İlginç bir şey söyleyeceğim, modernlik dini ahlakla ilişkisini tamamen kesme konusunda başarısız oldu. Buna dair delillerimi aşağıda sıralayacağım: Sözgelimi modernlik sınırlı bir kopuş gerçekleştirme girişiminde bulunarak öncelikle Hıristiyınlıkla bağını koruyarak Katolik kilisesinin iktidarından bağımsız kalmaya çalıştı. Bu husus “dini reform
İslam’a davet hareketi genel olarak “Dinde zorlama yoktur” ilkesi doğrultusunda sürdürülür. Hz. Peygamber nefsi müdafaa durumları dışında, İslam’a davet için güç kullanmaz.
Kanaatimce, zalim Neron'un ’bile girişemeyeceği bir işe girişen sıradan bir müteşebbis, çok bilmiş doktorlarının tavsiyesine kanan hastalıklı zenginlerin banyo yapması için insan kanıyla dolu bir havuz yapmak isteseydi, kabul görmüş ve uygun usullere riayet gösterdiği takdirde hiçbir engelle karşılaşmadan bunu yapabilirdi. Ama bunu, insanları doğrudan kanlarından vazgeçmeye zorlayarak değil, istenileni yapmadıkları takdirde hayatlarının tehlikeye girdiğini ihsas ederek yapardı. Üstelik, topları, tüfekleri, hapishaneleri, darağaçlarını takdis ettikleri gibi o havuzu da takdis etmeleri için papazları; savaşların ve fuhuşhanelerin zaruretini kanıtladıkları gibi böyle bir düzenin zaruretini ve meşruluğunu kanıtlamaları için de bilim adamlarını davet ederdi. Bütün dinlerin temel ilkesi, yani tüm insanların eşitliği, unutuldu, ihmal edildi ve dinin ileriye sürdüğü bir sürü saçma dogmanın ayaklarının altına gömüldü; bilim de (varoluş mücadelesi ve en kuvvetlinin hayatta kalması teorisinde ifade edilen) bu eşitsizliğin hayatın zarurî bir şartı olduğunu iddia ediyor; yönetimdeki azınlığın işine geliyor diye milyonlarca insanın hayatını kaybetmesi yaşamın en sıradan ve gerekli ve sürekli vuku bulan yönlerinden birisi olarak görülüyor.
Walter Benjamin’in felsefe, yazın ve özellikle estetik alanındaki önemi 20. yüzyılın ikinci yarısında giderek artmıştır. Yapıtlarının temel sorunsalı sanatın yeni biçim ve işlevler kazandığı konusu ve bunun nasıl ele alınması gerektiğidir. Çünkü genel olarak bakıldığında sanat yapıtının teknik açıdan yeniden üretilebilir
yakupgok.blogspot.com
"Yoğun koşturmalar içerisinde eve gittiğimde Fâtıma'nın yüzüne baktığım andan itibaren bütün dertlerimi unutuyorum." Hz. Ali
‘’Eğer Allah seni bana yazmışsa benden kaçışın yok! Lakin kader seni benden almışsa ağlamaya lüzum yok.’’ Sezai Karakoç
‘’Allah sana evlen dedi. Boyundan büyük işlere bulaş,
Dikkat: Tatkaçıran/oyunbozan içerir.
Devrim Öncesi Edebiyatında Ütopya: Kızıl Yıldız (1908) Örneği
Ulaş Başar Gezgin
Ekim Devrimi öncesinde bilim-kurgu romanlarına da ütopya yazınına da bir ilgi oluşmuştu; ancak ütopyanın bilim, teknoloji ve felsefenin yarı-gerçekçi sacayağına oturtulup bir gelecek umuduna çevrilmesi çabası en çok da,
Yine bir sistem örneği ; BBC' nin en çok seyredilen futbol programına İngiltere eski Başbakanı David Cameron talepte bulundu katılmak istiyorum diye. Büyük ihtimalle futbol seyredilen kitleye seçim mesajı verecekti. BBC devlet televizyonu, Ülkeyi yöneten adam ben sizin futbol programına katılmak istiyorum dediğinde ne olur ? Esas duruşta programa adamı alırsın.Program yapımcıları ( BBC genel müdürü bile değil ) yazı yazdılar o dönem başkana '' Sizi bu programa alırsak eşitlik ilkesi açısından muhalefet partisi liderlerini de almamız gerekir. Oysa bu program futbol programı , işimizin dışına çıkmış oluruz. O yüzden sizi programa davet edemiyoruz. '' sistem bu
Kimse bu adamları görevden almadı.
BBC genel müdürünü de görevden almadı.
Seyyid Hüseyin Nasr,
1954'te Massachusetts Institute of Technology’de fizik ve Harvard Üniversitesi'nde tarih dallarında aldığı lisans diplomasi ile bitirdi.
1956'da Harvard Üniversitesi'nde jeofizik alanında yüksek lisans,
1958 yılında bilim tarihi alanında doktora yaptı.
Prof. Seyyid Hüseyin Nasr pereniyal felsefe anlayışıyla din, felsefe,
Bireysel ahlâk insanı kemâle ulaştıran yoldu. İnsan bu sayede Allah hakkında gerçek bilgiye ulaşabilir. Ancak bu ahlâk aynı zamanda ve zorunlu olarak bir toplumsal ahlâk veya topluma uzanan bir ahlâk demekti. Bu ahlâkın esasında Allah’a kulluk için merhamet ve adalet sahibi olabilmek vardı. Hz. Peygamber Hz. Ali için 'Yiğit Ali’dir’ demişti. Bu
Büyük bir otelin açılışında , otelin sahiplerinin, konukların nasıl kişiler olduğu , başlarından neler geçtiği, hatta orada görevli olan garsonların bile iç dünyası ve hayatının anlatıldığı sade , anlaşılır bir biçimde okuyayacağınız, son 10 yıldaki toplumun değişimini de film gibi izleyeceğiniz anların olduğu Livaneli eseri..
Zehra otelin
TÜBAKKOM VE BAROLARIN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NE İLİŞKİN ORTAK BASIN AÇIKLAMASI
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YÜRÜRLÜKTEDİR
İstanbul Sözleşmesi, kadınların, çocukların herkesin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan ve şiddet mağdurlarının korunması, rehabilitasyonu ve bir daha aynı şiddet vakalarının yaşanmaması için topyekûn bir birlikteliği