Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Filozof Efendi

Filozof Efendi
@filozofefendi
Gıda Mühendisi
Gıda Mühendisi
Gaün
12 okur puanı
Ocak 2018 tarihinde katıldı
Yeni bir ev, yeni bir eş, yeni bir iş, yeni bir hayat mı sanıyor bu insanlar!.. Emanete bırakınca eski hayatını, yeni bir insan mı oluyorsun?
Reklam
Bütün insanlarda karakter farkını, kötülük ya da erdem belirler.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Göründükleri gibi olmalıdır insanlar. Eğer değillerse göründükleri gibi İnsan değil, şeytandırlar.
Aslında para insana yetenek bile kazandırdığı için aşağılık, nefret edilecek bir şeydir. Dünyanın sonuna kadar da bu böyle sürüp gidecektir.
Reklam
Seni az tanıyorum... Az... Sen de fark ettin mi? Az dediğin küçük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri Başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi. Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorumi demek, seni kendimden çok biliyorum demektir. Bilmesem de öğrenmek için her şeyi yaparım demektir. Belki de az her şey demektir. Ve Belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir.
Ama aşk, bir cenin gibi bedenin karanlıklarından acıyla dönüp durmaktan kurtulduğu, nefes ve dudak aracılığıyla kendini zikir ve itiraf edebildiği zaman gerçek aşktı.
İnsanlar dünyadaki değerli şeylere sahip oldukça, kendi değerlerini kaybettiler...
Buna yaşamak mı diyorsun? Gülüşün yok, gözlerin yok, sen yoksun!
Reklam
Ne kadar kaçarsak kaçalım, dönüp dolaşacağımız yer, yine kendi içimizdir. İnsanın kürkçü dükkanıdır yüreği...
Bizim onunla içimizde birikmiş o kadar dünümüz, o kadar hatıramız vardı ki, üstüne ne güzel binalar kurulurdu. Ama ona göre, bütün bu dünlere, bugünlere, şiirlere rağmen birlikte olabileceğimiz yarınlarımız olamazdı.
İnsan, ölümün gölgesi üstüne düşmüşse eğer, artık yalan söylemez.
Hayatın tadı..
Büyüyüp hayatı tattıkça çayın da kahvenin de şekerini azaltıyor insan, alışıyor acılara...
Sayfa 174
Beyaz Mısralı Prens
Atım da arabam da olmadı hiç. Bazen teker bağladım Bazen de nal taktım Beyaz mısralarımın tabanına Öyle geldim sana..
Sayfa 143
Yazık o millete ki, dokunmadığı şeyi giyer, ekip biçmediğini yer, hasat etmediği tohumun ekmeğiyle beslenir, kendi cenderesinden çekmediği şaraptan içer. Yazık o millete ki, zorbayı bir kahraman gibi alkışlar ve gösterişli fatihi hayırsever sanır.
Reklam
“Sen, soğukta ısıtmayan bir örtüsün! Sen, rüzgara ve fırtınaya engel olamayan uydurma bir kapısın...”
Özü sözü doğru olanların ortak yönü de budur: Karşısındaki kişinin de içten konuştuğunu sanırlar.
Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir. Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun .
...Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir. Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun.
Aşk, taçlandırdığı gibi çarmıha da gerer sizi..
undefinedKitabı okudu
Benim yolculuğum içimden içime doğru, kendime ulaşma çabası... Seninki nereye?
Reklam
Konuştuklarınızın çoğunda, düşünce yarı yarıya katledilir.
Dostluk, sevgiyle ektiğiniz ve şükranla biçtiğiniz tarlanızdır..
Bizim onunla içimizde birikmiş o kadar dünümüz, o kadar hatıramız vardı ki; üstüne ne güzel binalar kurulurdu. Ama sıkıntı şu ki, ona göre bütün bu dünlere, bu günlere, şiirlere rağmen birlikte olabileceğimiz yarınlarımız olamazdı.
Madonna
******************** •İnsanlara ne kadar çok muhtaç olursam onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar çok artıyordu. •Mühimce mevkilere geçen adamların esaslı adetlerinden biri de galiba eski -ve kendilerinden geri kalmış- arkadaşlarına karşı gösterdikleri bu biraz da şuurlu dalgınlıktı. •Bütün hayal kırıklıklarımız, karşımıza çıkan olayların anlaşılmadık, beklenmedik taraflarınadır. Her şeye hazır olan ve kimden ne gelebileceğini bilen bir insanı sarsmak mümkün müdür? •Çevremden uzak durmamın sebebi, kitaplar da tanıştığım insanları çevremde bulamayışım değil miydi? ••İçimde bir yolculukta tanışıp alıştığım, fakat pek çabuk ayrılmaya mecbur olduğum bir insana veda eder gibi bir his vardı. •Ona söyleyecek ne çok şeyim vardı... Bunların, bütün ömrümce konuşsam bitmeyeceğini sanıyordum. •Onların beni anlamasına imkan yoktu. İzahat vermeye de asla mecbur değildim.
Kadın ve Kitap
Tıpkı bir kitabın ağaçtan olması gibi değil midir, kadının da erkeğin göğüs kafesinden yaratılmış olması.? Ağaç doğayı doğallığı temsil eder, kitap ise duygu ve kusursuzluğu. Kadınlarda kitaplar gibi taşın yontulmuş hali, erkeğin kabası alınmış, incelmiş halidir. İşte bu yüzden kadınlar fazlasıyla detaycı ve mükemmeliyetçi olurlar. Yani anlayacağın kadınlar ele avuca sığacak kadar ufak ama kocaman bir yüreğe sığamayacak kadar da büyük bir yer kaplar hayatımızda.