Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Köyde büyük tecrübeler kazanılabilir ‘ diye düşünüyordum uykuya dalarken , fakat okumak ,okumak ve daha çok okumak gerek…'
Reklam
Herkes çok meşgul, elimizden gelen tek şey vakit buldukça okumak. Sabah, öğlen, akşam ve uyumadan önce biraz biraz okuyalım derken bu kısa anlar birleştiğinde epey büyük bir zamanı oluşturuyor aslında.
Düşün ki bütün gün burada kitap okumak zorundasın. Kitap okumaktan başka yapacak birşeyin yok. Kitaplar işe yaramıyor. İnsanın yanında olabilecek birine ihtiyacı var. İnlemeyi andıran bir sesle devam etti: "İnsan yanında biri olmazsa delirir. Kim olduğu hiç önemli değildir,yeter ki yanında olsun." Ağlamaya başladı."Sana bir şey diyeyim mi? İnsan çok uzun süre yanlız kaldı mı hastalanır, yalnızlıktan hastalanır."
Bazı Dâhiler Sıradan Görünür Nobel Edebiyat Ödülü'nü almak için Stockholm'e gelen William Faulkner, yazardan çok banka memuruna benziyormuş. "Kravatlı, ufak tefek, sıradan biri" diye tanımladı Lagerkrantz. Oysa Faulkner'in romanlarını bilenler, onun iç fırtınalarının ve sıradanlıkla hiç ilgisi olmayan olağanüstü yaratısının tanığıdır. Marquez "Bir yazar için Faulkner okumak, hızla gelen bir trenin önüne yatmak gibidir." der. " Etkisinden kurtulamazsınız." İnsanlardan uzak yaşayan, günlerce süren içki krizlerinde evinin üst katına kapanıp hiç çıkmayan ve aydınlarla, sanatçılarla görüşmeyen, gazetecileri kabul etmeyen Faulkner, çiftçi arkadaşlarıyla at sürerken, biri çiğnediği tütünü tükürmüş ve demiş ki "Gazetede okudum. Sana uzak bir ülkede ödül mü ne vermişler. " Faulkner, Nobel kazandığını böyle öğrenmiş ama hiç ilgilenmemiş. Törene de gitmeyeceğini bildirmiş. Büyük ısrar sonucunda Stockholm' e gitmeyi kabul ettiğinde ise gerekçesi basit "Kızım İsveç'i görmek istedi. Yoksa Nobel'den bana ne!" Faulkner atından düşüp ölene kadar kır evinde, köylü dostlarıyla birlikte yaşadı. Yüzyılın en büyük romanlarını yazdı ve bir banka memuru sıradanlığında görülen adam, günümüzün Shakespeare'i olarak çağdaş trajedimizi yarattı. Ortalama insan kalıbına hapsedilmiş bir dahinin hikayesidi bu.
Diyelim ki siyah olduğun için yatakhaneye gidip kâğıt oynayamıyorsun. Nasıl hissederdin kendini o zaman? Düşün ki bütün gün burada oturup kitap okumak zorundasın. Hava kararana kadar at nalı oynayabilirsin tabii, ama sonra işte buraya gelip kitap okumaktan başka yapacak bir şeyin yok. Kitaplar işe yaramıyor. İnsanın yanında olacak birine ihtiyacı var." Inlemeyi andıran bir sesle devam etti: "Insan yanında biri olmazsa delirir. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında olsun." Ağlamaya başladı. "Sana bir şey diyeyim mi? İnsan çok uzun süre yalnız kaldı mı hastalanır, yalnızlıktan hastalanır."
Sayfa 80 - İletişimKitabı okudu
Reklam
Kur'ân okuyanı Allah, Şarkı söyleyen cariyesini dinleyen kimseden çok daha özenle dinler İbn Mâce, İbn Hibbân
Daha fazla okumak istiyorsanız hülyalı aşk romanlarını kurgu dışına tercih ettiğiniz için utanmayın. Siz ne büyülüyorsa onu okuyun. En popüler olanı değil, size en çok uyan alışkanlığı seçin.
Sayfa 238 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
İşte böyle yavrum… bilgi ışıktır, cahillikse karanlık! Oku! Okumak şüphesiz kolay değil, şimdiki zamanda eğitim çok pahalıya mal oluyor.
"Bir soylunun bile başvurmaya çekineceği ölçüde ünlü; bir portreye girişmeden önce modelin fizyonomisini incelemenin doğru olduğunu düşünen; çalışırken izlenmek istemeyen; yapıtları çok pahalı olan ve kimi durumlarda çıkar gözetmeyen bir insan olarak karşımıza çıkan bir sanatçı: İşte, günümüzde de bulabileceğimiz büyük bir ressamın ya da heykeltıraşın ideal portresi değil midir bu? Keşke bizimkilerin tümü de böyle olsa."
Reklam
İnsan muhitin bayağı, manasız, soğuk tesirlerinden kurtulmak istediği zaman yalnız okumak fayda verir. Bana en felaketli günlerimde kitaplarım arkadaş olmuştu. Fakat bu yetmiyor. Şiirlerimde de gördün ki kitaplara rağmen çok ıstırap çektim. Çünkü candan bir insanım yoktu. Sen benim yarım kalan tarafımı ikmal edeceksin.
Sayfa 17 - YKY Yayınları
"..insan, bir zamanlar kullanıcılarıyla çok yakın bağ kurmuş nesnelere kötü davranmaktan çekinir."
"Gerçeküstücülerin neredeyse tümü müziğe sağırlardı. Bunun nedeni bu sanatın kendisinde olmaktan çok (müzik, sevdikleri öbür sanatlar kadar ilkeldir), bu sanatta, genel olarak, karşı çıkabilecekleri hiçbir şey bulamamış olmalarıdır. Şiirde ve resimde bunu yapabiliyorlardı. Karşılarında bir rakip bulamamak onları çaresiz bıraktı."
Müzik
"Doğada var olmayan seslerden ve akorlardan oluştuğundan eskiler onu tanrılarla çok yakın görürlerdi."
"Bir uygunsuzluk, içine eklendiği söylemin mantığından farklı, kendi mantığına sahip olduğunda uygunsuzluk olmaktan çıkar. Daha çok, ifadeye canlılığını veren özgün bir dil kullanımı olarak algılanır."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.