Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Modern insan özünü bilmediği her şeyle uyumsuzdur/kavga halindedir. Doğa ile uyumsuzdur. Toplum içinde uyumsuzdur. Bireyciliği onu kendi üstünde bir aşkın ilke ile uyumsuz hale getirmektedir. Yani modern insan Tanrı'yla da uyumsuzdur."
Toplum kadınları topal bırakır ve onları sakat yaratmış olan sanki Tanrı, Doğa ya da genetik faktörlermiş gibi davranır.
Sayfa 70 - Sel Yayınları
Reklam
"Esaret içinde geçen gençliğinin izin verdiği ölçüde karşılaştığı birkaç kadınla, .....bu kadını aynı cinsten kabul etmek ve onların bu kadınla aynı doğa kanunlarına bağlı olduklarını varsaymak, genç adama Tanrı'ya hakaret etmek gibi geliyordu."
Sayfa 11 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Madem ki "Doğa" da "ilahi bir Adalet" var, Tanrı ' nın bir parçası olan insan da ve onun toplumunda da aynı adalet bulunmalıdır.
Felsefenin ilk dönemlerde ki serüveni
İlkçağ Yunan felsefesi bir doğa felsefesi olarak başlamıştı ama bir Tanrı felsefesi veya teoloji olarak sona erecektir. İlk Yunan filozofları evre­nin neden yapıldığını, ana maddesinin ne olduğunu ve ondaki oluş ve değişmenin yasasını araştırmışlardı. Sofistler ve Sokrates buna bir tepki olarak doğayı bir yana bırakıp insanla, toplumla ilgili konulara eğilmişlerdi. Pla­ton ve Aristoteles, bu iki ilgiyi birleştirmiş, insan ve toplumla ilgili prob­lemleri evren ve Tanrı ile ilgili olarak geliştirdikleri genel metafizikleri için­ de ele almışlardı. Helenistik dönem felsefesi ise hemen hemen tümüyle in­san merkezci bir zemin üzerinde ilerleyerek insanın yapısı, evrendeki yeri ve mutluluğu ile ilgilenen bir antropolojiye, bir ahlak felsefesine dönüşmüştü. İsa'nın doğuşunu izleyen ilk yüzyıllarda ise ahlakla ilgili problemlerin felse­fenin ilgi odağından tam olarak uzaklaşmamakla birlikte ruhun kurtuluşu, gelecek dünyadaki hayat, Tanrı-evren arası ilişkiler gibi özü itibariyle din­sel diye adlandırılabilecek problemierin felsefenin merkezine yerleştiği gö­rülmektedir. Stoacılığın son döneminde açık bir şekilde ortaya çıktığına ta­nık olduğumuz bu gelişme Yunan felsefesinin son büyük akımı olan Yeni­ Piatonculuk ve onun en önemli temsilcisi olan Plotinos'ta doruk noktasına ulaşmaktadır
Sayfa 20 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
yooook artık diyor insan :)
__ Doğa güçlerini temsil etmelerine rağmen Olimpos tanrıları ve tanrıçalarının arasında sürekli bir rekabet ve çekememezlik hali vardır. Her fırsatta insanların işine karışırlar, tanrılardan biri, insanlar arasındaki meselelerde taraf tutuyorsa, öteki tanrı rakip tarafı tutarak denge kurmaya çalışır. Kimi zaman da tanrı ve tanrıçalar arasındaki sorunlar yeryüzüne indirilerek insanlar arasında yaratılan kaos ve savaşlarla çözümlenmeye çalışılır. __
Sayfa 207 - ANONİM YAYINCILIK (epub)Kitabı okudu
Reklam
Bu tutkudur! (anlatımına hayran kaldım)
Başka bir bellekte onun izini bulabilir, şimdi ya da çok önce onu görmüş olan birine rastlayabilirdi. Doğa yasalarına karşı koyan bir tutkuyla sevip, sürekli aradığı kızı yalnızca bir an görüp belleğine kaydetmiş birine. Meyhanelerin loş ışığında karşılaştığı insanların iç dünyalarına sızdı, belleklerinde dolaştı, kederlerin takımadalarındaki gemi enkazlarını yokladı, düşlerinin coğrafyasında kayboldu. Gezgin tüccarlar ve hacılarla yatak paylaştığı esintili tavan aralarında, posta istasyonlarının geçici atmosferinde, Tanrı'nın unuttuğu köylerde, gürültülü şehirlerde, şehir kapılarında, yol kenarlarında, özlemleri dindirilmemiş insanların birden meşale gibi tutuşan acı dolu kırık anılarında, gelip geçenlere el uzatan dilencilerin ona hüzünlü bir melodi gibi dokunan geçmişlerinde, daha güneşli, daha sıcak ve daha güzel bir geçmişin derinliklerinde hep onu aradı. Mucizeler çağının henüz kapanmadığı çılgın umuduyla gece gündüz aradı, ama ona ait hiçbir ize rastlamadı. ...
'Gök gürlemesi yalnızca bir doğa olayı. Tanrı insanlarla konuşmak isteseydi, böyle dolaylı yolları seçmezdi.'
Leibniz
“Doğada birbirinden ayırt edilemez iki somut, mutlak varlık yoktur; çünkü eğer böyle bir şey olsaydı, Tanrı ve doğa herhangi bir muamelede akılcı bir şekilde birini değil de ötekini seçemezdi; dolayısıyla Tanrı tamı tamına eşit ve benzer iki maddi şey üretmez.”
Sayfa 193Kitabı okudu
Çoğunluk :)
Dört haham teoloji konusunda tartışmaktadır ve üçü sürekli dördüncüye karşı görüşte olmakta birleşmektedir. Sonunda bir gün, diğer üçüne karşı yine kaybeden dördüncü haham, daha yüksek bir merciye başvurmaya karar verir. "Ya Rabbi," diye haykırır, "Haklı olduğumu ve onların yanıldığını ta yüreğimin derinlerinde biliyorum... Lütfen
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.