BİR DEFTERİN SONU
Bir defterim vardı benim. Adı Aşk'tı. İlk kapağı açıp da bir şeyler yazmadan önce, nasıl da masum ve korkaktım. Bir süre açmadım o defteri. Sonra bir gün aniden açıvermiştim ve doldurmaya başladım. İlk satırlar güzeldi, mutluydum, keyifliydim yazarken. Biraz daha yazmaya devam ettikçe bana acı vermeye başladı bu satırlar,
Kağan: “Hayat yine de üzülmeye değer!
Nilgün: “Hayatın neresinden dönülse kârdır!”
1. Kısa Süreli Bir Yaşam:
Bu şekilde tanımlıyor kendisini
Nilgün Marmara : “durgun hayat kadını Nilgün”. Kısacık ömründe, eylemsiz bir şekilde yaşadığından olacak ki, kendisine bu sıfatı uygun görüyor. Durgun sularda yüzüp boğulmamak için çırpındı belki de hayatı
Yazma konusundaki özrümü görmüyorum , bağlanmak , bağlılık gibi bir şey işte burada yazmaya zorluyor beni. Yazıyorum. Hayat istemesem de oynuyor benimle. Bazen kendimi bir sahnede figüran gibi görüyorum, dekor hazır, ''perde'' deniliyor ve doğaçlama başlıyor. Kurgu yok, hazırlık yok , ne zaman ne olacağı belli değil, oynuyorum
İyi oyuncu muyum?
‘’ Kumarı kendime ben pazarlıyordum’’ (Sayfa: 102)
Okuduklarımız, alıntı ve iletilerimizin buluştuğu her insanda yeniden doğuyoruz. Aldığımız her cevapla , yorumla çoğaldığımız gibi.
Ne güzel aslında değil mi ? Dostluklarımız hep böyle sürse birbirimizin meçhulü olarak yaşasak uzaklarda.
Duygularımız birbirine değecek kadar yakın ve
Elveda Gülsarı’nın inceleme yazmakta zorlanacağım bir eser olduğunu düşünüyorum. Bunun farklı sebepleri var. Mesela, hakkında o kadar çok şey söylemek istiyor ve biliyorum ki, bütün bunların bir yazıya sığması mümkün değil. Bunun dışında, benim için çok fazla duygu yoğunluğuna sebep olan bir yazarın eseri olması da önemli. Zira benim nezdimde,
Vokalist üçten geriye saydı ve müzisyenler hâla rüyalarıma giren melodiyi çalmaya başladı.
Ba-da-da-da... ba-da-da-di dam.
youtube.com/watch?v=kRXgvhC...
Hani bazı kitaplar vardır; anlatmak için ''hani'' ile başlayan cümleler kurup, edebiyatın dibine vurur ve Shakespeare tarzı bir şeyler söylemeye çalışırsınız.
"Bizim devrimiz geçmiş Gülsarı. İkimiz de kocadık. Artık kime ne yararımız olur? Bende güç kalmadı. Sonumuza varan yol, evimize varan yoldan daha kısa artık..."
“Bir yolculuktu bu ve yolun sonunda
Ulaşmak istediğim kendimdi
Yalnızlığımın parmak izlerini
Bırakarak geçtiğim yollara.”
Ataol BEHRAMOĞLU
Giriş
Genç Adam, romanın başkahramanıdır. Dört yüz yirmi iki sayfalık bir kitap. Gülcamal’in kaleminde şehir yaşantısının günlük alışkanlıklarını resmedildiği bir portre... Zengin bir anlatım tarzının, zengin
Bugün tek bildiğim bir şey var, o da artık aynı kişi olmayacağımdır. Elveda tüm umutlarım, aldanışlarım, kavgalarım, isyanlarım, pişmanlıklarım, iyimser yanlarım... Bugün ile birlikte yok edeceğim hepinizi. Yıllar geçmiş, sadece ben yerimde saymışım meğer....
Bir yanılgının, binlerce yenilgiden daha keskin olduğunu gördüğünde eve dönmek isteyeceksin ama ev; kapı duvar olacak. Ve sen, bildiğin denizlerde yeniden boğulacaksın. Aşina yüzler el olacak, ve yalnızlığı şah damarında hissedeceksin. Sonra geçecek. Her şey geçer, bilirsin.
Ve sonra yolun tam ortasında ayaklarının dermanı kesilecek, dizlerinin
Üniversitede her dönem zorunlu felsefe derslerimiz vardı zaten ilgim de olduğu için keyifle geçerdi dersler ama bu kitabı bilmiyor olmak beni gerçekten üzdü ve kesinlikle büyük bir eksiklik hissettim.
Yıllar sonra bu açığı kapatmış olmak bir nebze rahatlatıyor.
Kitap
Yine muhteşem bir Cengiz Aytmatov eseri okudum. Sen nasıl bir yazarsın Cengiz Aytmatov! Nasıl okuyucuyu kitaba çekip adeta bulunduğu zamandan koparıyor ve o olayın içinde gezdirmeyi başarıyorsun! Okurken duygulandıran, aynı zamanda da düşündüren, hayatı sorgulatan bir eser. Hem felsefi yönüyle hem duygusal yönüyle hem de edebi yönüyle tam bir
Bir kitap alıp, kendimi çimlere yaydığım battaniyeye uzanmış halde buluyorum ve öylece uyuyakalıyorum.Uyandığımda ise bir gün mü geçmiş bir saat mi geçmiş ,bilmiyorum .Böyle müthiş bir tembelliği herkes tatmalı.