Hikayemiz bu ileti altından yürütülecektir.
Katılımcı sırası ve yorumlar için: #11646309
NigRa
Saat gece yarısını çoktan geçmiş "yarım" diye belirtilen 12.30'u göstermekteydi. Akreple yelkovan iki ayrı uçtaydı, kavuşamayan iki aşık gibi diye düşündü. Sonra aklı yine yarım kavramına kaydı. 24'ün yarısı 12
La Rengifo adamın aklını alırsın sen...
Efendim bir tür hayatta kalma mücadelesi.
- Süprizbozan -
Özellikle martı meselesi, çaresiz kalan insanın doğası hakkında dehşet verici şeyler anlatır. Diğer bir gerilim anı, köpek balıklarını zekasını anlayınca yaşanır. Yine kitapta saat kullanımının bir bakıma ne kadar iyi bir bakıma ne kadar kötü olabileceğinin, zaman kavramını yitirmenin verdiği zorunlu kabullenme, hayatta kalma adına geçmişte öğrenilmiş -ama ciddiye alınmamış- bilgilerin ne kadar gerekli olduğunun, insanın hiçliğe teslim olmak adına saçmalaması ve arkadaşların hayaleti. Pişmanlık, özlem, kararsızlık, ümitsizlik, hayaller ve her şeye rağmen yaşama sarılmak.
Bu arada reklamcıların vampirlikte, avukatlardan kalır yanı olmadığına da kısadan değinir.
- Süprizbozan -
Rahmetli Gabriel amcanın ismini biraz pazarlama amacıyla kullanmış kısa öykü kitabı. Çünkü kitabın romansı bir havası yok, gerçek bir olay ve bir röportajın kitaplaştırılması. Yazarın pek bir katkısı yok yani.
Öykü tabiatı itibariyle Life of Pi (Pi'nin yaşamı) ve Cast away (Yaşam kanıtı) eserlerini anımsatır.
Bana göre çerezlik diye tabir edilen, deniz merakı olanlar için denizde hayatta kalma adına bir şeylerin öğrenilebileceği güzel eser.
Bir Kayıp DenizciGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20192,037 okunma
Kasım ayının on biri. Aramıza hoş geldin Vanya dayı. Gusev'in, Gabriel'in, yanına kurul sen de hadi. Ağlamak isteye isteye okudum hikâyeni. Yirmi sene önce bugün terhis olmuştum askerden. Geriye dönük düşünmeden yaşamak mümkün değil benim için. Bu saatlerde, yirmi sene önce, uçaktaydım, yanımda arkadaşım. Dönüyor olmak ne güzeldi geriye, hayata,
Masal bir aysberg gibi istediği kadarını göstererek, ama dev cüssesinden de vazgeçmeden, tam da arka planındaki toplumsal ideolojiye uygun, ustaca kurgular yapmış, ayrıca simgeler ve amaçları açısından tutarlı davranmıştır. Bu masallarda bir ölünün öpülmesinin normal koşullarda dehşet verici olabilecekken dikkat bile çekmemesi de, evrensel bilinçaltında simgelerin yerli yerinde anlaşılmasından kaynaklanıyor olsa gerek. Öte yandan yine müthiş bir dikkat söz konusudur: Prensesi ancak bir prens öper ve sınıf düzeni korunur. Prenses gözlerini açar açmaz, onca özenle koruduğu cinselliğine yapılan müdahaleye karşı hemen aşık olmak dışında hiçbir tepki vermez. Oysa burada iki ihlalden söz edebiliriz: Bir ölünün öpülmesi ve rızası olmadan öpülmesi, öpüşme cinsel birleşme simgesi olduğuna göre de bekâretin bozulması.
RAHATSIZLIK BEDENİMDE DEĞİL, RUHUMDADIR!
Hem de öyle
büyüktür ki; bedenin bütün gözeneklerinden içeri sızarak onu da istila eder sonunda!
...
Canlı Olmaktan Duyduğum Tiksinti Öyle Büyük,Dehşet Öyle Kudretlidir ki!
...
Ölmekten bütün varlığımla iğrenirim.
İlerlemek ve durmak iki aynı, iki
imkansız şey.
Umudun,inançsızlıktan farkı yok,
ikisinin de
Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Barca
Mûsâ, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi, dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü.
**** KİTAPLA İLGİLİ UFAK TEFEK SPOILER MEVCUT OLABİLİR, AMA OKUMA TADINI KAÇIRACAK BOYUTTA DEĞİLDİR. ***
Uzun kitaplar hep gözümüzü korkutuyor fakat bitirdiğimizde de bu kurguların gerçek olmadığını kabullenmekte zorlanıyoruz ve hayat bir süre kitaptan bağımsız geçirilemiyor.
İşte Rüzgar Gibi Geçti de bu kitaplardan birisi. 26 gün süren şahane
Ve kendi kendime sordum: Özlem dehşet duygusunu bastırabilir mi? Ait olma duygusu, nefretten baskın çıkabilir mi? Nefret unutabilir mi? Yaşlı adama gerçekten yakınlık duymuş olabilir miyim?