Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
...Cenab-ı Allah'a tevekkül olmalıydı,deldiği boğazı aç komazdı elbette, ama elinde değil, tevekkül olsa bile işin ucu kendisine dokununca tevekkül mevekkül uçup gidiyordu. Sonra Cenab-ı Allah'ın pek öyle deldiği boğazlarla da ilgisi yoktu galiba.Her yıl Çukurova'ya binler, on binlerle ırgat gelirdi. Hepsi de Cenab-ı Allah'ın deldiği boğazlardı. Böyle olduğu halde, çoğu iş bulamaz, sürüm sürüm sürünür,yaşlılar, bebeler açlıktan bir deri bir kemik sürünürler, derken Otegeçe'deki mezarlığa yem olurlardı.Otageçe'deki mezarlığa yem olanlar Cenab-ı Allah'ın dediği boğazlar değil miydi...?
Sayfa 160Kitabı okudu
Uyku artık beni sevmiyor. Uykuyu bir kez yaraladım, galiba henüz öldürmediysem de. Uyuyorum, öyle yorgunum ki gözlerimi yumar yummaz uyuyorum. Ama uyku uyumuyorum. Başka bir şey uyuyorum. Yaralı bir şey. Dünyamı kapatan yaralı bir şey.
Sayfa 171
Reklam
ne yapacağını bilememe, elini kolunu nereye koyacağını şaşırma, sanki çok önemli bir şeyi unutmuş gibi düşüncelere dalıp çıkarmaya çalışma, aniden yerinden kalkıp şöyle bir dolaşıp gerisin geri oturma, acaba ben neyle meşgul olup yaşıyordum sorgulamaları. su gibi, hava gibi, ekmek gibi bir şey var eksik, öyle eksik ki... bırak zaman geçmiyor demeyi emine galiba dünya artık dönmüyor.
"Çocukken herkesten korkardım... Büyüyünce, kimilerinden alçaklıkları için nefret ettim, kimilerinden de... ne için olduğunu bilmiyorum, öyle nefret ettim işte! Şimdi ise hepsi değişti gözümde. Galiba acıyorum onlara... bilmiyorum nasıl oldu, ama hepsinin de rezilliklerinden sorumlu olmadıklarını anlayınca’yüreğim yumuşadı..."
Jack Kerouac Kendini Anlatıyor Ben hayatım boyunca pranga mahkûmiyetlerinden kaçan köksüz bir ağaç oldum. Ne durmayı ne de aynı yolu ileri geri kat etmeyi severim. Bana sorarsanız, gerçek yaşam hiç durmadan dosdoğru denize doğru gitmektir. Öyküler söylemek, öyküler dinlemek, öyküler yaşamak… Benim öyküm de onlardan biri. Her zaman gizlice
EN SEVDİKLERİMDEN SEÇMELER Var mı dünyada günah işlemeyen söyle: Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle; Bana kötü deyip kötülük edeceksen, Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
RUBAİLER
Reklam
Bir Nedeni Yok Yalnızca Öptüm Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata
Yüzümün yansısı bu. Yapacak işim olmadığı günlerde onu seyreder dururum. Gördüğüm bu yüzden, hiçbir şey anlamıyorum. Başkalarının yüzleri bir anlam taşıyor. Benimki öyle değil. Güzel mi yoksa çirkin mi, bunu bile söyleyemem. Çirkin galiba. Çünkü böyle olduğunu söylediler. Bana dokunan bu değil. Yüzüme böyle nitelikler verilebilmesine şaşırıyorum aslında. Bir toprak parçasına ya da bir kayaya güzel ya da çirkin demek gibi bir şey bu.
"-... Ama keyfin yerinde değil, değil mi? - Ama keyifli olmaya çalışıyorum. - Yaşamın bir bisküvi kutusuna benzediğini düşün, yeter. - Herhalde pek akıllı değilim, çünkü zaman zaman ne demek istediğini anlayamadığım oluyor... - Bir bisküvi kutusunun içinde, her tür bisküvi vardır, sevdiklerin de, sevmediklerin de, öyle değil mi? Ve insan sevdiğini önce yerse geriye pek sevmedikleri kalır sadece. Ben kötü günler geçirdiğimde hep böyle düşünürüm işte. Şimdi bunu yaparsam, sonrası daha kolay olur, derim kendi kendime. İnan bana, yaşam bir bisküvi kutusu gibidir. - Buna gerçek bir felsefe diyebiliriz galiba... - Ama doğru, inan bana. Ben de deneyimlerle öğrendim."
Sayfa 300Kitabı okudu
Merhaba nalân... bu sen misin Yoksa sen mi sandım; Biri çimdiklesin beni Şöyle ışığa gel de göreyim Beni dümdüz eden O yalandan da yalan gözlerini Merhaba nalân
Reklam
Siyaset sadece burada konuşulmuyor galiba ben öyle gözlemledim. Tebrikler çizgisini bozmayan 1000kitap.com
"Üniversiteli delikanli kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı.Okul salonundaydı maç Tribünsüz,minik bir salon.. Seyircilerle, oyuncular arasında, sahanın çizgisi vardı sadece.. O kadar yakındılar..Delikanlı, bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa göruyordu takımda.. Hoşlandıgını, fena halde hoşlandıgını hissetti. Az sonra
Yüksek sesle konuşma olur mu benimle? Fısılda yeter, duyarım ben, bağırma ne olur.. Ve lütfen benim sesimin yüksek perdeden çıkmasına da aldırma. Kalabalık evde büyüdüğüm için birbirimize bağırmadan duyuramazdık sesimizi. O yüzden küçük harflerle konuşmayı bir türlü beceremedim. O zamanlar da farkındaydım aslında, ne kadar çok bağırırsam o kadar
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.