Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Bi yerde yanlış yapıyorum ama nerede." Bu cümle noktayla değil soru işaretiyle bitmeli, biliyorum. 19. Yüzyılda yaşasaydım şayet, bi yerde yanlış yapanların verilecek cevaplara ihtiyaç duymayışı hakkında sahipkıran olabilecek ciddiyette felsefik şeyler söyleyebilirdim. Kim bilir, belki de atölyesinde ferforje yapan bir kaynakçı olarak; Yale Üniversitesi'nden gelen bir heyetin beni ikna çabasını elimdeki elektrot ile sigara yakar vaziyette dinler ve "babama sormam lazım" deyip başımdan def ederdim. Evet evet, bir yerde yanlış yapıyoruz ama nerede. O yerde kiracı olmamanın verdiği avantaj bizi teskin ediyor olsa gerek.
Ama Füruzan sen beni çocukluğuma götürdün:(
Sıcakta gevşeyen olgun hokka güllerinin hanımelleriyle geçişerek sarmaladığı kameriyenin oraya gider, arada bir bahçeyi yoklayan esintinin sarstığı güllerin, hanımellerinin beni yarı uykulu yapan kokularının dağılışını içime çekerdim. Kameriyenin ferforje iskemleleriyle mermer masasının üstünde geceden kalma çiylerin nemine uzanıp bastırırdım avuçlarımı.
Reklam
3 adet ölmüş ev gördüm. Bu sebeple evimdeki lüzumsuz her şeyi vaktiyle dağıtmanın yoluna bakıyorum. Sizin için değerli olan şeylerin başkaları için son derece değersiz olabileceğini bu sayede öğrendim. Vaktiyle dağıtın yoksa geride bıraktıklarınıza çok yük oluyorlar. ÖLMÜŞ EV Siz hiç ölmüş bir evde kaldınız mı? Tabaklarının dolaplarında öldüğü,
Ourcq Nehri'ni Marne Nehri'nden ayıran o yüksek yay­ lanın güneyinde, Livry ve CheHes arasında bulunan Mont­ fermeil, günümüzde yıl boyunca alçı sıvalı olan viiiaları ve pazar günleri ışıldayan burjuvalarıyla tanınmış büyük bir kasabadır. 1823'de, ahşap evierden oluşan bir köy olan Montfermeil'de, bunca beyaz ev, bunca halinden memnun burjuva yoktu. Sağda solda heybetli görünür n l eriyle, ferforje korkuluklu balkonlarıyla, kapalı kanatlarının beyazı üstüne yeşilin her tonunu yansıtan küçük cam bölmeli pencerele­ riyle dikkati çeken birkaç sayf i ye evine rastlansa da, Mont­ fermeil sıradan bir yerdi. işlerini ço c uklarına devretmiş eski kumaş tüccarları, tatillerini burada geçiren avukatlar henüz Montfermeil'i keşfetmemişlerdi. Hiçbir anayolun geçmedi­ ği, bereket ve refah içindeki köylülerin hu z urlu bir yaşam sürdüğü, sakin ve şirin bir köydü. Sadece yayianın yükseltisi yüzünden su sıkıntısı çekiliyordu.
Ferforje bahçe kapısından çıkmadan önce, hiril hiril soluyup kuyruk sallamakta olan Kerberos'a baktı.
278 syf.
·
Puan vermedi
Başkalarının anılarını kendimin sandım
Ayfer Tunç’un şehir arşivi.. Memleket Hikayeleri kitap adını Halit Refik Karay’ın aynı isimdeki eserinden almış..Bilinçli yani.. Bizi biz yapan ,hayatlarımızın ne kadarına kadar sızabilmiştir yaşadığımız şehirler,işte bu kitabı okuduğunuzda bu sorunun kendi payınıza düşen cevabını, kelimelere bürünemese de verdiği duyguyu en azından
Memleket Hikayeleri
Memleket HikayeleriAyfer Tunç · İletişim Yayınevi · 2012230 okunma
Reklam
Auschwitz-Birkenau ölüm kampında Cilka'nın hafızasına kazınan son görüntü, kapıların üstüne asılmış ferforje tabela olsa gerek: "Arbeit Mach Frei" - Çalışmak Özgürleştirir. Vorkuta'daki Sovyet gulag'ına geldiğinde gördüğü ilk şey de yjne bir tabelaydı: "SSCB'de Çalışmak Bir Onur ve Şan Meselesidir." Bir başka tabelada ise, "Demir Bir Yumrukla İnsanlığı Mutluluğa Ulaştıracağız" yazıyordu. Nazi Almanya'sı ve Stalin Rusya'sının sayısız ortak özelliğinden biri, sadistçe ironi zevkiydi..
Sayfa 381 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Şehre girerken hala cep telefonuyla oynuyordu. Ertesi gün, aşık olmuştu. Çıkmaz bir sokakta yer alan, eski görünümlü, neredeyse tamamen boş olan pansiyondaki küçük odasına aşık olmuştu. Perdelerin ve yatak örtülerinin motiflerine, bakır musluklara, havluluklara aşık olmuştu. Bir kartal yuvasını andıran ferforje demirli balkonundan gördüğü gri renkli çatılara, kilisenin haçına, uydu antenlerine aşık olmuştu.
Sayfa 421Kitabı okudu
Çilingir sofrasındaki çilingir, eskiden “ferforje işi yapan” ya da bugün “kilitçi” anlamına gelen çilingir değil. Farsça şilengâr, yani “şölen donatan”. Farsça şilen/şilân ve Türkçe şölen, ikisi de Moğolcadan alınma bir kültür kavramı. Kelimenin Moğolca aslı çorba demekmiş ama Cengiz Han sülalesi zamanında Moğolların bir siyasi güç gösterisi olarak kullandıkları muazzam boyutlu resmi ziyafetlere bu ad verilmiş. Tüketim manyaklığı kapitalizmin icat ettiği bir şey değil. O devirde de bir defada on bin sığır, yüz bin koyun kesip dosta düşmana hava yaparlarmış.
Propaganda Yayınları
Parmaklıkların arasından , kışa meydan okuyan sık bitkilerle süslü , kaldırım taşalı döşeli avluyu inceledi. Binaların cephesi karanlıktı. Dümdüz uzanan , süssüz saçak silmeler. Ferforje balkonlar. Zamanda yolculuk yapmak gibiydi. Bu binalar XVII. veya XVIII. yüzyıla ait olmalıydı. Gerginliğine rağmen , mekanın çarpıcı güzelliğini keşfediyordu. Kaldırım taşları , bina cepheleri , yaprak süslemeler , boya yerine cıvayla belirginleştirilmiş bir tablo gibi parlak griydi.
Reklam
Siz hiç ölmüş bir evde kaldınız mı? Tabakların dolaplarında öldüğü, en güzel fincanlarının, gümüş tepsilerinin, kristal bardaklarının raflarında can verdiği bir evde? Bir ev, içinde yaşayan öldüğü anda ölmez, evin ölümü daha uzun sürer. Onun ölümü illaki daha yavaş ve daha acılıdır. Açılmayan çekmeceler ve içindekiler ölür önce… Gümüş çatal bıçak
Murat Musut Badana yapiyormus, bende gidipyardım edeceğim... "demir parmaklıklar" ile "merdiven ferforje" 'lerini boyuyacağım. Akşama da "çay, kahve" eşliğinde , "kazak ile atk"ı öreriz artık...🤣
Açık mavi gökyüzünün altında , her ayrıntı , önce akkorlaşıncaya kadar ısıtılmış , sonra soğuk suya daldırılmış bir ferforje motifi gibi belirgindi. Her bir öğe , her bir yüz , güneşin ısısı ile buz gibi rüzgarın soğuğu arasında taşlaşmış gibiydi.
istesem de diyemezmişim ben zaten onu
' Aa, bu sokakta hiç ferforje kafesli pencere parmaklığı yok. Ne enteresan!" demezsin mesela. '
Sayfa 39 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Eylül 1972
Beyaz badanalı, içten merdivenli, iki katlı bir ev. Deniz gören, korkulukları yeşile boyanmış, çocukluğumuzda bayramlarda hediye edilen mendiller kadar küçük bir balkon. Dört odalı bir otel burası! Yatak odasında aynalı karyola var, yaylarının dizleri tutmadığı için gıcırdıyor. Uyumaya niyetlenmediğim için bilmiyorum henüz. Duvarda siyah beyaz
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.