Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kralın sofrasında soytarı olacağıma, halkın kavgasında eşkıya olurum.
ÖYLE GÜNLER GÖRDÜM Kİ Öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu, Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp, Hayaller alev alev beynimi yakar oldu. Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu. Her sabah ilk ışıklar gözlerimi oyardı, Uyanan taş duvarlar iniltimi
Reklam
Halide Edip Hanım, her gece olduğu gibi bu gece de istihbarat raporunu özetleyecekti. Yüzündeki kaygı M.Kemal Paşa'nın içine dokundu. Ümit ve güven verecek bir açıklama yaptı. Her gün karargahta en tehlikeli olasılık hesapları içinde ezilen Halide Hanım'ın kaygısı geçmedi. Ama yüzünden silinip çekildi. Raporu okudu: ''Veliaht Abdülmecit Efendi,
Sayfa 411 - Şu Çılgın TürklerKitabı okudu
Kaçağım Eşkiya aşklar yaşarım durmadan Kaşla göz dağla uçurum arası konar göçerim Sürgünlüğümü yurtlanmaz yerleşik sevdalar Sığsın isterler defnelerim küçücük saksılarına Yetmez dağbaşlarının teslimiyeti istenir Ya katlim ya ihanetim Bilmezler bir başka yol olduğunu Yani ben eşkiya her yanı pusu Gözlerindeki dumanlı dağlara
Bir yanardağ söndü. Devrildi bir çınar; ışığın türkücüsü öldü. Sadece Çukurova değil, ölüm orucundaki tutsak, pamuk tarlasındaki ırgat, gecekondudaki Roman, ayazda sabahlayan çocuk da dağdaki eşkıya da yetim kaldı. Kütüphanelerimizin üstüne bir kara bulut indi. Yer Yaşar, gök Kemal şimdi… *** 2000’de, yeni binyılın kundağında ölmeye yatmış
Koca Ahmet bu dağlarda bir destandı. Analar, ağlayan çocuklarını, Koca Ahmet geliyor diye avuturlardı. Koca Ahmet bir dehşet olduğu kadar bir sevgiydi de. Koca Ahmet bu iki duyguyu yıllar yılı bu dağlarda yan yana götürebilmişti. Bunun ikisini bir arada götüremezse bir eşkıya, dağlarda bir yıldan fazla yaşayamaz. Eşkıyayı korkuyla sevgi yaşatır. Yalnız sevgi tek başına zayıftır. Yalnız korkuysa kindir.
Reklam
Efelik Egede, kökü ta ötelere, derine dayanan bir gelenekti. Osamanlıdan, Bizanstan daha eski. Belki de bu dağlar dağ olalı zeybeksiz kalmamıştır. Kaçakçılık bir okuldu. Delikanlıları alıp, eşkiya yetiştiren bir okul. Çok efenin heybesinde, atının eyerinde tütün kokusu vardı.
Hangi dağ efkarlıysa ordayız, Perişan edilen herşey bizimdir. Yağmur oluyoruz hangi ırmak kurusa, Gülüşümüz çocuk, Adımız eşkiya çıkmıştır bizim.
... Ve dağlar eşkiya dağlar kaçak sevgililer gibi yaslanır da birbirinin omzuna bir şivanın feryadını iletir telgraf telleriyle efkarımıza töresini devlet basmış bir aşirettir hoyrat
İnce Memed Çektikleri onca kahır Türkülerde yakılıdır Eşkıya demiş adına (onlara) Adı dağda yazılıdır Onlar dağda yazılıdır Oy oy İnce İnce Memed Yüreğimde sancı Memed İçimizde kara sevda Anlımızda yazgı Memed Yağlı kurşun çökertemez Hoyrat kızın sözü kadar Duman tüter dağ başında Yiğittir türküsü kadar Yiğittir türküler kadar Oy oy İnce İnce Memed Yüreğimde sancı Memed İçimizde kara sevda Anlımızda yazgı Memed Ali Asker
Reklam
sanırım herkes sizin gibi düşündüğü için icat etmişler bu giyotin denilen aleti. Oysa ben o sırada ne düşünüyordum biliyor musunuz: ya daha kötüyse böylesi?Yani ölümün çabukluğu daha fazla acı veriyorsa? Gülünç bulabilirsiniz bu düşüncemi, vahşice de bulabilirsiniz, ama işte . . . şöyle etraflıca düşünecek olursanız insanın aklına böyle
...aşık olmayan bir gezgin şövalye, zaten meşru değil, gayrimeşru şövalye sayılır ve şövalyeliğin kalesine kapısından değil, bir eşkıya, bir hırsız gibi duvardan atlayarak girmiştir." Miguel de Cervantes Saavedra - Don Kişot
Güneş doğudan doğar ama doğu hala karanlıktır.. Öncesi Diyarbekir o benim en esmer çocuğum Siverek bir toz bulutu altında kentsiz bir öpüş Urfa simsiyah bir yaradır dualar dökülür eteklerinden Silvan ipek yoludur, ışık çalar diyarbakır gecelerinden Hazro bir unutuştur Lice’ye güven olmaz, o hep illegal Ergani yaşlı anılar ilçesi ve tarihin saklı
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.