Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

535 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
“Durgun Hayat Kadını Nilgün”den Anılar, Mektuplar ve Günlükler: Defterler
Kağan: “Hayat yine de üzülmeye değer! Nilgün: “Hayatın neresinden dönülse kârdır!” 1. Kısa Süreli Bir Yaşam: Bu şekilde tanımlıyor kendisini
Nilgün Marmara
Nilgün Marmara
: “durgun hayat kadını Nilgün”. Kısacık ömründe, eylemsiz bir şekilde yaşadığından olacak ki, kendisine bu sıfatı uygun görüyor. Durgun sularda yüzüp boğulmamak için çırpındı belki de hayatı boyunca. Nitekim o büyük eylemini, belki de tek büyük eylemini ise hayatını sonlandırarak gerçekleştirdi. Belki ki planlı bir ölümdü onunki. Bir süre düşünüp taşındı ve bu hayata tutunabilecek yeterince sebep bulamadı. Hoş, belki de yeterince sebebi olmasına rağmen onlara gerek duymamış da olabilir. İntihar eden kişilerin ardından ölümlerini yargılayacak değiliz. Kendi acılarını dindirdikleri için onlara kızacak da değiliz. Yapmamız gereken, varsa eğer ardında bıraktıklarını okuyarak onları anlamaya çalışmak. 2. İnsan, Yaşarken mi Anlaşılmalıdır? “-…Bir hayatın yaşanılarak anlaşılmasından önce pek çok başka hayatın yaşanması gerekiyor.” (sayfa 154)
Oğuz Atay
Oğuz Atay
,
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli Oyunlar
’da “Beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum” dedirtir Hikmet Benol’a. Ama ne yazık ki çoğu zaman bu gerçekleşmez. Ölenlerin ardından anlamaya çalışırız hep onları. İşin ironik yanı anlarız da çoğu zaman. Yaşarken anlaşılmak istenen insanları ölürken tanırız. Nilgün Marmara da Defterler’de “
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
’a nihayet tutunuldu, okundu bitirildi” yazıyordu ama o tutunduğu yerlerin ona artık çok ağır gelmeye başladığını anlıyoruz intiharıyla birlikte. Nereden geldiğimizi bilmediğimiz ve nereye gittiğimizden de bihaber olduğumuz ama “geçerken uğradığımıza” emin olduğumuz bir yer burası: Dünya. Nasıl bu kadar eminiz peki? Elbette diğer insanların varlığıdır bizim buna emin olmamızı sağlayan. Onların hayatına uğrar ve çıkarız. Onlar bizim hayatımıza uğrar ve çıkarlar. Birbirimizin hayatına uğrarız ve çıkarız.
William Shakespeare
William Shakespeare
’in de dediği gibi “dünya adını verdiğimiz bu tiyatro sahnesi”ne girer ve çıkarız. Öncesi ve sonrası meçhulse de, ortası yani diğer insanların hayatına dokunduğumuz gerçeği sabit kalır. Nilgün Marmara’nın hayatı da 29.5 sene sürmesine rağmen öncelikle kendi yaşamında birçok insana dokunmuştur şüphesiz. Onlar arasında Türk şiirinin önemli dönüm noktalarından sayılan “İkinci Yeni” akımı içinde yer alan şairlerin birçoğu vardır elbette.
Ece Ayhan
Ece Ayhan
,
İlhan Berk
İlhan Berk
,
Cemal Süreya
Cemal Süreya
ve
Tomris Uyar
Tomris Uyar
bunlardan yalnızca bazılarıdır. Annesi, babası, akrabaları, dostları, sevgilileri ve tabii ki eşi Kağan Önal da bu insanlar arasındadır. Bunların ardındansa biz okurları geliriz. 3. Eşi Kağan Önal ile İlişkilerine Dair: “İkimiz için de, birbirimiz dışında güzel, hoş sevindirici bir şey yok.” Yukarıdaki cümleyi eşi için kuruyor Nilgün Marmara. Ona olan sevgisini de yine günlüğünün birçok yerinde dile getiriyor. Yıllarca süren eşi hakkındaki spekülasyonlar böylelikle son buluyor. Bizzat Nilgün’ün gözünden eşine dair sevgi dolu cümleler okuyoruz. Eşi Kağan’la Libya’ya gidip orada aylarca kaldığı bilgisini de not düşmek gerekir. Yalnızca seven bir insanın katlanacağı şeylere katlanıyor. İçinde sevgi bulunmayan bir insanın bu fedakârlıkları yapmayacağı bir gerçek. Eşi Kağan Önal’la birlikte Kadıköy Moda’da bulunan evlerinde yine İkinci Yeni şairleri başta olmak üzere, edebiyat dünyamızdan birçok ismi konuk ettiklerini ve edebiyatla dolu bir hayat sürdürdüklerini de dip not olarak eklemek gerekir. Günlüğünde bazı kısımlarda biraz sitemkâr cümlelere de rastlıyoruz elbette. Fakat bunları Nilgün Marmara’nın intihar nedenleri olarak görmek doğru değildir. Yeterince açık olmayan kısa cümlelerle olup bitenlere dair çıkarım yapılamaz. Yaşamının son dönemlerinde belki ailesiyle belki de eşiyle bir şeyler yaşadığı muhakkak fakat neler olduğunu hiçbir zaman bilemeyeceğimiz şeyler için başkalarını suçlamanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum. 4. Nilgün Marmara’nın Anısına Saygısızlık: Kırmızı Kahverengi Defter “Her şeyi yazmıyorum, korkuyorum. Yazarsam çok dağılacağım gibi.” (sayfa 79) Vasiyet mektubunda “Kağan, arzu edersen ileride, daktiloya çekilmiş olan şiirleri bastırabilirsin” demişti Nilgün ve eşi de bu şiirleri bastırdığı için bizler şu an Nilgün Marmara’yı tanıyoruz. Sonrasında günlüklerine dair onyıllarca tartışılan bir dizi olay yaşanmıştır.
Kırmızı Kahverengi Defter
Kırmızı Kahverengi Defter
adıyla basılan bu basımın Nilgün’ün hayatına büyük bir saygısızlık olduğunu, Defterler’in önsözünde eşi Kağan Önal’ın sözleriyle öğreniyoruz. Tartışmalı olan bu baskı, izinsiz bir şekilde yapılmıştır ve ekleme çıkarma ve sansürlerle Nilgün Marmara’nın anısına saygısızlık içermektedir. Bunun sebebi ise Marmara’nın arkadaşlarından olan Gülseli İnal’dır. Defterler’in önsözünde, Gülseli İnal’ın Nilgün Marmara’nın günlüklerini alıp senelerce geri vermediğini, üstlerini yazıp çizerek saygısızlık yaptığını, ekleme ve çıkarmalarla sansür uygulayarak hatalı bir şekilde bastırdığını öğreniyoruz. Haliyle bir öfke duyuyoruz. Eğer Marmara’nın hayatına dair bir şeyler öğrenme amacındaysanız ilk olarak Defterler’i okumanız gerekir. Sonrasında Kırmızı Kahverengi Defter’i okuyarak aradaki farkları görmeye çalışmak daha yararlı olacaktır. Bir diğer önemli husus da bu hatalı ve “ayıplı” baskıda Nilgün Marmara’ya ait olmayan şeylerin de yer alıyor olması. Örneğin “öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna” dizesinin Nilgün Marmara’ya ait olmadığını Defterler’in önsözün öğreniyoruz yine. Ondan önceki 4 dize Nilgün’e ait olmasına rağmen, son dize orijinal el yazmalarında tırnak işareti içinde yazılmıştır. Bu da bu cümlenin ona ait olmadığını kanıtlar. Özetle,
Ece Ayhan
Ece Ayhan
’ın da sık kullandığını öğrendiğimiz dize aslında anonimdir. 5. Nilgün Marmara’nın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi: “Üşümüşüm… Bu yaklaşan kışla değil, Deniz ürpertisi, göğün alacasıyla değil Ellerimin soğukluğu hep bir kalabalıkta Kaçışının gizini gönlünde tuttuğun Bilisiz aşkı(nı) ver bana! Üşümeyeyim…” (Daktiloya Çekilmiş Şiirler’den) Genelde birçok kişi onu okumaya
Daktiloya Çekilmiş Şiirler (1977-1987)
Daktiloya Çekilmiş Şiirler (1977-1987)
başlar. Sonrasında bir afallama olduğu da muhakkaktır. Zira onun şiirlerinin birçoğu öyle tek okunuşta anlaşılacak türden değildir. Nadir kullanılan kelimelerle kendisine imgelerden oluşan şiirsel kaleler yapar Nilgün Marmara. Okuruz, anlamayız, sonra bir daha okuruz. Minik anlam kırıntılarını biriktirerek bütüne ulaşmaya çalışırız. Tüm bu anlar elbette özeldir. Farklı bir tarzı olduğunu söylemek mümkündür. Şiirlerinde ölümünün izinin sürmek isteyenlerin sayısı da az değildir. Doğaldır da. İntihar etmiş olan ünlü kişilerin hayatları ardında bıraktıklarıyla çözülmeye çalışılır. O da zaten aynısını
Sylvia Plath
Sylvia Plath
için yapmıştır. (Bakınız:
Sylvia Plath'ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analiz
Sylvia Plath'ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analiz
) Bu yapıt, Sylvia ve Nilgün arasındaki şiirsel ve duygusal bağların bir kanıtı ve dışavurumudur aslında fakat bu konuya birazdan geleceğiz. 6. Entelektüel Bir Kadın: Nilgün Marmara “Doğmuş olmak bir referans mektubunu nereye ve kime götüreceğimizi bilememektir.” Şiirlerinin ardından onu tanımaya devam etmek isteyenlerin ilk duraklarından biridir
Defterler
Defterler
’dir. Sonrasında ise
Kağıtlar
Kağıtlar
ve
Metinler
Metinler
gelir. Ölümünden geriye bıraktığı tüm notları, yazıları bu şekilde sınıflandırılarak basılmıştır ve her biri hayatına dair ipuçları içerir. Hepsini okuyan kişi Nilgün Marmara’yı tanımaya bir adım daha yaklaşmıştır. Fakat daha fazla adım atılamaz. Bir yerde dururuz ve arkasından bakarız. Bizimle kendisi arasına bu mesafeyi kendisi koymuştur. Puzzle tamamlanamaz. Nilgün Marmara uzağa, daha uzağa giderken, bizler yazdıklarını okuyarak yerimizde saymaya devam ederiz. “Uçurumlar var diyorum, insanla insan arasında, kendiyle kendi arasında.” (sayfa 281) Eserlerinden çıkarılabilecek en net anlamlardan biri kesinlikle onun entelektüel bir kadın olduğudur. Defterler’i okumuş olanlar ne dediğimi anlayacaklardır. Edebiyat, sinema, müzik, tiyatro, felsefe ve daha birçok alanda üst düzey okumalar yapan, kendisini sürekli geliştiren, zeki, güçlü ve entelektüel bir kadındır Nilgün Marmara. Defterler’de adı geçen yazar, şair, felsefeci, müzisyenler bir hayli fazladır. Elde kağıt kalem, onun okuduklarını, izlediklerini, dinlediklerini not ederken buluyoruz kendimizi.
Oğuz Atay
Oğuz Atay
,
Franz Kafka
Franz Kafka
,
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
,
Jorge Luis Borges
Jorge Luis Borges
,
Vladimir Nabokov
Vladimir Nabokov
,
Ahmet Hamdi Tanpınar
Ahmet Hamdi Tanpınar
,
John Berger
John Berger
,
Arthur Rimbaud
Arthur Rimbaud
,
Rainer Maria Rilke
Rainer Maria Rilke
,
Sigmund Freud
Sigmund Freud
,
Marcel Proust
Marcel Proust
,
Andrey Tarkovski
Andrey Tarkovski
,
Küçük İskender
Küçük İskender
,
Sylvia Plath
Sylvia Plath
,
Marquis de Sade
Marquis de Sade
,
Ingeborg Bachmann
Ingeborg Bachmann
,
William Shakespeare
William Shakespeare
,
Bertolt Brecht
Bertolt Brecht
,
Karl Marx
Karl Marx
,
James Joyce
James Joyce
,
Antonin Artaud
Antonin Artaud
,
Thomas Mann
Thomas Mann
,
Samuel Beckett
Samuel Beckett
,
Paul Celan
Paul Celan
,
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
,
Elsa Morante
Elsa Morante
,
Gabriel Garcia Marquez
Gabriel Garcia Marquez
,
Paul Valery
Paul Valery
ve daha başka birçok isimle birlikte bizleri görsel dünyada ve düşün dünyasında bir yolculuğa çıkarıyor Nilgün Marmara. Hiç durmadan kendine bir şeyler katan, öğrenmeye aç bir insanın günün birinde ölecek olması hüzünlüdür. Bilgiye aç, her gün yeni şeyler öğrenen bu insanın intiharı seçmiş olması ise tabii ki daha fazla hüzünlüdür. Fakat yazının başında da söylediğim gibi, intihar kavramı üzerinden bir romantizm yapmaya gerek yoktur. 7. Ayrılamaz Bir Bütün:
Virginia Woolf
Virginia Woolf
-
Sylvia Plath
Sylvia Plath
-
Nilgün Marmara
Nilgün Marmara
Üçgeni “Sen gördün mü hiç ölümü? Onu ben gördüm ve çok istedim, Bir leke gibi -Karanlık- Dünyaya getirdim ben ölümü, kendimle. kendimi istediğim kadar çok istedim ölümü.” (sayfa 219) Bu üç ismin hayatları birbirinden bağımsız değerlendirilirse eğer eksik kalır.
Virginia Woolf
Virginia Woolf
, çağının en etkili kadınlardan biridir ve yazdıklarıyla edebiyat dünyasında köklü bir yere sahiptir. Öyküleri ve romanlarıyla çok başarılı bir kariyere sahip olmasına rağmen, belki de en unutulmaz ve önemli işi “kadınların edebiyat tarihi”ne odaklandığı”
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir Oda
isimli uzun makalesidir. Feminizmin en önemli bayrak taşıyıcılarındandır. Woolf, 1941’de intihar eder. Ardında hayatına ışık tutabilecek “
Bir Yazarın Günlüğü
Bir Yazarın Günlüğü
” isimli günlüklerini bırakır.
Sylvia Plath
Sylvia Plath
de yine döneminin önemli kadın edebiyatçılarındandır. Manik depresif kişilik bozukluğuna sahip olması, ailesel problemleri, erkeklerle olan ilişkileriyle ve en çok da şair Ted Hughes’e olan bağlılığı ve aşkı gibi konularla tanınır. Otobiyografik romanı
Sırça Fanus
Sırça Fanus
(incelemesi için bakınız: #109476449) ölümünden sonra yayımlansa da, döneminde şiirleri (
Ariel ve Seçme Şiirler
Ariel ve Seçme Şiirler
) ve öyküleriyle Amerika ve İngiltere’de yavaş yavaş tanınmaya başlamıştır. Virginia Woolf’e olan hayranlığı da görmezden gelinemez Plath’in. Hatta öyle ki, günlüklerinde hayatının garip bir şekilde onunkine bağlı olduğunu söyler. Plath, 31 yaşındayken, 1963’te intihar eder. Ardında “bir edebiyat olayı” altbaşlığıyla yayımlanan, hayatına ışık tutabilecek “
Günlükler
Günlükler
”ini bırakır.
Nilgün Marmara
Nilgün Marmara
, yukarıdaki iki kadını okur ve sever. Özellikle Sylvia Plath’e hayranlık derecesinde bir bağlılığı vardır. Onun şiirlerini ve günlüklerini okuyarak hayatının izini sürer. Ve bunun sonucunda yukarıda da adını andığım makalesini yazar (Bakınız:
Sylvia Plath'ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analiz
Sylvia Plath'ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analiz
) Kısa bir süre sonra, henüz 29 yaşındayken, 1987’de intihar eder. Ardında hayatına ışık tutabilecek anıları, mektupları ve günlüklerinden oluşan
Defterler
Defterler
‘i bırakır. Yukarıdaki üç paragraf bu kadınların iç içe geçmiş yaşamlarına dair kısa bir özetti. Uzun bir makale konusu olabilecek denli detaylı bir konudur bu. Fakat bundan sonrası yalnızca konunun takipçilerini ilgililendirir tabii ki. 8. Son Söz: “Bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp kendime yerleşemiyorum, kendimi bir yer edinemiyorum, kendime bir yer…” (sayfa 271) Bu dünyadan bir Nilgün Marmara geçti! İyi ki onu okuyoruz ve iyi ki onu tanıdık. Evet, çok az şey bıraktı ardında ama onu sevenler için her biri kıymetli eserler bunlar. Defterler’deki öykü, oyun ve şiir taslaklarından da anladığımız üzere, uzun yıllar yaşasaydı birçok şey yazardı şüphesiz. Fakat o, böyle olmasını istedi.
Tezer Özlü
Tezer Özlü
için “edebiyatımızın nostaljik prensesi” denir. Nilgün Marmara için de “edebiyatımızın melankolik güzeli” diyebiliriz pekâlâ. Teşekkürler Nilgün Marmara. “Çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi. Yiten bu işte! Bu tükenişle hiçbir yeni yaşama başlanamaz, bu nedenle tüm sevdiklerime elveda diyorum. Ben’i bağışlayın!” (intihar mektubundan)
Defterler
DefterlerNilgün Marmara · Everest Yayınları · 2016676 okunma
··
11,2bin görüntüleme
Melek okurunun profil resmi
Bu dünyadan bir de güzeller güzeli Nilgün Marmara geçmiş dedim tekrar okudukça yazdığın cümleleri. Bu kadar detaylı yazacağını düşünmemiştim, Defterler'de okuduğumuz her şeye değinmişsin nerdeyse. Teşekkür ediyorum Defterler'i okuyan birisi olarak bu kadar net ve güzel anlattığın için Nilgün'ü. Yüreğine, emeğine sağlık...
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Ardında büyük izler bırakarak geçti hem de. Kuru kuru okuyup geçmek olmazdı, anlatılması gereken şeyler vardı ve yazmak istedim. ^^ Rica ederim Melek. Ben de teşekkür ederim zaman ayırıp okuduğun için. 🌸
Bu yorum görüntülenemiyor
DVenus okurunun profil resmi
İncelemenize bayıldım, emeğinize sağlık. Böyle bilgilendirici, detaylı anlattığınız için teşekkür ederim. Bu incelemeyi gördüğüm için de kendimi şanslı hissediyorum :) En kısa sürede kitaplarını okuyacağım.
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim, mutlu oldum. :) Nilgün Marmara’yı mutlaka tanımak lazım. Edebiyatımızda önemli bir isim…
esra okurunun profil resmi
Mütiş bir inceleme olmuş gerçekten de, kaleminize sağlık. 🌿
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim. ^^
Sozda okurunun profil resmi
Kaydettim, okuyacağım sonra..😌 Çünkü Canım Nilgün..
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
O zaman yorumu bekliyorum. ☺️
Bu yorum görüntülenemiyor
Meltem okurunun profil resmi
Çok güzel ve özenli yazılmış bir inceleme…🍀
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Geç gördüm yorumu. Çok teşekkür ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.