Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
222 syf.
·
Puan vermedi
Yokluk içinde bir amaç uğruna çaba göstermenin romanı... 1897 yılında yayımlanan roman,yoksul bir kızın öğretmen okuluna gitmesini, öğretmen olmasını,kendi ayakları üzerinde durmasını işler.Udi romanında da aldığı eğitimi sayesinde yetişkin bir kadının hayatını kazanmasını,tek başına ayakta durmasını işleyen yazar iki romanında da kadının bir
Refet
RefetFatma Aliye Hanım · Kesit Yayınları · 20124,479 okunma
1851 yılının kış aylarında ve 1852 yılının baharında Ruslar, Çe­çenistan'ın nihai işgali için harekete geçti. Vozdivzhenski kale­sinden büyük çaplı bir taarruz başlatıldı. Komutan Baryatinski, yeni bir çevreleme taktiği deniyordu. Bir dizi kuşatma manevrası yaparak az sayıda kayıpla zaferler kazanmaya başladı. O döneme kadar
Reklam
"zaman zaman 30'lu yıllara dair yazarım çünkü iyi bir eğitim alanıydı. insanlar güçlüklere göğüs germeyi günlük bir hadise olarak algılamayı öğrenirlerdi, bela geldiğinde bir sonraki hamleyi yapmayı bilirlerdi, öyle bir hamle yoksa bile yaratırlardı. ve işi olanlar sanatçı gibi yaparlardı işlerini. otomobil tamircisi arabanı tamir ederdi. doktorlar evlere giderlerdi. taksi şoförleri kentin sokaklarını bildikleri gibi felsefe de bilirlerdi, eczacılar yanınıza gelip ne istediğinizi sorarlardı. sinema salonlarındaki yer göstericiler film yıldızlarından daha yakışıklıydılar. insanlar giysilerini kendileri diker, ayakkabılarını kendileri onarırlardı. hemen herkes her şeyi iyi yapardı. Şimdi mesleklerinde ve hayatta o kadar yetersiz ki insanlar, kendi kıçlarını silmeyi nasıl becerdiklerini anlamakta bile güçlük çekiyorum. güçlük baş gösterdiğinde dehşete kapılıyorlar, pes ediyorlar, sadece zaferlere ve yumuşak yollara alışık bu ölümüne şımartılmışlar. onların suçu değil herhalde 30'lu yılları yaşamamış olmak, ama onlara hayranlık duyduğumu söyleyemem."
Herkes gibi olamayan , kalabalıklara uyamayan , çağa ayak uyduramayan , odalara , evlere , şehirlere sığamayan , olduğu yerde duramayan , gitmek istediği yere varamayan , gitmekten başka gidecek yeri olmayan insanlarız. "Bir çiçeğin boynunu bükmesi bile ağlatır bizi , kalbi taşlaşmış bu çağın insanına elbette yeniliriz. "
Evlere dair
Ölülerin diriler için yaptığı mezarlarda yaşamayacaksınız.
Bir iki arkadaşının dışında, hiç kimsenin haberinin olmadığı nikahlar yapılıyor. Genç evliler, kimselere sezdirmeden buluşmaya çalışıyorlardı. İmam nikahının kutsallığı, gençlik heveslerinin türettiği sağlıksız ilişki biçimlerini gizlemeye çalışıyordu. Sonuçta genç dulların sayısı artıyordu. Kendilerini bu patolojik durumdan kurtarabilecek sosyal
Sayfa 109Kitabı okudu
Reklam
"İnsan, çocukluğunun geçtiği bir şehre sürekli olarak gelip gittiğinde geçtiği yollara dikkat etmez, o çatıların, o kapıların, o pencerelerin kendisi için bir anlam ifade etmediğini, o duvarların kendine yabancı olduğunu, o ağaçların sıradan bir manzara teşkil ettiğini, içine girilmeyen o evlerin hiçbir işe yaramadığını, üzerinde yürünen o kaldırımların taşlardan ibaret olduğunu düşünür. Daha sonraları, orada olmadığınızda, o caddeler, o sıradan ağaçlar gözünüzde tüter, o çatıların, pencerelerin, kapıların eksikliğini hisseder, hiç kimsenin girmediği o evlere her gün girildiğini, o kaldırımlarda ruhunuzu, yüreğinizi, kanınızı bırakmış olduğunuzu fark edersiniz. Anılarınızda sakladığınız, artık göremediğiniz ve belki de hiç göremeyeceğiniz tüm bu yerler kederli bir sevince dönüşüp, melankolik bir görünümle size geri döner"
Sayfa 528
Evlere dönüş hakedilmiş bir şenlikti başka dünyalarda…
İnsanın Acısını İnsan Alır
İnsanın Acısını İnsan Alır
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
İnsanların çevremde açtığı yalnızlığı Yine onlarla doldurmak için Güneşle birlikte çıkıp yataklardan Ay ışığı ile dönüyorum evlere Azalan ömrümü böyle uzatıyorum
128 syf.
10/10 puan verdi
Ben demiştim, bir gün canımız sıkılacak. / Bu kadar sıkıntının içinde.
Çağdaş Türk Edebiyatı'nın çok değerli ve önemli isimlerinden biri Ayfer Tunç. Sözünü sakınmayan, tutkulu, melankolik ve eserlerinde hayalperest umutlara yer vermeyecek kadar gerçekçi bir edebiyatçı. Maalesef adının hâlâ yeterince anılmadığını düşünüyorum. Oysa kaleminin büyüleyiciliği ve sahiciliğiyle, derinlikli karakterler yaratması ve
Suzan Defter
Suzan DefterAyfer Tunç · Can Yayınları · 202212,9bin okunma
Reklam
232 syf.
·
Puan vermedi
Seneler
Annie Ernaux'tan okuduğum ikinci kitap bu. İlki "Boş Dolaplar"dı. Açıkçası onu epey sevmiştim, zaten bu kitabı okumama da referans olan oydu. Bu kitabı ise pek sevdiğimi söyleyemem. 60'lardan 2000'lere hayatın bir panoramasını sunuyor yazar. Sanırım tek beğendiğim kısmı da bu sürecin bir kısmına tanık olarak, nelerin olup bittiğini topluca ve hızlıca gözden geçirmek oldu. Şarbondan kuş gribine, evlere internet gelmesinden cep telefonlarına ve bunlara bağımlı hale gelişimize, hızla tüketim toplumuna dönüşmemize, kadınların cinsellik konusunda tabularının yıkılışına ve daha yazamadığım pek çok şeye dair bir hafıza yenileme.. Bilinçakışı tekniğinin bir örneği olan bu kitaba tutunacağınızı düşünüyorsanız okuyun derim, zira zor bir okuma oldu benim için..
Seneler
SenelerAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20211,583 okunma
Hanımlar bu konuyu direk bize yazıyorum, bu konunun birincil muhatabı bizleriz. Beyler transit geçebilirler mevzuyu... Birkaç kez ismi kulağıma çalınmış hatta bazı arkadaşlar tarafından "hocam bu konuları dile getirmelisiniz muhakkak" diye uyarılmıştım. Bir vesile ile tekrar dile gelince hanımefendi kimdir nedir bir bakayım dedim.
Güneş size yeni yılda başka bir deyişle gelişle doğuşuna dair söz mü verdi? Geceler karanlıkta kalan evlere aydınlık sağlayacağına dair söz mü verdi? Takvimler her gününüzün bahtiyar ile saadet ile geçebileceğine dair yapraklarından çek mi verdi size? Ölümler size hayat mı adadı? Sizler neyin yeniliğini kutluyorsunuz sümsük herifler, hanfendiler. Bunu hak etiniz kendimce (Boran Deniz)
542 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.