İnsanlık tarihi boyunca göç, savaş ve ticaret gibi çeşitli etkileşimler sonucunda toplumların kültür, inanç ve sanat değerleri farklı coğrafyalara taşınmıştır. Bunun sonucunda ise dini, kültürel ve sanatsal birikimler harmanlanarak ortak bir dil oluşturulmuştur. Orta Asya kültürünün etkisi ile Anadolu Türk İslam sanatına giren hayvan tasvirleri de bu ortak dillerden biridir. İslamiyet öncesi erken devir Türk sanatında, bozkır kültürünün önemli bir unsuru olan hayvanlar, gerek natüralist gerekse stilize biçimleriyle birçok eserde tasvir edilmiştir. Halı-kilim dokumaları, keçe yaygılar, ilkel silahlar ve at koşum takımları gibi birçok taşınabilir esere işlenen hayvan tasvirleri, estetik kaygının ötesinde daha çok Şamanizm inancına bağlı imgeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonrasında ise, Anadolu Selçuklu ve Beylikler dönemine ait cami, türbe, medrese, mezar taşları yanı sıra küçük el sanatlarında (dokuma, madeni eserler ve minyatür vb.) karşımıza çıkan hayvan tasvirleri, erken devirlerde sahip olduğu bazı olumsuz anlamlarından ayrılarak yaygın bir şekilde kullanılmışlardır. Hayvan figürlerinin taşıdığı sembolik anlamlar değerlendirilirken meydana geldiği dönemin şartları ve geçirdiği etkileşimlerin yanı sıra yeniden yorumlandığı toplumun sahip olduğu dini inanış ve kültürel-sanatsal çevresi de göz önünde bulundurulmalıdır.