Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1808 syf.
10/10 puan verdi
·
18 günde okudu
SAVAŞLAR VE BARIŞLAR ÜZERİNE
''Damarlarındaki kanı boşalt, yerine su doldur, işte o zaman savaş olmaz.'' (I. cilt, s. 587) Savaş... savaş... savaş... Nedir bu savaş? Dostoyevski der ya, ''Her insan doğuştan gaddardır,'' diye, bence savaş, gaddarlığın, açgözlülüğün ve hükmetme aşkının dışa vurumudur. Barış ise, aynı savaş gibi, sadece çıkarların kesişmesiyle oluşan, başka
Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)
Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)Lev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202221bin okunma
* Bir büyüme yaratığı olan ve tatlılık kapasitesine sahip insanoğluna son rauntta Tanrı’nın sakallı dudaklarından sızan sıvıyı içmeyi dayatma girişimine, dediğim gibi ona mekanik bir varlığa göre kanunlar ve koşullar dayatma girişimine karşı kalemden kılıcımı kaldırıyorum. * Koltuk altında kitaplar taşıdığını görüyorum kardeşim. Bugünlerde hâlâ
Reklam
375 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Her şey çok güzel, toz pembe. Aileniz yanınızda, sevdikleriniz bir bakış uzağınızda sadece. Mahallenizi süsleyen o ağaçlar, kaldırımdaki çiçekler. Birbirine selam veren, o her gün girip çıktınız esnaf dükkanları ve sahipleri. Olması gereken buymuş gibi gelen fakat aslında bir lütuf olan bu şeyler... Kalbi, vicdanı, merhameti olmayan fakat
Uçurtma Avcısı
Uçurtma AvcısıKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2021164,3bin okunma
264 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Nobel Edebiyat Ödülü 'nü neye göre nasıl veriyorlar bilmiyorum hatta bazen siyasi davranıldığı düşünülse de benim için en prestijli ödüldür hâlâ. J. M. Coetzee'nin bu prestijli ödüle layık görülmesi çok yerinde kuşkusuz. Anlatımındaki dinginlik ve en acı olayı bile sükunetle okura yansıtmasını çok sevdim. İsmiyle birebir örtüşen ve insanoğlunu
Utanç
UtançJ. M. Coetzee · Can Yayınları · 20182,461 okunma
176 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
İNSAN ACIYA EN FAZLA NE KADAR DAYANIR? ŞKAÇ GÜN, KAÇ “GECE…?”
Gece
Gece
.. Kimse gecenin çabuk geçmesi için dua etmiyordu...” Yıl: 1944 Yazar
Elie Wiesel
Elie Wiesel
15 yaşında ailesiyle birlikte Auschwitz-Birkenau toplama kampına alınır. Annesi ve kızkardeşlerini kampın ilk günü kaybeden, babası yanıbaşında öldürülürken korkusundan ses çıkaramayan bir çocuktur. Kurtulduğunda onurunu ve Tanrı’ya olan inancını da ailesiyle birlikte yitiren birçok Yahudi çocuklardan birisi.. Ölüm çukurları, gaz odaları, tecavüzler, eleme geceleri, korku ve açlıkla mücadelenin anlatıldığı gerçek bir yaşam öyküsü ‘Gece’. Yazarın kamptan bir fotoğrafı: flickr.com/photos/49263341... Yazar, ‘Delirmemek için yazdım’ dediği bu kitabı ancak 1952 yılında yazabilmiş. Kitap, “Gece”, “Şafak Vakti” ve “Gündüz” adlı kitap üçlemesinin ilki. Kitabın başında yazara ait 15 sayfalık Önsöz de okunmaya değer. Bu hatıra kitabını bitirdiğinizde anlatılanların gerçek değil de, bir kurgudan ibaret olmasını çok isteyeceksiniz...
Gece
GeceElie Wiesel · Koridor Yayıncılık · 20151,468 okunma
~~~son~~~
...Ne kadar uzağa gidersen git belleğimin senin peşini bırakmaması için dua ettim. Öldüğün zaman benim gölgem seni rahatsız etmeye devam edecekti. Ben öldüğüm zamansa, senin başına gelen felaketlerin öyküsü mezarımın dibinde yatarken bana ulaşacak, ben o öyküyü duyacak ve sevinecektim...
Sayfa 77 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Din tüccarları Aristo'nun da başını yakmış
❝Eurymedon adında bir başrahip, Aristo’ya karşı bir iddiada bulundu: Aristo’nun, dua ve sunakların anlamsız şeyler olduğunu ileri sürdüğünü açıkladı. Aristo, Sokrat’ı öldürenlerden çok daha düşman jüriler ve yığınlar tarafından yargılanmak üzere olduğunu fark etti. Akıllıca davranarak, felsefeye karşı bir defa daha günah işlemesi için Atina’ya fırsat vermeyeceğini söyleyip, şehirden ayrıldı. Korkaklıkla ilgisi yoktu bunun. Atina’da suçlanan herkes, sürgün cezasını tercih edebilirdi. Aristo Chalcis’de hastalandı. Diogenes Laertius, yaşlı filozun, her şeyin kendisine arka çevirdiğini görüp, hayâl kırıklığı içinde baldıran içerek intihar ettiğini söyler. Her nasılsa, Aristo bu hastalığından kurtulamadı. Atina’dan ayrıldıktan birkaç ay sonra (M.Ö. 322) tek başına kaldı ve böylece öldü.❞
Aralık 2004'te Güneydoğu Asya'yı vuran tsunami­den sonra, Kamboçya kralı, kendisi Tanrıça İndra'ya dua et­tiği için ülkesinin kurtulduğunu ileri sürmüştü. Eski İsrail'de peygamber Amos yabancı ulusların saldırılarını Tanrının kendisiyle çölde yaptıkları anlaşmayı unutan günahkar İsra­illilere gazabı olarak yorumlamıştı. Modern dünyada bazı Hıristiyan liderler hala AIDS' in rastgele cinsel ilişki kurma ve eşcinsellik günahlarına Tanrının verdiği ceza olduğunu söy­lemektedir.
İstekleriyle gerçeği örtüşen insanın öyküsü bitmiştir.
"Sonra nedir o her koşulda bir dua, bir bağışlanma gibi ruhumuzu rahatlatacağını sandığımız uygunluk? Neye göre uygunluk? Gerçeğimizin tutuşturduğu isteklerimize göre mi, isteklerimizin küllendirdiği gerçeğimize göre mi? Uygunluk bir uzlaşma, ödünler verilerek elde edilen bir uyuşukluktur. İstekleriyle gerçeği örtüşen insanın öyküsü bitmiştir. Bir tek uygunluktan söz edilebilir, derin bir hazla örtüşen duyguların yarattığı o müthiş esrime, o büyük dinginlikten. Nesnesiyle duygusu örtüşmeyen dünya, herkesin kalbinde donmuş bir çığlık, kendi kendini öğüten bir değirmen taşıdır. Kırlangıç kanadının gergedan gövdesine uygunluğu uygunluk mudur?"
Sayfa 83 - KırmızıkediKitabı okudu
72 syf.
·
Puan vermedi
Yahudi bir ailenin kızı olan Anne'nin günlüğü savaştan sonra insanlarla paylaşılmış. Bu sayede onun hikayesini öğreniyoruz. Anne günlüğü ile bizlere korkularını, arayışını, büyüyüşünü bırakmış. Bu dünyaya bir iz bırakmış, tıpkı istediği gibi. Sekiz kişi, gizli bir bölümde saklanıyorlar. Küçücük bir evde, korku ve gerginlikle savaşın bitmesini bekliyorlar. Insanlar ölürken, tutuklanırken bulunmamak için dua ediyorlar. Yaşayabilmeyi umut ediyorlar. Savaşın sonunu bekliyorlar. Anne, küçük bir kız. Hayalleri olan, yaşamayı isteyen binlercesinden biri. Mavi gökyüzünü, parlayan yıldızları göremeden aylarca yaşayan, yarınları görebilmek için saklanan bir kız... Anne hissetmemesi gereken korkuları hissetmiş, cesur bir yürek. Dünyayı görmek isterken, bir insanın görmemesi gereken şeyleri görüp gidiyor bu dünyadan. Bu gerçek yaşam öyküsü ile bir kez daha anlıyoruz ki hayat acımasız, insanlık da kayıp..
The Diary of a Young Girl
The Diary of a Young GirlAnne Frank · Penguin Books · 20087,6bin okunma
Reklam
Fakirler zengin, zenginlerse daha zengin olmak için dua ediyorlardı.
185 syf.
·
Puan vermedi
·
32 saatte okudu
"ne çok acı var.."
Bu sene ara verdiğim yazarlara dönme senesi herhalde. Hayır olur inşallah. Mustafa Kutlu eserlerinden de bir süredir uzak kaldım. Her eserde kendini hemen hissettiren nostalji havasını fazlasıyla etkileyici, güzel buluyorum. İlk karşılaşma içe temas edince insan artık yolları ayıramıyor. Ara da verse kısa bir süre uzaklaşsa da yine dönüp geliyor
Rüzgarlı Pazar
Rüzgarlı PazarMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 20113,485 okunma
88 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
YOKSULLUK VE PÍCARO’LAR ÜZERİNE
16. yüzyılın ortalarında, İspanya büyük bir ekonomik kriz içerisindeydi. Toplumda inanılmaz bir gelir dağılımı dengesizliği vardı. Bu durum pek tabii ahlaki bir yozlaşmayı da beraberinde getirmişti. Sokaklar, evsizler ve dilencilerden geçilmiyor; açlık ve sefalet ortalıkta kol geziyordu. Bu sırada yüksek zümre ise, yoksul halktan topladığı
Tormesli Lazarillo
Tormesli LazarilloAnonim · Can Yayınları · 20191,380 okunma
Dualarımız boşluk içindi, böylece doldurulmaya hak kazanacaktık: zarafet, aşk, özveri, sperm ve bebeklerle.
Sayfa 253Kitabı okudu
415 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.