Mevsim yaz ve hava çok sıcaktı. Öyle ki, gece bile kavuru cu, bunaltıcı bir sıcak vardı. Bense her gece oturduğum ban ka oturmuş, Şems'in Mevlana'ya neler kattığını düşünüyor dum. Kendi kendime,
'Ya Rabbi! Şu anda yaşayan ve sana âşık olan bir kulun yok mudur? Bulsam da, göremediğimi o görende görsem! Ne olur, sana dost olan bir âşık çıkarsan karşıma. Ah, ne olur! Bilsem nerede olduğunu ve gitsem arasam onu,' diye söyle nirken bankın diğer ucuna bir elinde sopa, diğer elinde bug day başağı olan yaşlı bir adam oturdu.
Hava çok sıcak olmasına rağmen sırtında kalın bir palto, o da yetmezmiş gibi boğazı kaşkol ile sarılıydı. Delinin biri diye düşünüp, o yaşlı adamdan korktum. Ne yapacağı belli olmaz bu adamın, kalkıp sopa ile bana vursa imdadıma yeti şecek kimse yoktu. Banktan usulca kalktım ve hızlı adımlarla yürümeye başlamıştım ki,
'Evlat! Aradığını bir tuvaletin önünde bulacaksın,' dedi ve elindeki sopayla yerdeki taşa vurmaya başladı. Bense duy duklarıma şaşırmış, içimden, 'Be adam, ne aradığımı sen nereden biliyorsun, aradığımı bulacaksam bula bula tuvaletin önünde mi bulacağım? Onca temiz ve güzel yer varken!" diye söylendim, yoluma devam ettim...