Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Gözündeki yaşlar, özündeki taşları temizler.
Sayfa 126
Reklam
Kendini iyi hissetmek istiyorsan bol bol dua et!
Kendinde olmaksızın, istiğrak halinde edilen dua, bambaşkadır. O dua, dua edenin kendinden değildir, kendinde bulunanın duasıdır. Daha doğrusu o dua gönülde bulunan hakkın sözleridir.
Sayfa 89 - HayykitapKitabı okudu
Kadın, "Benim için dua et peder!" diye yalvarıyor. Çileci de yanıt veriyor: "Tanrı'ya dua edeceğim kadın, seni unutmak için!"
Sayfa 243Kitabı okudu
Ora, et labora! Dua et ve çalış! Ortaçağda, manastır yaşantısının bir özetidir bu. İslam'daki tevekkül inancında da karşılığını bulur.
Daha iyi ya, bulaşık makinası geç geç açılır :D
Bulaşık yıkarken dua et. Yıkanacak tabaklar olduğuna şükret; çünkü bu, yiyecek bir şeyler olduğunu, birilerini doyurduğunu, birileriyle ilgilendiğini, yemek yapıp sofra kurduğunu gösterir. O anda yıkayacak tek bir tabağı olmayan, sofra kuracağı hiç kimsesi olmayan milyonlarca insanı düşün.
Sayfa 152
Reklam
Duaları Arş’a Ulaşan Ordular
Büyük Selçuklu veziri Nizâmülmülk, Nizâmiye Medreselerinin kurucusudur. Nizâmülmülk, âlimlere, zâhidlere ve ilim talebelerine bolca harcamada bulunurdu. Bazı hasımları, onun bu harcamasını bahane ederek Sultan Melikşah’a şikâyette bulundular. “Nizâmülmülk, âlimlere ve dervişlere yılda 300 bin altın sarf ediyor. Eğer bu meblağ orduya harcansa, İslâm sancakları, İstanbul surlarına çekilirdi.” dediler. Sultan Melikşah, onların bu şikâyetlerini Nizâmülmülk’e bildirdi. O, şöyle cevap verdi: “Ben ihtiyar bir adamım. Esir pazarında satılsam, kıymetim 3 altını geçmez. Siz gençsiniz, sizin dahi 100 altını geçmez. Hâlbuki Allahü Teâlâ, sana ve senin vasıtanla bana, kimseye vermediği bunca nimetleri ihsan etmiştir. Şimdi sen, onun dinini muhafaza eden, onun kitabını hıfz edenlere 300 bin dinarı çok mu görüyorsun? Sonra sen orduna her sene bunun kat kat fazlasını sarf etmektesin. Hâlbuki o askerlerin en kuvvetli olanının atacağı ok, bir mili geçmez. Kılıcı da ancak kendisine yakın olan düşmanlara ulaşır. Hâlbuki ben bu mal ile sana “gece ordusu” diye bir ordu hazırladım ki senin askerlerin uykuda iken onlar, Cenab-ı Hakk’a dua ve iltica için kalkarlar. Ellerini açıp gözyaşlarıyla dualar ederler ki onların duaları arşa ulaşır. Onunla Rabbimiz arasında hiçbir perde olmaz. Sen ve askerlerin dahi onların duaları hürmetine böyle huzurlu yaşamakta, geniş rızıklandırılmaktasınız.” Sultan bu sözleri işitince ağladı ve “Sen, bu orduyu artır.” dedi. (Ebûbekir et-Tartûşî, Sirâcü’l-Mülûk)
Rabbim ilmce beni arttır
Tâhâ 114: Rabbim, benim ilmimi artır/ ilimce benim değerimi artır. ربِّ زِدْنِي عِلْمًا Bu dua da peygamberimize kul/de/oku emri ile gelen dualardanbirisidir. Bu veciz dua ile Alim olan, her şeyi bütün ayrıntılarıyla bilen, ilim kaynağı olan Yüce Rabbimizden hem ilmimizi artırmasını, hem de ilimle bizim değerimizi artırmasını istiyoruz. Duada Rabbi zid ilmi/ ilmimi artır Rabbim şeklinde değil de Rabbim ilimce beni artır şeklinde gelmesi oldukça dikkat çekicidir. Bunun anlamı şudur: Rabbim, bana fayda verecek ilimler ihsan et, elde edeceğim ilimler benim senin katında derecemi yüceltsin ve bana değer kazandırsın. Zira ben biliyorum ki, nice ilim sahipleri vardır ilimleri kendilerine bir fayda sağlamamış, hatta onların sapmalarına, azgınlık yapmalarına sebep olmuştur. Nitekim Kur'ân'da ilmi ile amel etmeyen kimseler, soluyan köpeklere ve kitap yüklü eşeklere benzetilmişlerdir. O halde önemli olan malumat sahibi olmak değil, doğru ve gerekli bilgileri edinmek ve sahip olduğu ilim ile amel etmektir. Bu yüzden Peygamberimiz dualarında Allah'tan faydalı ilim istemiş ve fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınmıştır. Tabidir ki Yüce Allah'tan ilmimizin ve ilimle değerimizin artmasını istemek yalnızca dille olmaz. Bu konuda yapılması gerekenleri öncelikle yapmalı, ilmin önemini bilmeli, ilim yoluna girmeli, ilimden nasiplenmeli, azim ve kararlılıkla o yolda ilerlerken dua etmeyi de ihmal etmemelidir. Zira ilmin kaynağı olan Alim Allah, ilmi isteyene ve hak edene verecektir. Çok kısa, fakat çok anlamlı olan bu kutlu dua çoluk çocuğumuzla birlikte hepimizin dilinden düşürmeyeceği bir Kur'ân duasıdır.
Sayfa 80
Her karanlığın bir sabahı olur elbet. Sen yeter ki umudunu yitirme ve Allah’a dua et!
Dua
"Tanrım bana yardım et, akıl ver, gel, içime gir ve beni her türlü pislikten arındır!"
Sayfa 147Kitabı okudu
Reklam
Ne büyüklerden, ne güçlülerden kork; akıllı, hep mutlu ol. Ölçülü olmaya, haddini bilmeye dikkat et, bu konuda bilgi edin. Yalnız kalınca dua et. Yere kapanarak toprağı öpmekten zevk al. Durmadan, doymadan herkesi, her şeyi sev, bundan doğan coşkunluğu, heyecanı her zaman ara. Toprağı sevinç gözyaşlarıyla ıslat ve bu gözyaşını sev. Coşkunluğundan çekinme, ona değer ver, çünkü bu, Tanrının seçkin kullarına bağışladığı bir nimettir.
Allah’ın Resûlü bir şeyi yemeden önce: ‘Allah’ım bu yiyeceği bize mübârek kıl ve bize ondan daha hayırlısını ihsân et!’ diye duâ edilmesini tavsiye buyurmuştur.
Sayfa 178
Selam sana mutlu ve kurtarıcı ölüm
Cesur şair idam edileceği yere başı dik bir şekilde yürüdü. Giderken dua okumak yerine dostu Ronsard'ın “Epitre a la mort” adlı ünlü şiirini yüksek sesle okuyordu: Je te salue, heureuse et profitable Mort Des extremes douleurs medicin et confort (Selam sana mutlu ve kurtarıcı ölüm / Sonsuz acıların şifası ve rahatlatıcısı. (Ç.N.) )
Sayfa 106Kitabı okudu
"Bilir misin," dedi Feride, "hastalandığında kendin için dua etmiyorsun, sonra da başkalarından şifa duaları talep ediyorsun." "Dua etmediğimi de nereden çıkarıyorsun Feride? 'Ya Şafi!' demiyor muyum?" "Diyorsun ama sadece diyorsun işte. Dilde kalıyor. Asıl şifa kaynağını unutuyorsun. Kur'an'ı başucunda bulundurmuyorsun. Onu daha çok, itinayla ya duvarda asılı tutuyorsun ya da kütüphanenin en ulaşılamayacak noktasına bırakıyorsun. Ha, hakkını yemeyeyim, bir de ayak ucuna gelmemesine dikkat ediyorsun. Sonra da hastalıklardan, belalardan, şerlerden kendini kurtaramıyorsun. Hâlbuki Kur'an her daim çalışma masanda elinin altında bulunsa; bak işte mübarek üç aylar, her gün ondan bir cüz okusan, üç ayda üç hatim indirsen, ara ara mealine baksan, manaları üzerinde biraz kafa yorsan ne hastalık kalır sende, ne hüzün ne bela ne şer... Rabbin ne diyor İsra suresinde: 'Biz Kur'an'dan mü'minler için bir şifa ve rahmet indiriyoruz.' Bunu hâşâ Bakkal Mehmet Amca söylemiyor, Allah söylüyor. İşte ey dost, önce sen, evinde şırıl şırıl akan rahmet ve şifa pınarından kana kana iç; sonra günahsız dudaklardan dua talep et."
Sayfa 174 - Portakal KitapKitabı okudu
Yaşa, ama başkalarına da yaşama hakkı tanı! İşte bu, hayat kuralımız olmalı. Sabırlı ol, çalış, dua et ve ümitle yaşa.
Sayfa 146 - TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARIKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.