Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çağ, Yok Oluş, Benlik, İslam, Roşa
_TARİH ÖNCESİ DEVİRLER_ _İnsanoğlunun ortaya çıkışıyla başlayıp, yazının icadına kadar geçen dönemdir. Taş ve Maden Devri olarak ikiye ayrılır. _1-Taş devri_ _a)- Eski Taş – Paleolitik devir: (M.Ö.2,5 milyon - M.Ö. 12.000) (avcı ve toplayıcı). Karain, Beldibi ve Belbaşı. Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya’daki Altamira, Fransa’da Laskö
_Atatürk_ İktisat, ingiliz'in çekilmesi, Lenin, Şapka...
_İzmir İktisat Kongresi Açış Söylevi -1923_ _Ekonomi demek, her şey demektir. Yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne gerekse onların tamamı demektir. Efendiler, tarih, milletlerin yükselme ve düşmesi sebeplerini ararken birçok siyasî, askerî, sosyal nedenler bulmakta ve saymaktadır. Fakat bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla,
Reklam
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
210 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Fugui'nin Dramı
Hazır paranın saadetinde yaşayan Fugui'i hayatının tepe takılar olacağını nereden bilebilirdi. Yaşadığı uzun hayat boyunca başına gelmeyen kalmadı. Çok acı, duygu yüklü bu kitabı çok kısa sürede bitirdim. Bütün dünyada olduğu gibi Çin de de siyaset büyük bir kandırmaca. Devir kimin devri ise, bir tek o mutlu.
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201633,5bin okunma
Nurhak'ta çıkan çatışmada yaralı halde yakalanan Mustafa Yalçıner'in tuttuğu günlükte Teslim için "mucize gibi bir şey" yazıyordu. Bu ifade askeriye ve emniyetin gözünde Teslim'i daha da "enselenmez" biri yapmıştı. Hırslanmışlardı. O hırsla bir gün, cemseler yine Akçadağ'ın tepesinde göründü. Herkes az sonra evleri basacak, damlara çıkacak askerlere karşı ne diyeceğini düşünmeye başladı. Köylü artık bu baskınlara alışıyordu. Derken cemseler aşağıdaki bizim büyük evin kapısında durdu ve alışık olduğu üzere askerler eve daldı. Xacê yine komutanın karşısına dikildi. Bu,yeni bir komutandı ve sert bakışları tavizsizdi. Arama bitti. Aramayı yapanlar da Teslim'in evde olmadığını çok iyi bili-yorlardı.Arama bitti. Aramayı yapanlar da Teslim'in evde olmadığını çok iyi biliyorlardı. Sert komutan, giderayak Xacê'ye döndü, "Hele o mucizeyi elime bir geçireyim, kafasına sıkacağım," dedi. Xacê'ydi bu, lafın altında kalır mıydı? "Peşine askerleri takıp gitmeyeceksen, tek gideceksen hele git, kim kimin anasını sikiyor," dedi komutana. Komutan afalladı. Sinirlendi ama devir, sinirlenince yaşlıların böğrüne dipçiği saplama devri değildi. Söylene söylene bindi arabaya, gerisin geri Akçadağ'a yollandı.
Sayfa 114 - İletişimKitabı okudu
Hasib Efendi'nin Cumhuriyet Devri Anıları
Şimdi kendi kendime düşünüyorum: Tarihte bizim kadar kendi kültür değerlerine, güzel sanatlarına düşmanca duygularla yüklü diplomalı cahiller yetiştiren bir başka devlet var mıdır acaba, diyorum. Hasib Efendi'yi dinledikten sonra siz de kendi kendinize bu soruyu soracaksınız. Söz şimdi onundur artık: “...O, 1925'li, 1930'lu
Sayfa 224 - Hasib YılanlıoğluKitabı okudu
Reklam
Cankuşum
Aynalardan sundum gönlümü sana Ruhum gözlerinin rengine tutsak Bir gece bir kuş gibi girsem rüyana Eder misin bana sevdanı yasak? Hayal, bir pencere, umut, bir ışık Dünyam bir karanlık kutu gibidir Sorma, kimin nesi bu deli aşık
Manifesto
Ah Pina, cahiliye döneminde insanlar görünen putlara taparlarmış. Kendi elleriyle yaparlarmış bu putları, kendi sözleriyle de överlermiş en gözde dua cümleleriyle. Herkesin putu kendine şirin mi şirin, herkesin putu kendine özelmiş. Sonra yıllar geçmiş Pina; putlar devrilmiş, insanlar kendi elleriyle yaptıkları putları yıkmışlar birer birer.
Üç Devir Tek Dert: Para
Üç İstanbul
Üç İstanbul
Dergâh’ta yedi kitaplık hâliyle hazırlanan Safahat’ın 1. cildinde Üç İstanbul’un Şair Raif’ine atıfta bulunulunca bu kitap ilgimi çekti ve okuma listeme dahil ettim. Adından İstanbul’un üç farklı dönemine bakış açıları geliştirildiği fikrine kapılmak mümkün olsa da esasen züppe takımının üç devrine tanık oluyoruz. Dertleri vatan - millet değil, makam ve para olanları üç devri. İstibdat devrine ve II. Abdülhamit’e diş bileyen bu kirli ağızların hiç olmazsa hayatta bir gayeleri, yaptıkları temiz bir amelleri olsaydı. Ancak lağım ağızlardan dökülen necis sözler dizisi. Tabii bu üç devri bizler satır atalarında görüyoruz fakat kitaba hakim olan asıl konu: Uçkur ve fuhuş. Aşk-ı Memnu’da bile daha asil ilerliyordu mevzular fakat burada kimin, kiminle beraber olduğunu, gayrı meşru çocukları, metreslerle hanımların bir sofrada oturmasını, vb. gibi çirkin durumların sürekli akışını oluyoruz. Kitap Üç İstanbul’dan ziyade memleket sevgisinden , ahlâktan, adaletten, hâyâdan yoksun züppelerin hayatı ele alınıyor. Kitapta iç rahatlatan tek kısım ölümlerin hak edildiği gibi olması. Bütün bunların yanı sıra anlatılan kitle, her zaman vardı ve var olmaya devam edecek türden bir kitle. Hayatın içinden. Yine de bu tarzda tanıtılan bir kitapta okuyacağımı zannettiğim şey, vatan-millet sevdası olanların şahitliğinde üç İstanbul devriydi. Hayal kırıklığına uğradım, sırf meraktan sonuna kadar okudum.
Neden Yalnızlığı Seçiyoruz
Neden yalnızlığı seçiyoruz? Neden insanlardan çok hayvanlarla dostluk kurmaya başladık? İnsanlar ve hayvanlar söz konusu olduğunda, neden hayvan sevgimiz daha ağır basar oldu? Aslında cevap çok basit, hayvanları tercih ediyoruz çünkü konuşamıyorlar… Biz onlara derdimizi anlattığımızda bizi yargılamayacaklarını, sorgulamayacaklarını,
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.