Sen hayal gücünle kendine bambaşka bir dünya yarattın. İnsanları olduklarından başka türlü gördün. O insanlar da şimdi sana hiç benzemeyen bambaşka bir sen yarattılar senden! Uğraş bakalım, kaçabilecek misin? Hadi, insanlardan kaçtın diyelim... Uzaklarda, çok uzaklarda gerçek ve büyük yalnızlığı buldun. Toprakla, suyla, gökle, kuşlarla, çiçeklerle baş başasm işte! Çevrende o seni anlamayanlar yok artık. Dilsiz ağaçlar, sağır otlar arasındasın. Fakat bir sen varsın ya yine. O zaman da içindeki o ikinci sen gölgeleyecek yalnızlığını. Bir an gelecek, tek başına ona tahammül edemeyeceğini anlayacak ve tekrar döneceksin bu kör kalabalığa.
Nihayet diyordum içimden; köle uyanacak, dilsiz konuşacak. Yıllardır her şeyi sineye çeken, taş gibi duran bu duygusuz kadın bir tepki gösterecek savunacak kendini.
"Aşk coşkusuna kapılanlar dilsiz kesilir. Onların durumlarına tanıklık için gözyaşları yeter. Güzel sözler dizmek, sevenlerin erinçli olduklarına kanıttır. Oysa benim gibi erinçten uzak olanlar böyle sessiz sessiz dururlarsa daha uygun değil mi?"
Çeker mi benim esin perim konu kıtlığı
Sen şiirime sebil ettikçe soluğunu
Yanında kaba kâğıt kalemin kof kaldığı
Hoş varlığın oldukça bana en tatlı konu
Ah, tüm teşekkürleri, övgüyü kendine sun
Varsa al, yazdığımda değerli gördüğünü.
Sen yaratıcılığa ışıklar saçıyorsun
Sanki kim dilsiz kalıp yazamaz ki övgünü.
Sen onuncu peri ol, kötü ozana gelen
Yaşlı dokuz periden on kat yüksek değerin
Gür esinlerle dolu peridir sana gelen
Bugünü aşan sonsuz dizeleri getirsin.
Bu deney çağına hoş gelirse esin perim
Üzgüsü benim olsun, övgüsü senin derim.
Kalabalıkların arasında sık sık şunu tekrarlıyorum. Artık bilen birisi yeterince yüksek bir yere çıkıp bize kör, sağır, dilsiz ve hissiz olduğumuzu söylesin.
Öyleyse kitaplarım söylesin güzel sözler
Sussun dilli gönlümün dilsiz laf ebeleri
Onlar sevgi dilenir ama bir çıkar bekler
Gönlün sözü bollukta hepsinden çok ileri.