Müslümanın sabrı, pasif sabırlardan, müslümanın tevekkülü ölü tevekküllerden değildir. Müslümanın sabrı, bir doğum sancısı gibi yeni bir dünyaya gebedir.
Müslümanın sabrı, bir doğum sancısı gibi yeni bir dünyaya gebedir. Onun Sabrı, geçmişin yükü altında ezilmiş ve kıvrılmış olma suskunluğu değil, geleceğe olan bir güven direnişidir.
"Âdem’in kelimeleri arasında iyi ki unutmak vardı.
Eğer unutmak olmasaydı Havva ve onun soyundan gelen hiçbir kadın bir daha asla, ikinci bir çocuk doğurmayı, canından can kopartmayı, kanından kan boşaltmayı göze alamazdı..."
Sevdiğini fark etmek, kendisini fark etmeye eşdeğerdi içinde. İçine dolan yapayalnızlık hissini ve aşılmaz mesafeler bilgisini geçiştirebilmek için çareler araması boşuna... Ne toplumsal statüsü, ne çevresindeki kalabalık, ne işi, ne sorumlulukları.. Hiçbirisi yeterince yatıştıramıyordu içindeki titremeyi... Doğum sancısı gibi... Biri doğuyordu içinden sanki. Sanki bölünerek çoğaltmıştı kendisini. Aşkın suret çoğaltan bu hallerine şaşırıp kalmıştı kadın...
Birbirimizin hayallerinin doğmasına ebelik etmek durumundayız. Bir başkası için doğum sancısı çekemeyiz ama sanatını ortaya çıkarması ve olgunlaştırması için ona destek verebiliriz.