Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Pastaneye gittim, gelmemişti. Bir çay istedim, içtim hâlâ yok! Aslında gelse ne diyeceğimi, ne yapacağımı da bilmiyordum. Geç oluyordu, kalktım, kapıya doğru yürüdüm. İçeri girdi. "Nerede kaldın?" dedim… Sanki yıllardır tanıdığım birine sitem eder gibi… Tiyatrodaki bakışmadan sonra bir arkadaşımın evinde toplantıda karşılaşmıştık. Şaşırmıştım onu görünce… O da beni hatırlamıştı. Arkadaşım tiyatrolara turne programları yapan bir şirkette çalışıyordu. Ankara'da bulunan oyunculara davet vermişlerdi. Böyle davetler sıkça yapılırdı o zamanlar. Ben pek katılamazdım. Sohbet etmiş, ertesi gün pastanede buluşmak için sözleşmiştik. (Sonradan Münir Özkul'un anlattığına göre gelmek istememiş. "Böyle bir buluşmaya ne gerek var, zaten yarın İstanbul'a dönüyoruz" demiş. Otelden zorla çıkarıp bir taksiye bindirip göndermişler.) Beraber birer çay içtik. Pastaneden çıktığımızda Çankaya'dan Kızılay'a doğru el ele yürüyorduk. Hiç konuşmadan… Üzgündük… Bir aydır Ankara'da turne yapıyorlarmış. Biz son gün buluşabildik… Onun ev telefonu yoktu. Ben de telefonumu veremedim. Sadece adreslerimizi verdik birbirimize. Kızılay'a gelince ellerimizi zorla bıraktık. O otele, ben eve… Carum yanıyordu çok… Şimdi düşünüyorum da, yarım saat içinde bu kadar derin duygular besleyebilmek, benim kabiliyetim miydi acaba? O'nun ne gibi bir dahli olmuştu bu hale gelmemde?…
Sayfa 14 - Doğan KitapKitabı okudu
Evin saadet­hane olduğu devirde, evde olmak da bir saadet idi şüphesiz. Ne vakit ev saadethane değil zindan olarak görülmeye baş­landı, saat de kol saati oldu. Ev saati, sokak saati olup arayıcı fişeği gibi zıldır zıldır gezmeye, herkesin, her şeyin vaktine kendini uydurmaya, bu uğurda kan ter içinde koşmaya, "geç kaldın" diye azar işitmeye başladı.
Reklam
“Sen bana geç kaldın,” diye fısıldadı başını tamamen eğip gözlerini kıstı ve alnını alnıma yasladı. “Ben sana erken…” “Soyunsun gün, sarsın geceler,” diye fısıldadım gözlerimi yumarken. “Vaktimiz varken.”
"Söyle bana yoldaş, söyle. Suphiler nerede?" O hiç şaşırmıyor sualime. "Türkiye tezlerine çalıştılar bütün gece, Ama geç kaldın çıktılar Denizlerle birlikte... Önce fabrikalara gideceklermiş, Toplantıları varmış grevdeki işçilerle. Oradan üniversitelere ineceklermiş, Öğrencilerle sohbete. Sonra 1. Şube'de direnen genç bir yoldaş varmış, Onu yüreklendireceklermiş ellerinden geldiğince."
Isla ☆•°
Kilitli. Kilitli. Kilitli. Sesler yaklaşıyordu. Hiç düşünmeden son kapıyı yumruklamaya başladı, çaresizce, delice.. Açıldı. Bir kadın duruyordu. Kollarını kavuşturmuştu "Geç kaldın," dedi kadın. "Şunu giyin ve diğerlerine katıl. Isla kadının ya da diğerlerinin kim olduğunu bilmiyordu ama gördüğünde şansın ne olduğunu bilirdi...
Sayfa 66 - ParolaKitabı okudu
Kapım ardına kadar açık bekledi seni. Niye böyle geç kaldın?
Reklam
Tolstoy'a altmış yedi yaşında bisiklet sürmeyi öğreten, Kemal Sunal'a elli bir yaşında diploma aldıran hayatta, sahi sen bir şeylere geç mi kaldın? Bir daha düşün.
Sayfa 27 - İndigoKitabı okudu
Gençliğimde aradığımı yaşlılığımda buldum, neylersin. Ya ben erken geldim ya sen geç kaldın vuslata, neylersin... Kader!
Ben hep benimle ilgilenmiyorsun, bana zaman ayirmiyorsun ,romantik değilsin beni dinlemiyorsun, niye geç kaldın, niye haber vermedin gibi sözler söyledim ona. Simdi düşünce anladım bunlar hep suçlayıcı kelimeler. Fakat söylerken farkında olmadım.
Bizim zamanımızda güneş doğduktan sonra dükkân açılmazdı. Beyaz ipliği siyah iplikten seçen zamanda açar açarsın. Geç kaldın mı, o gün esnaf birbirine "Falan ustanın bir sıkıntısı var galiba? Gece hastası mı, ölüsü mü, ne oldu acaba?" diye sorardı..
Sayfa 9 - BakkalKitabı okudu
Reklam
Herkes biliyor yalnızlığın ölüm, ölümün de yalnızlık olduğunu. Belki bu yüzden en çok ölenle ölünmez demeleri öfkelendiriyor seni. Çünkü bir gece sabaha karşı henüz güneş doğmadan öldün sen. Ölenle öldün. Hayat dolu bir parçan eksildi, hayata bakan gözlerin kör oldu, alacakaranlıkta yapayalnız, çırılçıplak kaldın.
"Herkese koşarken, Kendine geç kaldın."
Kavuştay
“Geldin mi?” “Geldim Kaknuşşam!…” “Geç kaldın!“ “Çooook!…“ “Ankâ gitti! Zümrüt Ankâmız gitti!“
Sayfa 250 - Kapı yayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.