Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Peki ya politika neydi? Devlet yönetme, bir nevi halkı idare etme sanatı değil miydi? Evet, evet, bugüne kadar iyi idare etmişti ama artık sözde adaletin maskesinin ardına gizlediği yaratık yüzü ortaya çıkmak üzereydi."
...insan doğası zor ve baskıya karşı inatla direnme eğilimindedir. Bu nedenle, barış dönemlerinde de toplumları yönetme sanatı gelişmiş, devlet gücünün dolaylı ve hissettirilmeden uygulanabileceği çeşitli üst yapı kurumları oluşturulmuştur.Bunlar arasında aile, okul ve dinsel kurumlar sayılabilir. (...) Yasalar, sağladığı haklarla vatandaşların bunları kabul etmesini ve devlete bağlanmasını kolaylaştırmıştır.
Reklam
Siyasetname
Ömer, şöyle demeyi çok isterdi: — Seninle Hasan'ın nice ortak yönleriniz var! Bir davayı benimseyecek olursanız— ki o ister bir İmparatorluk kurmak, ister İmam'ı hükümdar kılmak olsun— sonuç elde etmek için öldürmeyeceğiniz adam yoktur. Oysa benim için ölümle sonuçlanacak her dava, dava olmaktan çıkar. İstediği kadar güzel olsun, benim gözümde çirkinleşir, değersizleşir, bayağılaşır. Ömer haykırmak istedi ama kendini tuttu, arkadaşını kaderi ile baş başa bırakmayı yeğledi. Bu korkunç geceden sonra Nizam kaderine razı oldu. Artık var olmayacağı düşüncesine alışmıştı. Devlet işlerinden uzaklaşmış, Siyasetname adını verdiği kitabına kendini vermişti. Bu, dört yüz yıl sonra Batı için Machiavelli'nin Prens adlı eseri ne ise, Müslüman Doğu için aynı paralelde, yönetme sanatı ile ilgili eşsiz bir yapıttı. Ancak ikisi arasında önemli bir fark vardı: Prens, siyasette düş kırıklığına uğramış, iktidardan yoksun kalmış bir adamın eseriydi, oysa Siyasetname, İmparatorluk kurmuş bir insanın eşi olmayan deneyiminin meyvesi idi.
Sayfa 122
Kişisel rahatını bir yana itip, yüksek ve soylu amaçlarına ulaşmak için politikaya atılan, sonunda da en üst seviyeye yükselen devlet adamı, kendisine karşı dönen halkın nankörlüğüne şaşırır. Yaptıklarında halk için olmayan şeyler de bulunduğunu ya da yönetme zevkinin az çok payı olduğunu hiç düşünmez. Yandaş basında yazılanlar, partisinden olanların söylemleri ona gerçeklerin ifadeleri gibi gelir ve partinin sloganlarının davranışlarının gerçek nedenleri olduğunu sanmaya başlar. Yapayalnız kaldığında, her şeyden bıkmış, hayal kırıklığına uğramıştır; hayatını adayarak halka hizmet gibi nankör bir işe giriştiği için pişmanlık duyar.
Yunanca polis esasen şehir demek iken devlet anlamını kazanmış; devlet yönetme sanatı olan politika oradan geliyor.
Sayfa 94 - LiberusKitabı okudu
Kişisel rahatını bir yana itip, yüksek ve soylu amaçlarına ulaşmak için politikaya atılan, sonunda da en üst seviyeye yükselen devlet adamı, kendisine karşı dönen halkın nankörlüğüne şaşırır. Yaptıklarında halk için olmayan şeyler de bulunduğunu ya da yönetme zevkinin az çok payı olduğunu hiç düşünmez. Yandaş basında yazılanlar, partisinden olanların söylemleri ona gerçeklerin ifadeleri gibi gelir ve partinin sloganlarının davranışlarının gerçek nedenleri olduğunu sanmaya başlar. Yapayalnız kaldığında, her şeyden bıkmış, hayal kırıklığına uğramıştır; hayatını adayarak halka hizmet gibi nankör bir işe giriştiği için pişmanlık duyar.
Reklam
Salt silâh gücüne dayalı bir devlet de uzun ömürlü olamaz. Çünkü insan doğası zora ve baskıya karşı inatla direnme eğilimin dedir. Bu nedenle, barış dönemlerinde de toplumları yönetme sanatı gelişmiş, devlet gücünün dolaylı ve hissettirilmeden uygulanabileceği çeşitli üstyapı kurumları oluşturulmuştur.
Gerçi devlet istilanın bir ürünüdür ve kazanan grubun yenilene egemen olmasından kaynaklanır, ama salt silah gücüne dayalı bir devlet de uzun ömürlü olamaz. Çünkü insan doğası zora ve baskıya karşı inatla direnme eğilimindedir. Bu nedenle, barış dönemlerinde de toplumları yönetme sanatı gelişmiş, devlet gü cünün dolaylı ve hissettirilmeden uygulanabileceği çeşitli üst yapı kurumları oluşturulmuştur. Bunlar arasında aile, okul ve dinsel kurumlar sayılabilir. Bu kurumlar, bireyin kendi toplu muna bağlılık geliştirmesini ve onunla gurur duyabilmesini sağlamıştır. Bunun yanı sıra, egemen azınlık kendi gücünü giderek yasal bir sisteme dönüştürmüş, böylece hem kendi gücünü pekiştirmiş, hem de kendisine bağlı olan halka düzen ve güvenlik sağlamıştır. Yasalar, sağladığı haklarla, vatandaşların bunları kabul etmesini ve devlete bağlanmasını kolaylaştırmıştır.
Nizamülmülk
Devlet işlerinden uzaklaşmış, Siyasetname adını verdiği kitabına kendini vermişti. Bu, dört yüz yıl sonra Batı için Machiavelli'nin Prens adlı eseri ne ise, Müslüman Doğu için aynı paralelde, yönetme sanatı ile ilgili eşsiz bir yapıttı. Ancak ikisi arasında önemli bir fark vardı: Prens, siyasette düş kırıklığına uğramış, iktidardan yoksun kalmış bir adamın eseriydi; oysa Siyasetname, İmparatorluk kurmuş bir insanın, eşi olmayan deneyiminin meyvesi idi.
Sayfa 97 - YKYKitabı okudu
81 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.