Okuduğum en güzel kitaplardan bir tanesi değil en iyisi :)
_________
23 Aralık 2018 güncellemesi:
'Heeellloooo. Meraba arkadaşlar. 1000Kitap hesabıma hoşgeldiniz. Bugün sizlerle Sineklerin Tanrısı kitabı hakkındaki fikirlerimi paylaşacağım. İncelememi beğenirseniz beğen butonuna tıklamayı ve yorum yazmayı unutmayın'. (*)
Çocuk yolcuların olduğu bir uçak, bir adaya düşüyor. Pilot ölüyor. Çocuklar bir şekilde kazadan kurtuluyorlar. Adada hiç kimse yok. Daha önce adaya ayak basılmamış. Çocukların yaşları ise 6 ile 12 arası. Kitabımız böyle başlıyor. Bundan sonrası ise çok iyi kurgulanmış. Kitabın her kelimesinin bir önemi ve simgesel bir değeri var. Bana öyle geliyorki, gerçekten de böyle bir şey olsa, yani bir uçak düşse, çocuklar tam olarak yazarın yazdığı gibi davranacaktır.
Olaylar çok sürükleyici. Dili çok sade. Mine Urgan'ın böyle güzel bir kitabı çevirmesi çok iyi olmuş.
Hayvanların Çiftliği gibi bu kitap da çocuk kitabı gibi durmasına rağmen, aslında değil. İnsanı insan hakkında düşünmeye yönelten bir kitap.
Kitabı bitirdikten sonra gene Mine Urgan'ın yazdığı sonsözü okumanızı öneririm. İyi okumalar dilerim.
*Youtuber'ların yaptıkları giriş ile ilgili kötü bir şakaydı sadece. Youtube izlemeyen dostlar olabilir. :)
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080bin okunma
İlhan Engin'in Göç Yolları Tıkadı adlı romanının konusu Trakya'da bir kasabada geçer.Yaklaşan İkinci Dünya Savaşının burada yaşayan kasabalılar üzerindeki etkisi, üzerinde durur.Almanların ilerleyişi, savaştan kesitler zaman zaman okuyucuya gazete haberi gibi romanın içinde verilir.Kahvede toplananların başlıca korkusu savaşın hangi şekilde seyr ettiği ve kendilerini etkileyip etkilemeyeceğidir.Romanın ilerleyen sayfalarında askeri birliklerin hudut sınırına doğru hareketlenmesi ve kasabadan birkaç gencin askere alınması endişeleri iyice doruğa çıkarır.Ailelerini yaklaşan savaşın etkisinden kurtarmak isteyenler başka yerlere gönderir.Böylece Edirne'den başlayarak tüm Trakya bölgesinde savaş çıkma endişesiyle İstanbul ve Anadolu istikametine doğru bir hareketlilik başlar.Yazar savaşın kasabada yaşayan insanlar üzerinde bıraktığı korku ve endişeyi bu romanında çok güzel, akıcı bir dille anlatır.Savaşın getirdiği yoksulluk, açlık romanda ele alınan diğer temalar olarak dikkatl
Kitabı beğendim fakat özellikle sonlarına doğru şöyle bir şey fark ettim -yanlış da olabilirim-: Taliban üzerinden ABD'nin Afganistan'ı işgali biraz meşrulaştırılmış. Rusya'nın işgali ise sıkça eleştirilmekte. Garip biraz. Bu kadar güzel bir öyküye böyle bir şey yerleştirilmişse çok yazık.
İlahi ve beşeri aşkı bir arada anlatan güzel bir kitap. Her ne kadar tasavvufi yönden çok etkileyici olmasa da en azından Rumi ve Şems-i Tebrizi'ye merak uyandıran bir kitap.
İlk başta saçma gelebilir belki, zaten bunları biliyoruz da diyebilirsiniz. Ama hayatına uygulayan belki de çok az kişi vardır. Sonu gerçekten etkileyici. Uygumn kelime belki de şu an bulamadım ki şiddetle okumanızı tavsiye ederim..
İskender Pala'nın Kahve Molası kitabı tarihi denemlerden oluşmaktadır. Kahve Molasında okunacak denemelerdendir. İskender Pala bu kitabında da hünerlerini göstermiştir. Bu kitabı çok beğendim. Sizin de beğeneceğinizi düşünüyorum. İyi okurlar...
Kitabı çok beğendim. Adam Faver'in tarzını da çok beğendim. Kitap çok akıcı ve olaylar harika. Okumaya başladığımda elimden bırakamadım. Bu kitabı herkese öneriyorum. İyi okurlar...
OlasılıksızAdam Fawer · April Yayıncılık · 202385,6bin okunma
ortalamanın üstünde bir kitap diyebilirim.dili akıcı hemen okunuyor. yazar okuyucu şaşırtmayı da başarmış gerçekten.tek hayal kırıklığına uğradığım kısım sonu oldu.çok büyük bir beklenti içinde olunmamalı. ama tabii bu kitaptan ne beklediğinize bağlı :)
Mevzu ile alakası yok, yıllardır kafamı kurcalayan bir mesele vardı, onu da çözdüm sonunda. Aha burada da sizinle paylaşıyorum. Mesele basit ama benim için çok önemli. Yıllar önce İstanbul'da yaptığım absürd esprilere, anlattığım fıkralara Ankaralıların bayıldığını fark ettim. Yahu diyorum kendi kendime, burada bir sorun var. Ankara, İstanbul'un 10 yıl gerisinde mi acaba? Üstüne üstlük espri kaliteli, fıkra zekice değil, neden bu kadar gülüyor Ankaralı? Sonuçta boş bulunup anlattığım bir şey. Mesela şöyle bir espri: "Ayakkabın mı eskidi, at gitsin! Çorapların mı eskidi at gitsin! Pantolonun mu eskidi at gitsin! Eşek gelsin!" Bu. Ancak boş bulunup gülebilirsin buna? Öyle değil mi? Değil. Adam güldükçe gülüyor.
İşte yıllardır kafamı kurcalayan mesele bu.
Nasıl mı çözdüm mevzuyu? Valla zor oldu ama çözdüm. Şöyle oluyor: Malum memur şehri Ankara. Orada ya da burada karşınıza çıkan on kişiden yedisi bir kurumda ya bir memur ya da bilmem ne daire başkanı. Fıkrayı dinley
İsmet Saat KaçEbubekir Kurban · Orhun Yayınları · 201253 okunma