Önemli yazarımız, Sait Faik Abasıyanık… Bilirsiniz, o genel olarak kitaplarında toplum tarafından değil de insan tarafından bakar. Bu da hikayeyi daha iyi analiz etmemize yardımcı olur. Bu kitabında mekan olarak Galata ve Beyoğlu tarafını kullanmıştır.
En sevdiğim öyküleri: Ben ne yapayım?, Mürüvvet, Menekşeli Vadi oldu. Kısaca özetlersem, “Ben ne yapayım?” öyküsü şu şekildedir. Geçimini yazı yazarak kazanmak isteyen bir adam bir ortakla ticarete girmiştir. Ortak iş yapılınca insanı ne denli zarara uğratabileceğini gösterir bize Sait Faik. Yani ortağı tarafından kandırılmasının hikâyesidir.
Mürüvvet’e gelelim. İnsanların emeklerine değer verilmediğini hatta hayatın talihsiz insanların yanında olmadığını anlatan bir öyküdür.
“Küçük Hüseyin’e baktım. Dudağının kenarı yaşarmıştı. Gözü yumulmuş, yüzü buruşmuştu. İçimden ılık ılık bir şey aktı. Kana benzer bir şeydi. “İçim kanıyor, dedikleri bu mu?” diye fikrimden geçti.”
Menekşeli vadide ise işinden biraz fazla para kazanınca yeni tanıştığı kadın için gittiği meyhanede sıcak yuvasını terk etmesi, yedi yıl bu sarsıntılı aşkın peşinde koştuktan sonra ailesine dönüşünün hikâyesi. Okurken bir o kadar da sinir oluyorsunuz.
Hepsi maksimum 10 sayfalık öykülerdi. Kitabın içinde 14 tane öykü bulunuyor. Ben kesinlikle tavsiye ediyorum hatta keşke daha önce bu yazara bir şans verseydim, iyi olurmuş. Günümüzde öykülerden çok romanlar tercih ediliyor fakat kesinlikle kalemi çokiyiydi.