Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şunu baştan kabul edelim bir kere; biz insanoğlu, adaletsizliği hazmedemiyoruz; ne doğanın, yani Tanrı'nın adaletsizliğini, ne de insanların. Ama bundan da kaçamıyoruz. Her birimiz, acımasız doğa kanunlarına tabiiyiz çünkü. Kadın olsun, erkek olsun, eş seçiminde genetik ve ekonomik yönden avantajlı olanlara yönelirken, bize yararı dokunup saygı gösteren insanların etrafında fır dönüyoruz. Bütün seçimlerimizin temelinde acımasız bir bencillik yatıyor. Bunu hazmedemediğimizden de, ilişkilerimize ulvi birer kulp takıp onları mucizemsi bir temele oturtuyoruz, yani kutsallaştırıyoruz. Ve bir yandan da o kadar yufka yürekliyiz ki, zayıf olana acımadan edemiyoruz. Hem aslan aç kalmasın, hem ceylan telef olmasını istiyoruz. Ama işin püf noktası ne biliyor musun: Bir ceylan olmaktansa aslan olmayı her zaman yeğ tutarız. Sözgelimi, o insanlara acıyorsun Ama onların yerinde olmayı istemezsin. Hatta bir kadın seni başka bir erkeğe tercih ettiğinde acımak şöyle dursun bundan vahşi bir haz duyuyorsun, neden, çünkü bilinçaltında sen adalet değil güç istiyorsun. Bana insanı sorsalar, kafasındaki inceltilmiş insanla, yani aklının ve insani duygularının hükmünde olanla, içgüdülerinin denetiminde olan somut insan arasında yalpa vuran, kafası karışık canlı derim.
Sayfa 299Kitabı okudu
Başlangıçta bilim, evren âşığı insanlar sayesinde var olmuştu. Bu insanlar yıldızların ve denizin, rüzgârların ve dağların güzelliğini duyumsamışlardı. Çünkü onları düşünmeyi seviyorlardı ve tamamen harici olan düşüncelerin mümkün kılabildiğinden çok daha yakından tanımak, anlamak istiyorlardı. Heraklitos şöyle demişti: "Evren daima belirli
Sayfa 241Kitabı okudu
Reklam
Aydınlanma döneminin en ateşli ateisti Baron D'Holbach Doğa Sistemi (The System of Nature) adlı eserinde materyalizmi savunmuş, insanların mutsuzluğunu doğayı yeteri kadar tanımayışlanna bağlamış, ahlakî çöküntünün de dinden kaynaklandığını belirtmiştir. D'Holbp.ch dinin yanı sıra panteizmi ve Tanrı anlayışına yer veren diğer ekolleri de eleştirmiştir. Holbach'a göre Tanrı inancı insandaki mistik eğilimlerden kaynaklanmıştır. Tanrı fikrine sahip olan insan ruhu, o düşünceyi benimseyerek, şiirsel bir biçime sokmuş ve kişiselleştirmiştir.
müteahhitlerin ekmek teknesi
Doğa, Tanrı'dan bütün evrene ve parçalarına sinmiş tanrısal akıldan başka nedir ki?
Jaguar KitapKitabı okudu
Doğanın gidişatına dair yapılan tüm çıkarımlar nedenseldir ve eğer doğa nedensellik yasalarına tabi değilse tüm bu çıkarımların isabetsiz olması gerekir. Bu durumda kendi kişisel deneyimimiz dışında herhangi bir şey bilemeyiz; doğrusu daha net ifade etmek gerekirse, bellek tamamen nedensellik yasalarına bağlı olduğundan, bu durumda sadece mevcut andaki deneyimimizi bilebiliriz. Diğer insanların varlığına veya hatta kendi geçmişimize dair çıkarımlarda bulunamazsak, Tanrı'yı ya da ilahiyatçıların arzuladığı başka şeyleri ne ölçüde çıkarsayabiliriz ki? Nedensellik ilkesi doğru ya da yanlış olabilir ama onun yanlış olmasını mutluluk verici bir şey olarak gören biri kendi kuramının olası sonuçlarını fark edemiyor demektir. Bu kişi genellikle uygun bulduğu tüm bu nedensellik yasalarının su götürmez yasalar olduğuna inanır; önündeki yemeğin onu besleyeceği, hesaptaki parası fona yatırılmış olduğu sürece bankanın onun çeklerinin karşılığını ödeyeceği gibi şeylerdir bunlar ama öte yandan uygunsuz bulduğu diğer yasaları reddeder. Ancak bu büsbütün bir toyluktur.
Sayfa 114Kitabı okudu
"Toplum kadınları topal bırakır ve onları sakat yaratmış olan sanki tanrı, doğa veya genetik faktörlermiş gibi davranır."
Reklam
18. yüzyıldaki aydınlanma filozoflarının birçoğu Deizm'i savunuyordu
"Deizm' dediğimiz yaklaşıma göre, Tanrı çok çok eskiden dünyayı yaratmıştır ama kendini bu dünyaya göstermez. Böylece Tanrı en yüksek varlık olarak kabul edilir. İnsanlar tarafından ancak doğa ve doğa yasaları aracılığıyla bilinebilir, ama doğaüstü yollardan belli etmez kendini. Böyle 'felsefi bir Tanrı' Aristoteles'te de çıkmıştı karşımıza. Aristoteles Tanrı'yı evrenin ilk nedeni ya da ilk devindiricisi sayıyordu."
Sayfa 361 - Pan
Madde ancak imkân halinde (dunamei, potentia) bir öze sahiptir ve ancak form (energia, adus) sayesinde gerçeklik kazanır. Bu geçiş bir süreçtir, ama burada söz konusu olan, zaman içinde yer almamış olan bir süreçtir. Maddenin etkileyici (hareket ettirici) nedeni form­dur. Her hareketin ve olayın nedeni, amaç olmak bakımından form ve aynı zamanda ereğin kendisidir. Yani madde, kendi kendine hareket edemeyen, ama harekete getirilebilen (etkilenebilen) bir imkândır. Hareket etmeden ve hareket ettirilme­ den harekete getirilebilen biricik gerçeklik, katkısız bir form olan Tanrıdır. Madde ile Tanrı arasında hareket eden ve hareke­te getirilen sayısız varlıklar dizisi bulunmaktadır, Aristoteles'in doğa dediği şey işte bu varlıkların bütünüdür.
Descartes'la bariz bir şekilde öne çıkan ebedî hakikatler fikri, yaratmanın, yoktan (ex nihilo) değil, varolan bir şeyden gerçekleştiğini söyler. Tanrı'nın zihninde zaten varolan özsel varlığa, idealara Tann'nın varoşsal olarak varlık vermesiyle ya da aktüel kılmasıyla, yaratmanın gerçekleştiğini öne süren bu düşünürler, doğal olarak, yoktan yaratma fikrini yadsımış olurlar. Bu, bir bakıma, yaratmanın da son- suzluğu (ab aeterno) anlamına gelir. Böylece Descartes'ın Tanrı'nın zihnindeki ebedî hakikatleri yine onun iradesiyle var kıldığını söylemesi, bu iradenin doğanın yasası olarak hüküm sürdüğü anlamına da gelir. Çünkü doğa, Tanrı'nın zihnindeki fikirlerin gerçeklik kazanmasından başka bir şey değildir. Böylece bu yasalar, sadece mantık ve matematiğin değil, aynı zamanda doğanın işleyişinin ve hareketin yasasıdır. Sonuçta bunlar, mekanist fiziğin temelidir. Fizik yasası da, tıpkı Tanrı'nın iradesinin değişmezliği gibi, zorunlu ve değişmezdir.
Sayfa 125Kitabı okudu
mö 2000: din ve yazı
çiftçiler ihtiyaç duyduklarından fazlasını üretebilmeye başlayınca diğer insanların da farklı zanaat ve mesleklerde uzmanlaşabilmesinin önü açıldı. ortaya çıkan ilk mesleklerden biri rahiplikti. ilk uygarlıklarda rahipler çoğunlukla kadındı; Tanrı da ... MÕ 25.000 yıllarından itibaren Güney Rusya bozkırlarından Avustralya'ya kadar dünyanın
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.