Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çok yaşa nesne!
On dokuzuncu yüzyılda, “Tanrı öldü”, denilebilirdi. Yirminci yüzyılda ise insanın öldüğünü söylemek gerekir. Günümüzde şu özdeyiş kulağa foğru geliyor: “İnsan öldü, yaşasın nesne!”
Sayfa 25 - SayKitabı okudu
Baruch Spinoza - Şeyh Bedreddin
Spinoza düşüncesinde Şeyh Bedreddin'in izlerini aramak ilk bakışta anlamsız görünebilir. Çünkü her iki düşünür de iki farklı kültürün mensubudur. Ayrıca Bedrettin 14. yüzyılın sonlarında ve 15. yüzyılın başlarında Anadolu'da, Mısır'da ve Rumeli'de yaşamıştır. Spinoza ise 17. yüzyılda Hollanda'da yaşamış bir fılozoftur. Üstelik Spinoza eserlerinin
Reklam
_Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğumu düşleyen bir kelebek miyim, bilmiyorum. Chuang Tzu _Mükemmel bir insanın zihni ayna gibidir. Hiçbir şeyi kavramaz ve hiçbir şeyi ummaz. Böylece mükemmel insan hayatın içinde hiçbir çaba harcamadan hareket eder. ****** _Kalpteki incelik sevgi yaratır; sözlerdeki incelik güven
Medeniyet Tasavvuru Okulu'na talebe alırken kesinlikle yaşa değil başa bakıyorum. Talebe diyorum özellikle; çünkü ben talebe istiyorum, öğrenci değil. Öğrenci diploma peşinde koşturan, şekil verilecek, belli bir kalıba sokulacak, iradesiz bir nesne; talebe, hakikatin izini sürmeye talip, dert sahibi, derdini hayata geçirme kaygısı güden kişi, özne. O yüzden talep etmeyenden bir şey beklemeyin. Hakikat yolculuğuna çıkan, hocanın dizinin dibine çöken, fikir ve oluş çilesi çeken, dizinin dibine çöktüğü hocadan sadece izini süreceği yolun entelektüel/akademik yol haritasını tevarüs eden kişi değil yalnızca. İzini sürdüğü yolun ruhunu da tevarüs eden kişi talebe. Böyle çok katmanlı ve çaplı bir insandan bahsediyoruz. Model, Hz. Peygamber'in s.a.v. etrafındaki sahabeler. Muazzam bir model var, boşuna yaşanmış değil o tecrübe.
Sayfa 46
Çocuklarda öfke nöbet­leri denilen durumlar üç farklı anlam taşır. Çok küçüklerde bu durum, yaşa uygun olarak o sırada hiçbir dışavurum olanağı bulamayan dürtü türevlerinin hareketsel-duygusal çıkış yollarıdır. Böyle bir semptom, çocuk tarafından başka çıkış yollarının da bulunduğu kavranır kav­ranmaz, hiçbir tedavi gerektirmeksizin ortadan kalkar. Ama aynı semptom, içine girilemeyen ve yaşanamayan nesne dünyası karşısın­ da hemen ulaşabildiği nesnelere yönelen nefret duygulan ve saldır­ganlıklar (kendini yaralamak, kafasını duvara çarpmak, mobilyalan kırmak gibi) şeklini de alabilir. Bu durumda yer değiştirmiş olan duy­gunun bilince çıkarılması ve asıl hedefiyle yeniden bağlantılandırılması gereklidir. Üçüncü olasılık söz konusu öfke nöbetinin gerçekte bir kaygı nöbeti olmasıdır. Fobik çocuklar korunma ya da kaçınma davranıştan engellenirse kaygı nöbetleriyle yanıt verirler, bu da eği­timsiz bir gözlemci tarafından saldırgan bir nitelik diye görülebilir ve bilinen öfke nöbetlerinden ayırt edilemeyebilir. Böyle kaygı nöbetleri daha önce belirtilenlerden farklı olarak yalnız iki önlemle ortadan kal­dırılabilir: Ya föbik savunmanın yeniden sağlanmasıyla ya da kaygı­nın kaynağının analitik olarak aranışı, yorumlanışı ve çözülüşüyle.
_İnsanlar sizi, sadece aynı yerden canları yandıklarında anlarlar. _Dalgaların art arda gelip çarptıkları kaya gibi ol. Sağlam, kıpırtısız ve çevresinde kaynayan suların dinginleşmesini seyreden. _Sanki ölmüşsün ve bir süre daha fazladan zaman bağışlanmış gibi doğaya uygun yaşa. _En büyük erdem tarafsızlıktır. Duygular ise, yanlış fikirlerden
Reklam
Ahlâkdışı Anlamda Doğruluk ve Yalan Üzerine - Friedrich Nietzsche
Bir zamanlar, sayısız güneş dizgeleriyle akarak uzayıp giden evrenin kıyıda köşede kalmış bir yerlerinde, bir gök-cismi varmış; bunun üstünde yaşayan bazı kurnaz hayvanlar da, bilme yetisini bulup kurmuşlar. Bu, “Dünya Tarihi”nin en gözüpek ve en yalancı dakikası olmuş: ama işte, yalnızca bir dakika sürmüş. Doğanın birkaç soluk alıp verişi
Nedensellik kavramı, 'neden' dediğimiz bir şey aracılığıyla başka bir şeyin, yani sonucun ortaya çıkmasını gerektiren yasalar kavramını gerektirdiğinden; özgürlük, doğa yasalarına bağlı bir istemenin özelliği olmamakla birlikte, bundan dolayı hiç de yasasız değildir; daha çok o, değişmez, ama özel türden yasaları olan bir nedensellik olmalı; yoksa özgür bir isteme saçma bir şey olurdu. Doğa zorunluluğu, etkide bulunan nedenlerin yaderkliğiydi; çünkü her etki, ancak etkide bulunan nedenin başka bir şey tarafından nedenselliğe belirlenmesi yasasına göre olanaklıdır. Öyleyse, istemenin özgürlüğü özerklikten başka, yani istemenin kendi kendine yasa olma özelliğinden başka ne olabilir? "İsteme, bütün eylemlerde kendisi bir yasadır" önermesi ise, yalnızca "kendini genel bir yasa olarak da nesne edinebilecek maksimden başka hiçbir maksimle eylemde bulunmama" ilkesine işaret eder. Bu ise, tam kesin buyruğun ve ahlâklılık ilkesinin formülüdür: demek ki özgür bir isteme ile ahlâk yasaları altında olan bir isteme aynı şeydir.
Sayfa 64 - Türkiye Felsefe KurumuKitabı okudu
Mimarinin Önemi
Ruhumuzda asla silinmeyecek bir yara izi taşıyorsak, örneğin yanlış insanla evlenmişsek, orta yaşa gelip de yanlış meslek seçtiğimizi fark etmişsek ya da çok sevdiğimiz birini kaybetmişsek, ancak o zaman mimarinin bizi fark edilir biçimde etkilemesi mümkündür. Bir binadan “etkilendiğimizi” söylerken aslında o binanın taşıdığı soylu nitelikler ile çok daha büyük, çok daha üzücü olan gerçeklik arasındaki zıtlıktan kaynaklanan yarı acı yarı tatlı duyguyu anlatmaya çalışırız. Güzel bir nesne karşısında boğazımız düğümlenir çünkü o güzel nesne bize mutluluğun elde edilmesi ne denli zor, istisnai bir şey olduğunu hatırlatır.
Sayfa 26 - SelKitabı okudu
120 syf.
9/10 puan verdi
Dinamik münferit cisimlerin davranışlarıyla ilgilenirken, termodinamik çok sayıda cismin ortalama davranışlarıyla ilgilenir. Atomların varlığının kesin olarak kabulünden önceye yani 19. yüzyıl termodinamiğine klasik termodinamik denir ve hacimsel özellikler arasındaki ilişkilerle alakalıdır. Bir de istatistiksel termodinamik vardır ki Ludwig
Evreni Yöneten Dört Yasa
Evreni Yöneten Dört YasaPeter Atkins · Alfa Yayıncılık · 201454 okunma
Reklam
Konu ortada, uzun uzadıya anlatmayacağız. Ciddi, derin bir düşüncesi var. Tam anlamıyla bir trajedidir ve fatum’u{43} içkidir; içki her şeyi etkisi altına alıyor, tutsak ediyor, yönlendiriyor ve sonra da mahvediyordu. Yazar, konusunun “sürekli içmek hayır getirmez” olduğunu yapıtının başlığında bildirmekle birlikte, gerçek bir sanatçı olarak,
448 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
DÜNYA HAFIZASININ KIRILMA ANLARI
Her insanın yaşamında kırılma anları vardır. Bir saniye öncesi ile sonrası arasında hayatınızın, düşüncelerinizin ve duygularınızın yönü değişir. Değişim için kimi zaman uzun bir süre gerekir kimi zaman da bir ‘an’ yaşamımızdaki köklü değişimi nur topu bir sürpriz gibi kucağımıza bırakılıverir. Bu edilgen bir eylemdir, işi yapan özne belli
Kırılma
KırılmaAndrés Neuman · Üç Nokta Yayınları · 2022205 okunma
Doktor bey : Sevildiğini hissedebiliyor musun dedi: Doktor bey sevilmek nasıl bir şey dedim; bilmediğim, tatmadığım, hissetmediğim, uzaktan dahi olsa göremediğim bir şey hakkında nasıl bir cevap verebilirim sana dedim insanın tatmadığım bir şey hakkında nasıl bir beyanı olabilir diye ekledim. Doktor bana tattığım duyguları sor hisleri sor;
208 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
ÖLÜM PORNOSU-CHUCK PALAHNIUK,205 sayfa Bütün kimliğiniz bir anda yok olursa ne yaparsınız? Bütün hayat hikâyeniz bir yanlıştan ibaret oluverirse ,bu durumla nasıl başa çıkarsınız ? Yazardan Ninni romanından sonra okuduğum ikinci kitabı.Kendine has bir tarzı ve dili olan,yer altı edebiyatı yazar bu sefer de toplum içinde tabu olan bir konuya
Ölüm Pornosu
Ölüm PornosuChuck Palahniuk · Ayrıntı Yayınları · 20213,421 okunma
Sefer'in ölümü kısmı...
Şakire, kalkarak bir avuç mısır unu bulup dünkü tavuğun suyuyla bir çorba yapmanın peşine düştü. Mahalleyi şöyle bir dolaşmaya çıktı. Adviye'yle Asile'ye Sefer'e göz kulak olmalarını söylemişti. Adviye, beşiğin yanına oturarak durmadan kardeşini sallıyordu. Bir ara, onun hiç kımıldamadığını ayırt etti. Eğilip gözlerine bakınca
Sayfa 353 - Tekin YayıneviKitabı okudu
184 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.