Sizin de oluyor mudur bilmiyorum kendi hikayenizden çıkabilmek arzunuz. Olmuyor mu? Bende sıkça olmaya başladı. Acıyor. Sebebi sonucu yok, azı çoğu yok .Şifası devası yok. Keşke bir anda unutturan acıyı bir anda alıp götüren bir iksir falan olsa...
Kaç yıldır sabahtan akşama kadar ellerimdeki morarmaların acısını çekiyorum ve aynı dizeyi
Twitter'da bugün olan bitenleri gördünüz mü ?
Kendisi de cerrahi bir doktor olan hanımefendi, hayvanseverleri de toplayıp, hayvanları ne kadar sevdiğini göstermek için bir köpekle normal bildiğin insanla öpüşür gibi öpüşüyor.
Diğer toplanmış kişilerde bunları alkışlıyorlar..
Sonra ne oluyor biliyor musunuz? Hayvandan geçen hoonor bir hastalıkla bu doktor hanım 82 gün komada kalıyor ve ölüyor...
Yani bakın şimdi ben de bir hayvan severim, yakın paylaşımlarıma da bakabilirsiniz.
Balkonuma gelen bir kumrunun beni ne kadar mutlu ettiğini ya da kedi köpeklerle ilgili sevgi dolu nasıl muhtelif paylaşımlar yaptığımı sizler de biliyorsunuz..
Fakat arkadaşım bu kadar da içinden çıkılmaz şizofrenik bir vaka haline gelip, it tapara dönüşmeye de gerek yok.
Hayvanseverleri tenzih edip, it taparların, şöyle de bir huyu var:
Bunlar normalde doğaya ya da hayvana karşı çok merhametli gözüküyor değil mi?
Ama bir insana karşı aynı hassasiyeti göstermiyorlar. Bir anda nasıl bir şeytan görmüşe dönüşüyorlarsa, aman Allah'ım! o nasıl çemkirmek! O nasıl çemkirmek!
"Allah'ım ben nasıl bir pisliğin içine düştüm" deyip kaçıp kurtulasın gelir, o derece yani.
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/Ca7g8HSt9kx
Son zamanlarda okuduklarınızın aynılığından sıkıldınız mı? Şöyle kafa açıcı, karlı havalarda yoğunlaşıp okumaya uygun, yaşadığımız gerçeklik hakkında sizi sorgulatacak bir kitap mı arıyorsunuz? O zaman
Ne çok okunacak kitap var. Hergün listeye bir yenisi daha ekleniyor. Bazen ömrüm yetmeyecek diye düşünüyorum ve beklemenin anlamı yok diyorum. Bu sitenin bana kazandırdığı en güzel şey, dostlukların yanında, yeni kitaplar keşfetmek oldu. Unuttuğum, okumadığım, rafa kaldırdığım kitaplar. Evet işte onlardan biri daha.
Yıllardır ara verdiğim Aziz
Bir kitaba koyulabilecek iddialı bir isim: “İyi aile yoktur.” Okuyunca, kitabın ismine hak veriyorsunuz. Sadece ebeveynlerin değil, herkesin okuması gereken bir kitap. Bir çocuğa en büyük yaraları en yakınındakiler açsa bile hepimiz bir şekilde çocuklarla muhatap oluyoruz ve minicik bir davranışımız o çocuklarda büyük etkiler yaratabiliyor. Bundan
SİZE YARDIMCI OLABİLECEK BAZI SOSYAL KURALLAR:
1. Bir kişiyi telefonla iki defadan fazla aramayın.
Çağrınızı yanıtlamazlarsa, ilgilenmeleri gereken önemli bir şeyler olduğunu varsayın.
2. Ödünç aldığınız parayı, diğer kişi size ödünç verdiğini hatırlamadan önce iade edin. Bu sizin dürüstlüğünüzü ve karakterinizi gösterir.
Aynı şey para
Tesadüf diye birşey yoktur. Seçimlerimiz vardır. Birçok olasılık içinden sadece birini seçeriz. Ve bu seçimimiz geleceğimizi belirler. Kendinizi boşlukta mı hissediyorsunuz? Yolunuzu mu kaybettiniz? Kararsızlık mı yaşıyorsunuz? Ruhunuzu mu arıyorsunuz? Bu sorularıma cevaplarınız “evet” ise kitabı mutlaka okumalısınız? David, üniversitede olasılık ve istatistik derslerine giren bir öğretim görevlisidir. Bir gün ders verdiği sırada hastalanır ve hastalığı ilerleyince görevini bırakmak zorunda kalır. David'in en iyi bildiği konu olasılık konusu olduğu için kumara başlar. Kumar oynarken öngördüğü en düşük olasılık gerçekleşir ve kumarhaneye çok fazla borçlanır. Bu esnada fenalaşınca doktora götürülür. Epilepsi hastalığına yakalanmıştır. Doktor, David'in beyni üzerinde birçok deneysel tedavi uygular. Bu tedavilerin sonucunda David bütün olasılıkları görmeye başlar. O artık olasılıkları hesaplamayı bırakmış onları görmeye başlamıştır. Kitapta ayrıca David'in ajan sevgilisi Nava ve şizofren kardeşi Jasper da var. Bu kitap, felsefesi, bilim kurgusu, aksiyonu, polisiyesi, psikolojisi ve duygusallığı ile okurken sizi ta içine çekiyor. Ve bir an kendinizi unutacaksınız. Sorunlarınız uçup gidecek. Kitapta kendinizden parçalar bulacaksınız. Ben de öyle oldu. Kendimi ikiye ayırdım. Kitabı okumadan önceki ben ve kitabı okuduktan sonraki ben. Bu kitap sanki cevaplanmamış sorularımı cevapladı ve beni değiştirdi. İçimdeki boşluğu doldurdu. Kitabın anlatımı,dili oldukça sade ve akıcı. Kolay okunuyor. Sözün kısası, Olasılıksız'ı okuyun olasılıklar içinde kaybolmayın diyorum...Keyifli okumalar
OlasılıksızAdam Fawer · April Yayıncılık · 201985,8bin okunma
“Niçin hep acı şeyler yazayım? Dostlar, yufka yürekli dostlar bundan hoşlanmıyorlar. 'Hep kötü, sakat şeyleri mi göreceksin?' diyorlar. 'Hep açlardan, çıplaklardan, dertlilerden mi bahsedeceksin? Geceleri gazete satıp izmarit toplayan serseri çocuklardan; bir karış toprak, bir bakraç su için birbirlerini öldürenlerden; cezaevinde ruhları kemirile kemirile eriyip gidenlerden; doktor bulamayanlardan; hakkını alamayanlardan başka yazacak şeyler, iyi güzel şeyler kalmadı mı? Niçin yazılarındaki bütün insanların benzi soluk, yüreği kederli? Bu memlekette yüzü gülen, bahtiyar insan yok mu?„
Sabahattin Ali bu kitabı 1947 yılında yazmıştır. Kitabın adının da geldiği Sırça Köşk hikayesi politik olduğu gerekçesiyle zamanında ülkemizde yasaklanmış ve o dönemde de toplatılmıştır. Ali'ye, devlete başkaldırı var bu kitapta, sen kim oluyorsun denilmiştir. Bana kalırsa çok ağır eleştiriler yoktur bu öykünün içerisinde ama ne yazık ki o dönem
"Paul Brant isimli doktor; "Cüzamlı insanlara acıyı armağan etmek isterdim" demiş!
İlk bakışta çok saçma geliyor değil mi? Acı hiç armağan olur mu insana? Olsa olsa ceza olur! Ama olmuyor işte! Çünkü cüzam hastaları acıyı hissedemedikleri için, her tarafları kendileri hiç farkedemeden yara bere içinde kalıyor; o yara bere içinde oluşan enfeksiyonlarda vücudlarını bitiriyor!
Bende bu dünyanın milyonlarca ruhu cüzamlı insanına acıyı armağan etmek isterdim! Belki acıyı hissedebilselerdi yanlış kararlarının, tutumlarının, hıslarının, kinlerinin, nefretlerinin toplumda açtığı büyük yaraları da hissederlerdi ve böyledece koskocaman dünya da devasa bi ceraatlı çıbana dönmez; böyle hazin, böyle garip, böyle paramparça tükenmezdik yavaş yavaş!🖌