Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Canın mı yandı? Yandı ama bunu itiraf etmek istemiyorum. Hayır diye fısi. diyorum. Buna duyduğuma çok sevindim. Beni yatırıp üstüme abanıyor. Ağırlığı kendimi müthiş hissetmemi sağlarken yaptığı baskı kendimi güvende hissettiriyor sanki beni kendine yakın tutup koruyormuş gibi. Dudakları beni yumuşacık öpücüklere boğuyor önce ağzımdan başlayıp sonra boynuma ulaşan ve en son kulak mememde sonlanan bir Öpücük yağmuru... Bence yeni bir şey deneyelim aslında bizim için yeni ama geçmişi eski olan bir şey. Eski mi? Bildiğimiz kadim misyoner pozisyonu aç bacaklannı bebeğim diyor ve komutuna uymam karşısında iniltileri başlıyor. Penisinin mor kafası bana doğru basınç yapıyor ama hemen içime girmiyor sağa sola dönüp ikimizi de daha fazla azdırıyor. Nefesim kısık kısık çıkıyor. Tam patlama ve yalvarma eşiğine gelmişken bir anda onu içimde hissediyorum. Acı ve zevkten inleyerek nefessiz kalıyorum. Sanırım birisi kuralları bozdu diye mırıldanıyor ritmini yakalayıp penisini bir ileri bir geri sokarken. Canım yanmadı derken galiba bana yalan söyledin. Şımank bir çocuk gibi nazlanarak Belki yalan söyledim. Belki buna değdi.
Sayfa 113
Kendime soruyorum; Neden sadece bazı insanlar acı çekiyor? Neden sadece bazıları normal insanlar arasından seçilip işkence sehpasına konuluyor? Bazı dinler, Tanrının bizi acı çekerek sınadığını ya da bizim acı çekerek kötülüğün ve inançsızlığın kefaretini ödediğimizi savunur. Böyle bir açıklama dindar insanı tatmin edebilirse de acı çekmenin keyfi ve adaletsiz olduğunu, en çok masumların acı çektiğini fark eden hiç kimse için yeterli değildir. Acı çekmek için geçerli bir gerekçe yoktur. Acı çekmenin değerler hiyerarşisi yoktur.
Reklam
#alıntı
“İnsanlar her şeyi yapabilir, canım. Çok acı ve korkunç ama yapabilirler.”
Yabancı tarihçiler de Çanakkale Savaşları'ndaki Mustafa Kemal'i yazmışlar ve değerlendirmişlerdir. Bir İngiliz tarihçisinin deyişiyle; "Tek bir tümen komutanının üç ayrı seferde kazandığı başarıların sadece bir savaşın gidişi üzerinde değil, bütün bir seferin akıbeti ve hatta bir milletin kaderi üzerinde bu derece derin bir etki bırakması tarihte eşi çok az görülmüş bir olaydır." İngiliz yazar Alan Moorehead da Gelibolu kitabında şunları yazmıştı: "O genç ve dâhi Türk Şefinin (Mustafa Kemal) o esnada orada bulunması, müttefikler bakımından, talihin en acı darbelerinin biridir." Winston Churchill, Çanakkale'deki başarısızlığın başlıca sebebi olarak "kaderin seçtiği kişi" diye nitelendirdiği Mustafa Kemal'in dinamik komutanlığına işaret etmiştir.
Sayfa 75 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Ve çok acı verici..
Tuba

Tuba

@Tuballuk
·
15 Nisan 13:57
"İlişki, tek başınayken asla sahip olmayacağımız sorunları birlikte çözmeye çabalamaktır." Gustave Parking
480 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Alexander Dumas'ın "Siyah Lale" kitabını okuyup, bu çiçeklere olan hayranlığım bir üst safhaya çıkınca eşim bana bu konuda asıl okumam gereken kitabın "Katre-i Matem" olduğunu söyledi. Ben de uzun zamandır okumak istediğim İskender Pala'nın bu romanını okumaya karar verdim. Gördüm ki lale bir sanat, aşk hatta bir
Katre-i Matem
Katre-i Matemİskender Pala · Kapı Yayınları · 202222,1bin okunma
Reklam
Hayatta çok acı çekeceksin; bu acılar senin mutluluğunu arttırmaya yarayacak.
Sayfa 380 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Sen bilmezsin ama Oğuz Atay demişti, sevmek yarıda kalan bir kitaba devam etmek gibi kolay bir iş değildi. İşte ben o büyük işe kalkıştım. Seni sevmek gibi büyük kocaman bir iş.. yanımdayken gülümsemesine bakıp içinden “Bu şimdi benim mi?” diye çaktırmadan sevinmek, ya da aradan çok zaman geçer bazen bir kaç mevsim, bir kaç insan, bir kaç anı, bir kaç acı.. Her şey biter, hesaplar ödenir, defter kapanır. Sonra olmadık zamanda, olmadık bir yerde saçma sapan bir karşılaşma olur. Sonra... Sonra bir şey olmaz. Çünkü hesap etmediğin bir kalbin vardır, o ne ayların ne yılların geçmesine aldırış etmeden ilk gün gibi taptaze seviyordur.. Omuzdan öpmek diye bir şey vardır. Yüküne ortağım der gibi. Öyle güzel.. Eğer bu aşk değilse ben sana daha önce kimsenin kimseye olmadığı bir şey oldum.."
"İnsan tek ömürde, aynı bedende, birden fazla kişi olarak yaşıyor. Her kayıp, her acı tecrübe, her gün batımı ve gözyaşıyla biraz değişiyor. Her kazanım, tatlı deneyim, gün doğumu ve tebessümle değiştiği gibi. İnsan, tek kişi olarak doğup çok kişi olarak ölüyor."
ne çok acı barındırıyoruz çığlık çığlığa sessiz kelimeler yüreklerimizde ruhumuzu aramaya çıkmışız bir kez dönüş yok çok uzun çok zor bir yolculuk bu yolculuk sustukça bağırıyor sessiz kelimeler sensizliğin derinliklerinde
Reklam
Çok sevilen birinin kaybı her zaman zordur. Üzüntü acı keder öfke pişmanlık… Bu kelimeleri art arda okumak bile kötü hissettirirken onları yaşamak, bu duyguların içinde boğmak düşünme sana neler yapar
520 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Benim için okuması başlarda kolay olmadı odaklanma problemi yaşadım. Yarım bırakıp sonra devam etmeyi düşündüm ama bırakmakta istemiyordum. İyi ki de okumuşum. Kitabın konusuna gelecek olursak; Martin Eden’in sıfırdan başlayıp herkese ve her şeye rağmen hedefine ulaşma yolculuğu… Peki hedefine ulaşmak onu mutlu edecek midir? Martin Eden, toplumdaki zengin sosyeteler gibi kültür ve bilgi bakımından gelişmek, ünlü bir yazar olarak sevgilisi Ruth’un gözünde saygın bir konuma gelmek isteyen ancak maddi sıkıntılar ve açlık içinde yaşayan eğitimsiz bir denizcidir. Sevgilisi Ruth ise belli kalıplar içinde büyümüştür ve onun için başarı, eğitim görüp bir iş sahibi olmaktır. Martin amaçlarına ulaşabilmek için gece gündüz kitap okur, çok az uyur ve çok çalışır. Ünlü bir yazar olabilmek için hikayeler yazar ancak gönderdiği tüm hikayeler dergiler tarafından reddedilir. Bilgi edindikçe aslında bilgi ve kültür bakımından gelişmiş olduğunu düşündüğü bu insanları gözünde büyüttüğünü ve eğitimlerine rağmen cahil olduklarını düşünür. Başarıya ulaştığında ise insanların gerçek yüzünü acı bir şekilde öğrenecektir. Martin’in hedefine ulaşmak için gösterdiği çaba, kendine olan güveni ve pes etmemesi ile birlikte içinde bulunduğu toplumun davranışlarını da okuyoruz. Toplumdaki sınıf farklılığı, insanlardaki ikiyüzlülük, popüler olan şeylere olan ilgi net bir şekilde işlenmiş. Kendi yaşadığımız toplumdan da izler bulacağımıza eminim..
Martin Eden
Martin EdenJack London · İndigo Kitap · 201890,4bin okunma
Yavruların gözden kaybolmasından en çok acı duyan bendim. Barut kokan bu topraklarda benim soluk aldığım tek yer onların yanıydı.
17 Eylül 1914'te Mustafa Kemal Sofya'dan Tevfik Rüştü (Aras) Bey'e bir mektup göndermişti. Mustafa Kemal bu mektubunda 1. Dünya Savaşı'nın geleceğini nasıl gördüğünü açıkça ortaya koymuştu: "Birtakım insanlar vardır ki hakkımdaki fikirleri daima olumsuzdur. … Benim, her ne şekilde olursa olsun vücudumun ortadan
Sayfa 25 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Bütün çocukluğu ve gençliği boyunca belirsiz bir huzursuzluğun sıkıntısını çekmiş, ne istediğini hiç bilememişti. Ruth’a rastlayana kadar ne olduğunu anlayamadan boşu boşuna arayıp durduğu bir şey istemişti hep. Şimdiyse bu huzursuzluğu çok daha keskinleşmiş ve acı vermeye başlamıştı, ama artık ne istediğini açık ve net olarak biliyordu: Güzelliğe, aydın bir bilince ve aşka sahip olmak istiyordu.
Sayfa 78 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.