„Antik Mısır’daki çocukların çoğu okula gitmez, bunun yerine erkekler babalarından çiftçilik veya diğer zanaatları öğrenir; kızlar annelerinden dikiş, yemek pişirme ve diğer becerileri öğrenirdi. Zengin ailelerin çocukları bazen yazıcı olmayı öğrenmişler ancak burada da kopyalayıp ezberleyerek eğitim almışlar ve çok katı bir disiplin söz konusu olmuştur. Çocuklar için özel oyuncaklar ve kıyafetler bulunmaz hatta iklim gereği de Mısır’daki çocukların büyük bir çoğunluğu kıyafet giymezdi. Antik Yunan’da ise çocukluk için durum farklı değil hatta çok daha kötüdür. Antik Yunan döneminde bir çocuk doğduğunda özel bir tören düzenlenene ve çocuk ailenin bir parçası oluncaya kadar bir kişi (birey) olarak görülmemiştir. Ebeveynler, kanunen yeni doğan bebekleri ölüme terk etme hakkına sahipti. Bazen yabancılar terk edilmiş bebekleri evlat edinirdi ki bu bebekler aileler için ancak köle durumunda olabilirdi.
Bu toplumsal kurguda çocukların sadece küçük adam ve kadınlar olarak görüldüğü, değersiz ve belki de gereksiz bir dönemin yolcuları olarak tanımlandığı da bilinmektedir.“
Bir evlat olarak çoğu zamanları, Ailemin davranışlarını sorguladım. bana nedenbu şekilde yanlış davranıyorlar? Bu yaptıkları doğrumu? Kendim Ebeveyn olup aynı role bürününce, asıl olan nasıl olmalı? Ebeveyn rolünü bize en güzel bir şekilde kim öğretebilir diye, kitaplarda sosyal medyada, okullarda arayıp durdum. Sonra bu kitabı elime aldım. Evet bu kitabda cevaplarım olmalı dedim. Ve öyle oldu. Bir ebeveyn gibi başımı okşadı, sanki elimden tuttu, beni sevdi. Ve artık nerde nasıl aramalıyım, hangi yolu takib etmeliyim, Anladım…
Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.
Sayfa 88 - Yapı Kredi Yayınları, 83. baskıKitabı okudu