Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanlar tuhaflar böyle, çelişkilerle dolular. Sevmeye ve kucaklamaya olduğu kadar nefret etmeye ve dışlamaya da ihtiyaç duyuyorlar sanki.
Sayfa 176
"Yıldızlar balta girmemiş orman gibiler, Tyler. Hayal ettiğimizden çok daha fazla yaşam dolular."
Sayfa 396
Reklam
Sağanak hızlanıyor, ani ve gizemli, Kulübeme çarparken dolular asabi.
Sayfa 19 - Can YayınlarıKitabı okudu
Küçük kediler gibi enerji dolular.
Sayfa 80
4.04.24
''Balkondasın. Hemen önünde tül perdenin Denizin ve güneşin şölenini Tamamlıyor yüzün. Usul bir rüzgar çoğaltıyor saçlarını Ürperiyorsun. Bir hazine avcısı dilim ensende Göğüslerinden süzülen sular Deltalar oluşturuyor iç denizlerine. Teri kurudu çarşafların, diyorum. Mutluluk öyle gülümser ancak Köpük köpük dönüyorsun. Sesin zamanın ötesini gösteriyor: En büyük hazinesi gövdedir aşkın. Deniz, güneş ve rüzgardan. Bir yataktayız. Yeniden. Kalırsa bu yaz kalacak ömrümden. Ayrılık ne kadar uzak.''
Sayfa 107 - Ayrılık Ne Kadar UzakKitabı okudu
Yağmur damlaları (bilhassa da dolular) öyle ölçülü, öyle düzenli ve hikmetli bir şekilde yaratılıyor ve indiriliyor ki fırtınalar ve dehşetli rüzgârlara rağmen o ölçü ve düzen bozulmuyor, bu damlalar birleşerek zararlı maddeler hâline gelmiyor.
Reklam
Benden bahsediyor;
"Öyle nefret dolular ki, buradaki kadınlar. Manyaklar, manyak ve acımasız.”
Kasvetli çizgilere engel olursa, Sert dolular, kızgın yağmurlar, Gel, düşün melankoli kara kara, İlahi gücünle biçimsiz kelimeler yığınını değiştir.
Bizim meselemizde tohum imandır. Onun sıhhatinin şart- ları incedir. Yer ise, insanoğlunun kalbidir. O kalbin gizli çir- kinliklerinden, gizli şirkten, nifak ve riyadan sâf bulunma- sıdır. Kalbdeki gizli ahlâkları çözmek, gayet zordur. Afetler ise, şehvetler ve dünya süsleridir. Kalbin bunlara gelecek za- manda iltifat etmesidir. Her ne kadar hâl-i hâzırda kalb bun- lardan selim ise de... Hâlbuki bu, ne deneme ile bilinir ve ne de tahakkuk eden bir şeydir. Zira insanoğlunun önüne mu- halefeti mümkün olmayan sebeplerden birisi, benzeri de- nenmediği halde, çıkar. Çakan şimşekler ve yağan dolular ise, ölüm anındaki dehşetlerdir. Ve o anda inancın sarsıl- masıdır! Bu da benzeri denenmeyen nesnelerdendir. Sonra biçmek ve ziraatın oluşması, ancak, kıyametten dönüp cen- nete varmak ânında tahakkuk eder. Bu ise denenmemiştir
Neden bitecek şeyler başlatılır ki sevgilim neden Muhammedi bir gül birdenbire büyür neden gözyaşı büyüklüğünde dolular dökülür?
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
İnsan yüzlerine bakmak istemiyorum. Acı verici, batık hikayeler görmek istemiyorum suratlarında. Çocukken ellerinden kaçırdıkları balonlar gibi yitip giden şeylerin ardından hayal kırıklığıyla kalakalmış ifadeleri canımı sıkıyor. Hep otobüs kaçırmış gibi ümitsizlikle dolular. Bir sonraki otobüsün ne zaman geleceğini düşünmeleri, bir tek bunu beklemeleri sinir bozucu. Hepsi acı çekmeyi ve umut etmeyi seviyor. Eski, kavuşamadıkları aşklarını düşünmenin gereksiz bir kaçış olduğunun farkında değiller.
Sayfa 36 - Can YayınlarıKitabı okudu
Dün diye bir şey yok, hiç hatırlama Kalsın ak sevdalar, geç hatırlama Sabredip dayanmak güç, hatırlama Seçmek zor, dolular, boşlar karıştı.
Ateşler yine parlıyor dağlarda Dolular yine kırıyor çiçekleri Gecenin karnına inerken şafağın tekmeleri Bulutları delen ışıklar Ezik ve kinli Aydınlık iri Sanki kocaları işkencede kadın gözleri
İnsanlar tuhaflar böyle, çelişkilerle dolular. sevmeye ve kucaklamaya olduğu kadar nefret etmeye ve dışlamaya da ihtiyaç duyuyorlar sanki.
Sayfa 176Kitabı okudu
Çünkü Gamalar, Deltalar ve Epsilonlar bir dereceye kadar bedensel kütle ile sosyal üstünlük arasında bağlantı kurabilecek şekilde şartlandırılmışlardı. Aslında, boyutla ilgili hafif bir hipnopedik önyargı, evrenseldi.
Sayfa 84 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
453 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.