tabii kimse bilmiyordu benim dargın olduğumu geçelim içimde birbirine karşı savaşan yönlerin birbirine dargın olduğunu söyleyerek geçiştirelim bunu da..
Öyle uzun ki dünya;
katlanmaya,kıvrılmaya,açılıp çarşaf olmaya.
Mümkündür yol yapmaya bir ömür, yol almaya.
Ah! yine de yolumdaki kederi kimse bilmesin,
büyüsün,genişlesin,dolansın ömrümü;
kapısı kapalı çoktandır, penceresi dargın.
youtu.be/gdFVBaZ3EXo?si=...
İçimde bir şey kanıyor
Keskin bir vedanın yarası sızlıyor
Yüzümde bir şey soluyor
Aynı değil, umudun rengi kayboluyor
Kalbimde bir yerde bir orman yanıyor
Bıraktığın şarkılar sahipsiz susuyor
Şiirler hep dargın, dualar şifasız
Ömrüme mıhlanmış bir cümle
KÜL OLUR KALBİNDEKİ ZAMANLA
Ona hakikaten dargın değildim; asla kızmıyordum. Sadece müteessirdim. "Bunun böyle olmaması lazımdı" diyordum. Demek ki beni bir türlü sevemiyordu. Hakkı vardı. Beni hayatımda hiç, hiç kimse sevmemişti.
Bu sıralarda biraderleri arasında arşidiyakon bulunan papaz da hastalandı. Arkadaşları onu Müslüman bir hekime gönderdiler. Bu onlara şöyle söyledi: "Ne yiyen ne içen ve ne de yatakta yatan cılız bir insan [Tanrı'yla] dargın demektir. Eğer ondan şifa dilerse yeniden iyi olacaktır." Arkadaşlar bu lafları rahibe ilettiler..
Ey gönül, sen benim kalbimden çık!
Ve ey can, sen de gönül için onunla birlikte git!
İkiniz gidin, Memo'yu görün!
Fakat biriniz bana haberini getirin!
Ey gönül, sen kendisini selamlayınca
Çabuk haberini getir bana!