"Çünkü aşk ne kadar yüce olursa aşk sahibini o kadar hasret ve ayrılık acısı çekmeye mahkum eder kader. Yahut aşık ne kadar acı ve keder yaşarsa aşkı da acısı oranında çoğalır. "
"Oysa minnet ifadesi insanlarda çok nadir görülen bir şeydir, özellikle de minnet duygusu büyük olanlar, duygularını açığa vuracak iradeyi bulamazlar; şaşkın şaşkın susarlar, utanırlar, zaman zaman da duygularını saklamak için yüzlerini asarlar."
" Bir kalp, sevmek için mutlak servete, asalete mi muhtaçtır? Bence en güzel ikbal, ruhun göründüğü iki güzel göz; en büyük servet, kalbin hissini gösteren gül renginde dudaklardan akseden gülümsemedir. "
"Evet, çünkü sen benim için her şeydin, bütün hayatımdın. Benim için her şey, ancak seninle ilintili olduğu ölçüde vardı, hayatımdakilerin hepsi ancak seninle bağıntılı olduğu ölçüde anlamlıydı."
"Hakikati seviniz, o da sizi sever; hakikati arayınız, o da sizi arar ve üstüne yalan Çin setleri gibi kalın duvarlar örsün, altında kalan hakikat bir ince iniltiyle, bir hafif rüzgar dalgasıyla, herhangi bir küçük işaretle mevcudiyetini bildirir: 'Burdayım!' der."
"Görülecek, işitilecek , tadılacak, okunacak, yazılacak, yapılacak o kadar şey birikiyor ki, bundan sonra hayatımın bütün bunlara yetişemeyeceğinden korkuyorum."
"Beş dakika gecikince 'Kusura bakma' dersin, birine kazara omuz geçirince dersin, üstüne yanlışlıkla çay dökünce dersin.Fakat insanın kalbini dağlayınca denir mi?"
'En kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim.Yemeğe kal, dediler:kaldım.Oysa, kalınmaz.Onlar biraz ısrar ederler,sen biraz nazlanırsın.Sonunda kalkıp gidilir.Her söyleneni ciddiye almak yok mu, şu sözünün eri olmak mu; bitirdi, yıktı beni.'
'Bu sabah uyandığım zaman, gecenin sıkıntısı göğsümden kalmamıştı.Demek ölüm bu, diye düşünüyordum.Sabahları uyandığıma sevinemiyorum.Gecenin sıkıntısı, öğleye kadar sürdüğü için, sabahın verdiği diriliği yaşayamıyorum.Ögleden sonra da akşamın hüznü çöküyor.'
"Son durağa gelmeden yolculuğun bitmek üzere olduğunu haber verdiler mi sana? Birdenbire 'Buraya kadar!' dediler.Oysa, bilseydin nasıl dikkatli bakardın istasyonlara; pencereden görünen hiçbir ağacı, hiçbir gökyüzü parçasını kaçırmazdın.Bütün sularda gölgeni seyrederdin."
Hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve ona ne birşey ilave etmeli,ne de başka ondan birşey eksiltmeli...Bazı şeyler vardır, canımızi sıkar;'Bu neden böyle?Böyle şeyleri dünyadan kaldırmalı' deriz.Bazi şeylerde mevcut değildir.İcimizden bunların olmasını ister.Hatta bu uğurda çalışırız.İkisi de saçma ve faydasızdır.İnsan dediğin mahluk hiçbir şeyi değiştiremez.Bunun için gönlünün rahat olmasını istersen, gördüğün fenaliklarin bile bir hikmeti olduğunu düşün ve yeryüzünde olmayan iyilikleri oraya getirme sevdasına kapılma...Sonra en mühimi: Kendini halinden şikayet etmeye alıştırma!