sonsuzluğa geçişi Umutsuzluk yoluyla gerçekleştirir. Umutsuzluk kaçınılmazdir, insanın, karşıtların bir sentezi olmasının, daha doğrusu diyalektik bir varlık oluşunun bir gereğidir.Sonlu varlığı ile sonsuz varlığı arasına sıkışan insan kendi olma sürecini Umutsuzluk içinde yaşar.
ÇEVİRENİN ÖNSÖZÜ
Bize gerek filmler gerek medya aracılığıyla "bu hayatı yaşayın ve bu hayatın içinde mutlu olmanın yollarını arayın” deniliyor. Verili olan gerçeğin mutlak ve doğal olduğu söylenerek başka bir gerçekliğin de olabileceği olasılığı gizleniyor.
Reklam
O halde umutsuzluk evrenseldir./ M.mukadder Yakupoğlu
○İnsan sonlu varlığının içine kapanır ve Mutluluğu bu sonluluğun içinde ararsa Umutsuzluğa düşer, çünkü onu yaratan güçle olan bağlantısını kesmiştir. Kierkegaard kendi umutsuzluğunun ve diğer insanlarin umutsuzluğunun kaynağını, varlığın aşkın ( transandant) yaniyla olan ilişkisinin kesilmesinde görür; çünkü" insan sonsuzluk ile sonlunun, geçici ile kalıcının, özgürlük ile Zorunluluğun bir sentezidir.
ÇEVİRENİN ÖNSÖZÜ
İnsan Yayınları'nın perenniyal felsefe ya da ezelî hikmet geleneğinin Aldous Huxley, Rene Guenon, Frithjof Schuon, Seyyid Hüseyin Nasr gibi önde gelen sözcü ve temsilcilerinin eserlerine hususi bir önem verdiği ve bu gelenekten yazarların eserlerini büyük ölçüde çeviriler yoluyla Türk okurlarına kazandırdığı hepimizin malumudur. Belki de pek
İNSAN YAYINLARIKitabı okuyacak
Önsöz hakkında
ÖNSÖZ Okuyucu, önsöz okumazsın sen, biliyoruz, kendimizden biliyoruz bunu. Haksız da değilsin hani. Önsözlerin çoğu anlayışına sınır koyar; bir gözlük takar gözüne. Öyle bir gözlük ki ne kadar güzel de gösterse görülmüş bir dünyayı gösterir sana. Önsözü eserin sahibi de yazmış olsa, sana dilediğini göstermeye hakkı yoktur o eserde. Hakkı olsa da çokluk bir şey kazanmaz bundan: kendi hakkını korurken eserinin hakkını yer; çünkü eserle senin serbestçe kaynaşmana, onun kaşını gözünü değil de topuğunu ya da saçlarını sevmene engel olur. Oysa ki kendisi bile asıl senin oralarını sevmene sevinir. Böylesine karışık bir iştir bu. Bunu kendi eserine önsöz yazan için söylüyoruz. Bir de o eseri bir başka dile çevirenin önsözünü düşün. Eseri çevirmekle zaten seninle eserin ve yazarın arasına girmiş, bir de tutup yeni bir gözlük daha vermeye çalışıyor sana; sanki eserden ne anladığını, onu senin de nasıl anlamanı istediğini çevirideki dili ve deyişiyle belli etmemiş gibi!
Çevirenin Önsözü:
Niçin Sanat Tarihi değil de, Sanatın Öyküsü.? Elbette bir karşıtlık yok burada. Tersine, tarih ve öykü kavramları, ancak bunca eksiksiz bir bireşimde birbirlerini böylesi bir uyumla tamamlayabilirlerdi. Bu kitap, yalnızca bir yapıtlar çizelgesi, tarihler sıralaması, betimlemeler yığını olmadığı için bir öykü'dür. Öyküce anlatılan her şey ise, kökünü sağlam bir araştırmaya, özenli ve ayrıntılı bir çözümlemeye dayandırdığı için, gerçek anlamda bir tarih'tir. Bu iki öğeyi yoğurup, örgensel bir bütün halinde sunabilmek, kolay elde edilir bir sonuç değildir. Bu yüzden, elinizdeki bu Sanatın Öyküsü, yazarın büyük bir alçak gönüllülükle ileri sürdüğü gibi yalnızca gençler için, sanata yeni ilgi duyup meraklarına doyurucu yanıtlar arayan kimseler için yazılmış vazgeçilmez bir başlangıç kitabı değildir. Uzmanlar da bu kitapta, örnek bir sunuş ve anlatım biçimi bulacaklardır. Sanatın Öyküsü, alışageldiğimiz sanat tarihi kitaplarının, hele de ülkemizdekilerin, tümünün dışına çıkıyor. Bu kitabı okumak, gereksiz ayrıntıların öğrenilmesi için bir ''katlanma'' değildir. Tersine, ayrıntıların, genel bir dünya ve beğeni görüşü içinde, anlaşılır bir dil ve anlatım biçimiyle verildiğinde nasıl çekici olduğunu kanıtlamaktadır. * Bedrettin Cömert (Sayfa: IX)
65 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.