Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gün sızar eski bir dağ başına yürür eşkiya korkular ümit keseyim mi ırmaklardan eyyy sancılı değirmenlerde öğütülen acılar
İbnü'l-Arabi: "Çünkü benim en değerli eşyalarım kitaplarım" Eşkıya: "Şunun kitaplarını toplayıp yakın!" diye emir verdi. İbnü'l-Arabi endişelendi, çok üzüldü. Karşı çıktı. Eşkıya dönüp aynen şöyle dedi: "Eğer bu kitaplar senin için o kadar değerli olsaydı devenin üstünde değil kafanın içinde olurlardı" İbnü'l-Arabi hayatının en önemli dersini orada aldığını anlatır.
Reklam
Ben bilmez miyim ki eşkiya dünyaya payidar olmaz? Sultan Süleymana kalmayan dünya, o Süleyman kuş dilini bilirdi, Kaftan Kafa hükmederdi, işte ona kalmayan dünya, hiç kimseye kalmaz.
Sayfa 247Kitabı okudu
Yanan Ormanlarda Elli Gün
Bir zamanlar şehir kalenin içinde imiş Kalenin çok zalim bir beyi varmış.Zalim mi zalim.Önüne geleni asar,önüne geleni kesermiş.Halktan son meteliğine kadar vergi toplarmış. Son yiyeceklerini kadar ellerinden alırmış.Beyin üç oğlu varmış.İkisi babaları gibiymiş.En küçüğü aksineymiş.Bu kadar zulme dayana. mamış.Babasına halka zulmetmesi için yalvarmış.Baba dinlememiş onu.O,durmamış,yıllar yılı yalvarmış Bab onu zindan atmış.Sonra çıkar mış.Bunun üzerine yalvarmayı kesmiş..Halkla anlaşmayı bakmış. Geceleri ev ev gezip,babasına isyan hazırlamak için onları yola getirmeye çalışırmış.Gene yanına epey arkadaş bulup babasına isyan bayrağı açmış. Oğlan mağlup olunca arkadaşlarıyla kaçıp eşkiya olmuş.BabSı ölmüş. Eşkiya çocuk yaşlanmış.Kardeşi affetmiş ama o kaleye bir daha gitme miş.Gitse zulüm görecek.ArkDaşlarıy la bir kurmuş.Şehrin adına Küskünler koymuşlar.Burada adil bir idare kur lar.Bu iyilik üstüne küsme bu.
Sayfa 210 - YkyKitabı okudu
Yanan Ormanlarda Elli Gün
Her şeyden insana kötülük gelebilir. Asil attan gelmez.Zeynonun oğlu eşkiya idi.Çok namlı eşkiya idi.Öyle can yakanlardan değil, fukara düşmanlarından değil, yol kesenlerden değil, ev basanlardan değil,kimsenin bir kuruşuna tenezzül etmezdi.Kan davası yüzünden çıkmıştı dağa.Düşmanları çok kuvvet li düşmanlardı.Zeynonun oğlu erkek adamdı.Kimseye pusu kurmazdı.Ona herkes pusu kurardı.Pusu kurulsada. pusu kuranları avlardı.At yarım saat öteden pusu kokusu alır.At barut kokusu mavzer yağı kokusu…alırdı.Atlar bir de sahiplerine sadıkdır.
Sayfa 193 - YkyKitabı okudu
"Kendisine yapılan şey ne olursa olsun, bir Peygambere yol kesip, savunmasız ticaret kervanlarına saldırıp mallarına el koymak, üstelik bu işi yaparken cana kıymak, yakaladıklarına dayak attırıp işkence yaptırmak yakışır mı? Sıradan bir insan, bir kral, bir kabile reisi, bir eşkıya bunu yapabilir. Ama söz konusu olan kişi Peygamberlik iddiasındaki bir adam O günkü cahiliye Arap ahlakına ve erdem anlayışına bile sığmayan bir tutumla bunu yapıyor. Haram ayları bile ihlal ediyor. Eğer bunu intikam hissiyle yapıyorsa bir Peygambere intikamcılık yakışır mı? Eğer bunu adalet için yapıyorsa adaleti sağlamanın yolu haramilerin yaptığı gibi yol kesmek midir? Eğer yakışır, biz inandığımız Peygambere bunu yakıştırıyoruz diyorsanız ben de diyorum ki benim vicdanım ve aklım böyle bir Peygamberlik anlayışını onaylamıyor. Sizin bunu onaylayan mantığınızı da onaylamıyor. Ben böyle bir peygamberi kabul edemiyorum."
Sayfa 209 - e-bookKitabı okuyor
Reklam
Kimdi bunlar? Rum mu, Türk mü, Ermeni mi? Yok, iyilik gibi kötülüğün de dili, dini, ırkı, milleti, milliye yoktu. Daima siyahlar giyen tekinsiz adamlardı bunlar, hepsinin kılık kıyafeti birbirine benzerdi ve coğrafya nasıl illetten. Onlar sadece eşkıya milletindendi.
“Dört kişi, dört kişiden candan rahatsız olur: Eşkiya, sultandan; hırsız, bekçiden; zina ehli, dedikoducudan; fahişe, ahlak zabıtasından. Hesabı temiz olanın, hesap inceleyenden ne korkusu vardır?”
Ben bilmez miyim ki eşkıya dünyaya payidar olmaz ?
Yapı kredi yayınlarıKitabı okuyor
“Çekildik,” dedi Bayramoğlu. “Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz. O yüzden çekildik.”
Sayfa 426 - YKYKitabı okuyor
Reklam
Bizler tarihin ikinci kahramanlanyız, ufak tefek kahraman­lar, çoğu kez adımız bile bilinmez, yollan bir eşkıya gibi basan yıldızların yağmurunda yol alıyoruz, ağaçların ve iğde kokularının arasından geçerek bir yerden bir yere kader değiştiren mek­tuplar taşıyoruz. Kelimelerin gizi, dilsizlere emanet ediliyor.Ke­limelerin gücünden, büyüsünden korkuyorlar. Kelimeler uğruna can almıyor, can veriliyor. Kelimelerle yaratılan dünya, şu bir gece yansı içinde yol aldığım, mehtabın her yeri amansızcasına gündüz ettiği dünyadan çok farklı elbet; yüreğin gizlerini, gözün gördüklerini, aklın duyduklarını kelimelerin aşikâr ettiğine inan­mıyorum, eğer böyle olsaydı şu dilsiz yaşamım bir hiç olurdu. Kelimelere sığdırılamayan şeylerin, konuşabilenleri, ağzı kelam tutanları bile lal ettiğini kendime yakıştıramadığım bir ödeşme duygusuyla biliyorum. Biliyorum: Kelimelerin gücünden korku­yorlar. Her şey tariflerde saklıdır sanıyorlar. Ad vererek kurtulu­yor, ad vererek hapsediyorlar. Oysa kelimeler hem belgeliyor, hem saklıyor. Bilmiyorlar. Koynumdaki kelimelerle yol alıyorum.
Sayfa 121
Yaşar Kemal hatıralarında Don Kişot karakterine birçok kez referanslar yapmıştır. Örneğin, bir keresinde şair ve ressam ar­ kadaşı Arif Dino'nun Don Kişot hakkındaki bazı sözlerini akta­ rır: "Arif Dino bir gün tutturdu, çağımızın romancıları tek tipten korkuyorlar, dedi. Ona göre dünya romanı, Don Kişot gibi, tek tipin romanıydı."32 Hem İnce Memed l'de hem Dağın ôte Yü zü üçlemesinde Yaşar Kemal Don Kişot'tan temel teknikler kullanır. Don Kişot karakterinin basmakalıp hale gelmesi ve gezgin şövalye rolüne hapsolması gibi, Memed de eşkıya rolüne hapsolur ve bu yüzden huzurlu bir yaşam hayalinden vazgeçmek zorunda kalır. Benzer şekilde, Taşbaş da bir evliya olarak rolüne hapsolur ve Meryemce de, fa rklı bir şekilde, ölü kocası İbrahim'in hatırasını ideal koca rolüne hapsederek muhafaza eder. Her üç durumda da Don Kişot'u, Taşbaş'ı ve İbrahim'i basmakalıp rollere zorla sok­ mak çok tehlikeli bir şeydir. Ortega'nın bir keresinde dile getirdiği üzere, Don Kişot'ta Cervantes idealizmi yıkmıştır.
Sayfa 257 - YKY yayınları subat 2017Kitabı okudu
Çakırbeyli çiftliği Menderes suyu kıyısında ve Yunan işgal hattıyla, İtalyan işgal hattı­nın üzerindeydi demiştik. İstiklal Savaşı muvaffak olunca tabii düşmanlar çekilmişti. Fakat başta Aydın olmak üzere bu bölgede her şey çökmüştü. Harabe halindeydi. Dağlarsa, hala asker kaçakları, eş­kıya döküntüleri ve efelik davasını elden bırakmayan, dağ padişah­larıyla doludur.
Ortada ise artık, ne devlet, ne jandarma vardır. Eşkıya dağları haraca bağlamıştır.
Kafa yiyen bir eşkıya olarak Saklayacak bir yerim yoktu ganimetlerimi Karanlık şiirlerden başka
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.