Elimde olsa İskender Pala hocanın kendisine sormak isterdim; "Neden hocam, neden bu kadar kasarak yazıyorsunuz?" diye. Kalemine yazık, ilmine yazık. Okuyucuyu bu kadar güzel senaryolara sahipken boğmanın, tabirlerle tasfirlerle yormanın anlamı ne? Saygımdan, hikayenin asilliğinden yarım bırakmaya utandım. Biz hayatın karmaşası içinde okumaya zaman ayırmaya çalışan azınlıklarız bu devrin yazarının bu devrin okuyucusuna hitap etmesi lazım ki yazılanlar yazarıyla kalmasın okuyanlarla geleceğe intikal etsinler.
EZOP MASALLARI...
Ezop, fabl denen öyküleriyle ünlüdür. Anlattığı öyküler yaşama ilişkin bir öğüt ya da ders verir. Kahramanları ise hayvanlardır. Ezop'un öykülerinde hayvanlar konuşur ve tıpkı insanlar gibi davranır. Öyküden çıkarılacak ders, sonunda okura öğüt biçiminde verilir
Bir tane paylaşmak istiyorum....
AKREP VE KURBAĞA
Akrep nehrin
Kaybettiğimiz ruhlara,
Tam 13 yıl oldu.
Eğer Tanrı varsa ve canı sıkıldıkça dünyayı çeken uydusundan burayı izliyorsa, benim gibi kadınların kanallarına denk geldikçe kanalı değiştiriyordur. Bizi eski bir Türk filmi dramında bayağı buluyordur, yüksek zümre edebiyatını seven züppe yaratıcı. Ondan ölesiye nefret ediyorum,
Pusula her zaman gerçeğin peşinde.
Yeryüzünün neresinde olursa olsun, her zaman aynı yönü işaret ediyor. İstanbul’da, Karadeniz’de, Ege’de ve işte şimdi kıyılarında volta attığımız Kuzey Afrika’da da, pusulanın o küçük iğnesi hep o yönün peşinde. Ne kadar dönerse dönsün, ne kadar savrulursa savrulsun ibre yine dönüp dolaşıp aynı istikamete işaret
Serinin son 3 kitabına başladığımda büyük bir heyecanla seriye başlamış oluyorum nedenini çok iyi bilirsiniz ki çünkü bir önceki kitap çok çok önemli yerde çok heyecanlı bir bölümle bitmiş oluyor. Ama gelgelelim nedense önemli bölümün hemen arkasından başlamıyor günler hatta haftalar sonrasından bölümler devam ediyor hatta beklenilen bölümleri neredeyse 100 - 150 sayfa sonra okumaya başlıyoruz. Bunun için de serinin yeni bir kitabını okumaya başladığımda sinirlenmemek elimde olmuyor hatta bazen nefret etme derecesine bile gelebiliyorum ama sayfalar ilerledikçe Martin tekrardan etkisi altına alıyor, sayfalara beni gömüyor son sayfalarda da her zamanki gibi bombaları patlatıyor. Bu kitabı okuyanlar da bilir romanın son 3 - 4 bölümü bomba etkisinde bitti ama bakalım bir sonraki kitapta bu önemli olayları kaç gün sonrasını kaç sayfa okuduktan sonra yazar bize soğuk bir şekilde okutacak. Seri çok çok güzel çok sağlam bir kurgu, paragrafların içindeki bir tek cümleler bile ilerleyen sayfalarda önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor ama artık Martin' in konuyu toparlamasını Starklar' a biraz daha iyi davranmasını artık ufak da olsa mutluluklar vermesini en çok isteyen okurların başında geldiğimi düşünüyorum. Seriyi okuyun okutturun bu durumlara eminim ki çok sinir olacaksınız ama daha fazla olarak da seveceksiniz hastası olacaksınız.
ne eski bir tango melodisi, ne de siyah önlüklü bir mektepli kız resmi, hayır beni on sekiz yıl evvelki o tatlı hatıraları alemine atan, gazetede götürdüğüm iki satırlık, kupkuru, alalade bir kiralık ilanı oldu.
o anda pendik sahilleri birden gözümde canlanıverdi. o köşk...o köşkün bizim bahçeye bakan penceresi...ve o pencereden mahinur...sarı