Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
196 syf.
9/10 puan verdi
·
23 günde okudu
Olmayacak Şeyle­rin Hayalini Kurma Federasyonu olsa, başkanı ben olurdum!
Derin yaralar açtı hayat bir çoğumuzda. Hangimiz inkar edebiliriz bunu? Çoğumuzun kalbinin kan pompalamaya dahi mecali kalmadı. Yaralıyız. Kimimiz yardan, kimimiz anne babadan, kimimiz bir başka yerinden... Ortak noktamız, bilfiil yaralıyız. İşte elinizdeki bu kitap yaralarınıza hitap ediyor. "Benim yaram başka!" demeyin okumadan önce.
Gelirken Ekmek Al
Gelirken Ekmek AlŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20196,6bin okunma
Geceye Güzel Bir Şiir Bırakayım:D
~ Sen şimdi kocanın evinde oturursun Ve saçların artık eskisi gibi değil; Geceleri yemekten sonra Çorap söküğü dikersin Ve ihtimal ellerin de soğan kokar. Senin kocan bir suratı çirkin adam Ağzı açık uyur Ve senin vücudun bozulur, çocuk doğurdukça... ~
Sayfa 21 - İNKILÂP
Reklam
“Ben yaşlıların her düşüncesine karşı çıkıyorum. İlke olarak yapıyorum bunu. Onlara dün olmuş bir şeyle ilgili görüşlerini sor: 1820’lerde geçerli olan görüşleri aktarırlar, hani herkesin uzun çorap giydiği, her şeye inandığı ve zırnık bir şey bilmediği günler.”
Sayfa 266 - Can YayınlarıKitabı okudu
420 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Hayattaki en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarımızdır...
“Mutlu aileler birbirlerine benzer, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.”
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
Nermin Yıldırım
Nermin Yıldırım
’ın ilk üç romanı
Unutma Beni Apartmanı
Unutma Beni Apartmanı
,
Rüyalar Anlatılmaz
Rüyalar Anlatılmaz
ve
Unutma Beni Apartmanı
Unutma Beni ApartmanıNermin Yıldırım · Doğan Kitap · 20163,622 okunma
Çok doğru.
Yaşlılara gelince; ben yaşlıların her düşüncesine karşı çıkıyorum. İlke olarak yapıyorum bunu. Onlara dün olmuş bir şeyle ilgili görüşlerini sor: Sana 1820'lerde geçerli olan görüşleri aktarırlar, hani herkesin uzun çorap giydiği, her şeye inandığı ve de zırnık bir şey bilmediği günler.
Can yayınlarıKitabı okudu
OTURMAYA MI GELDiK AYOL! - Haydi millet! Hazır mıyız bakalıımm? - Abi kaç kere sordun yal Hazırlar işte görmüyon mu? Kapı çarpsa, ses oldu diye herkes göbek atacak. İki saattir hazır mıyız da hazır mıyız. Yoklamamı çekiyon anlamadım ki... Oynamak isteyenler parmak kaldırsın diye de sor bari. - Onlar hazır olabilirler Kenan. Ben hazır değilim, bennn! O kadar genetik mühendisliği oku, iş bulamadık diye gel burada kaynanalara göbek attır, görümcelere gerdan kırdır, el âleme para yapıştırt. Hadi onu da geç, dünürün teki gelmiş benden ne şarkısı istiyor bak bak! Ayem sori ne sori, güzelim siye n'oliy? Düdüdüdüt dütdüüriy, herkes malı götüriy! Düşünebiliyor musun? Hem de benden. Kendimi şu an nasıl hissediyorum biliyor musun? Bildiğin hissetmiyorum. Kulağımla diz kapağımın yerini karıştırdım demin. Kulağın nerde desen, diz kapağımı gösteririm yani o derece. Uzuvlarım resmen terk etti beni. Çamaşır makinesinde teki kaybolmuş çorap gibi kaldım burada. -Öyle deme abi, dua et, yine ekmek parası kazanacak bir iş buldun. Bak dayımın oğluna, çocuk uluslararası ilişkiler okudu. Şimdi pazarda el örgüsü banyo lifi satıyor. Şükrüne gel. - Nasıl teselli oldum anlatamam Kenan. Çok sağ ol kardeşim. Bir tık ötesi Sünger Bob kostümü giyip beyaz eşyası dükkanı açılışlarında sokaklarda erik dalı oynamaklık bir mesleğim olduğu için dünyalar benim oldu șimdi!
Reklam
184 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Satır aralarına sığınabileceğiniz, çocukluğunuzdan bir iz bulabileceğiniz, tebessüm ederken ağlayabileceğiniz, mükemmel bir eser. Çok yoksul bir ailenin oğlu olan Zeze; hassas, zeki ve duygusal bir çocuk. Etrafına özel bir sevgiyle ve oldukça duyarlı yaklaşıyor. Fakat bir yandan da yaramazlık yapma isteği başına çorap örüyor. Bu yüzden sürekli dayak yiyor ailesinden. Sahip olduğu Portakal ağacı ile kurduğu iletişim, Portekizli ile arasındaki bağ ve birçok şey Zeze’nin dünyasını farklı kılıyor. Çünkü kendisi de farklı ve özel bir kalbe sahip bir çocuk. Hayatın hem masum renklerini hem de acımasız renklerini görüyorsunuz bu kitapta. Yüreğinize dokunmasını iyi biliyor. Bu kitabın adını duyduğunuzda üstünden ne kadar zaman geçerse geçsin farklı bir tebessüm ettireceğinden eminim. Ölmeden önce okunacak kitaplar listesi vardır ya hani, ‘Şeker Portakalı’ da o kitaplardan. Keyifli okumalar...
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022231,1bin okunma
İyileşeceğiz ama unutmayacağız...
“🌍Hâlâ nasılsınız, çok fazla hissettiniz mi, nasıl bir duyguydu diye soruyor insanlar. Hissettiniz mi ne demek ? Gaziantepteyiz 7,7 depreminin ardından 7,6 depremini yaşamış insanlarız… Hiç kimse kimsenin acısını anlamıyor. Depremin yaşandığı 11 il dışındaki insanlar ne yaşadığımızı ne hissettiğimi asla tam anlamıyla anlamayacaklar. Evet hak veriyorum bende Elazığ depremini televizyonda görmüştüm, deprem olmuş deyip geçiyoruz televizyondan gördüklerimiz kadarıyla yetiniyoruz. O günü hatırlıyorum da, uyuyorsun ve bir sarsıntıyla uyanıyorsun şimdi geçecek sabret, korkma diyorsun ama geçmiyor. Nasıl uyandığımı hatırlamıyorum. Değil ayağımda ayakkabı, çorap bile olmadan karın üstüne bastığımızda hissettiğimiz duyguyu bilmiyorsunuz.Belki depremden değil ama biz günlerce evlerimiz yıkılır kaygısıyla sokaklarda kaldığımızda donarak insanımızı kaybettik.. Evsizliğin ne demek olduğunu günlerce sokakta kaldığımızda anlıyoruz. Tekrar deprem olur kaygısıyla cebinizde çorap ve su taşıdığımızda aslında ne kadar küçük dertlerimizin oluğunu anlıyoruz… Günlerce sokaklarda ölülerin gömülmesi için kefen beklerken ölümlün ne demek olduğunu anlıyoruz. Baştan inşa etmeniz gereken şeyler sadece binalar, şehirler değil..! Depremin ardından 1 ay geçti ama acı ve o korku her zaman akılarda olacak. İyileşeceğiz ama unutmayacağız.🍃🍂
'Ayık kafayla çekilmeyen arkadaş' gibisin Kierkegaard.
Şöyle düşünür ve bu onun dileği haline gelir:Ya şimdi bir başkası olsaydım, kendime yeni bir kendilik edinseydim. Evet, ya şimdi bir başkası olsa acaba o vakit kendini tanıyabilecek midir? Köylünün biri hakkında anlatılan bir hikaye vardır: Adam yalınayak şehre iner, üzerinde kendine yeni bir çift çorap ve ayakkabı alacak ve sonra güzelce kafayı çekecek kadar para vardır. Sarhoş halde evin yolunu bulmaya çalışırken yolun ortasına yığılır ve sızar. O sırada yoldan geçen araba sürücüsü ona, yoldan çekil yoksa bacaklarını ezer geçerim diye avaz avaz bağırınca, sarhoş köylü ayılır gibi olur, bacaklarına bir bakar ama yeni çoraplarından ve ayakkabılarından kendi bacağını tanıyamaz, arabacıya der ki: ez geç birader, onlar benim bacaklarım değil zaten.
~ ❝ 'Kadınlar yemek pişirip çorap örmekle, piyano çalıp nakış işlemekle yetinsin,' demeleri dar kafalılıktır! Bir kadın, geleneklerin kendisi için yeterli saydığı şeylerden daha fazlasını yapmak, öğrenmek isterse onu kınamak, alaya almak düşüncesizliktir. ❞ ~
Sayfa 156 - Can YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.