Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sular gibi akıyor gündüz ile gece, Gündüze sarılsam küser bana geceler. Seyretsem gökyüzünü parlar mi gözler? Sevgi dolu ilham gelir mi yüreğime?
Geçiş
Mazi köyünde, hatıralar gölgesinde kal ! Yaklaştığın tâbiati günlerce seyre dal! Dağlar başında zevkini aldındı varlığın, Bulsun bu zirvelerde huzûr ihtiyarlığın. Akşam, çoban sadâları artar, güneş söner; Gür çırıgıraklarıyle davar yaylâdan döner; Havlar zaman zaman gece ufkunda bir köpek, Gönlün hüzünlenir bunu duydukça ürkerek. İnsan bilir cihanda nedir ömrünün sonu; Ömründe bir dakikacık etmez hayâl onu. Hiç şaşmıyan saat gibi işler durur kader. Birgün saat çalar... Çok uzaktan gelir haber... Artık güneş görünmez olur, gök bulutludur, Rahatça dal, ölüm sonu gelmez bir uykudur.
Reklam
Gönül, maneviyat mülkünün süvarisidir ;şu köpek nefis de, onun gece gündüz yol arkadaşı! Süvari atını dörtnala koşturdukça, köpek de tıpkı avdaki gibi habire onun yanında koşar. Gönlün Yüceler Yücesinden, Sevgilisinden elde ettiği her bir şeyi o, gönülden kapıp çalar.
sokak
Sensiz, mehtaplı bir gecede tekrar o sokaktan geçtim, Bütün bedenimle göz oldum, şaşkın şaşkın senin peşinden arandım, Seni görme arzusu dolup taştı vücudumun kadehinde, Yine o çılgın âşık oldum. Gönlümün mezarında senin hatıranın çiçeği parladı. Yüz hatıranın bahçesi güldü, Yüz hatıranın kokusu sardı: Bir gece birlikte o sokaktan
Mihriban
Mihriban Türküsünün Öyküsü 1960 yılında yaşadığı ölümsüz aşkı kelimelerle ebedi kılan Abdurrahim Karakoç’un gerçek adını gizleyip, Mihriban diye seslendiği o güzel Anadolu kızının hikâyesi bu… Köyde düğün olacaktır, civardan misafirler gelmeye başlar. Genç Abdurrahim köyünde genç bir kız görür, gördüğü kız ailesiyle komşunun düğününe gelen misafir
Çanakkale Ruhu
1915 Yılının hac mevsimiydi. Her hac mevsiminde olduğu gibi, dört bir yandan müminler geliyordu. Bu gelenlerin içinde Hindistan ulemasından alim, zahit, kalbi keşfe açık bir allah dostu da bulunuyordu. Bu allah dostu ile ahbaplık oluştu. Sohbetine katıldık. O kadar güzel sohbetleri oluyordu ki... kendisi de ağlıyordu, Dinleyenleri de ağlatıyordu.
Sayfa 29 - NesilKitabı okudu
Reklam
Araştırdım, ah, ateşli çabalarla, Felsefe, hukuk ve tıp bilimini, Bir de, ne yazık ki, ilahiyatı! Şimdi de duruyorum burada, bir ahmak gibi, Hiç de akıllanmış değilim. Yüksek ünvanım, doktoram bile var, Ve on yıldan beri öğrencilerimin burunlarını, Kah o yöne kah bu yöne çekiştiriyorum Birşey bilemeyeceğimizi, sonuçta anlamak için! Buna
Bir yer var orada ikimiz için Orada bildiğin gibi şiiristanda Evler Yunus’un evleri Yollar Emrah’ın yolları ve Hayyam’dan birer rubai gemiler limanda Deniz bildiğin gibi Orhan Veli’den kalma Mevsimse Yahya Kemal’in sonbaharı Nedim’dir seyreylediğin bir elde mey, bir elde gül Çeşmeler Karacaoğlan’ın Dağlar Köroğlu’nun dağları Tarancı’nın kuşları havada dönen Kadınlar Haşim’in kadınları görüyor musun? Yeter bir nabız gibi vurduğun bende Bana bir şiir ver güzelliğinden Bütün şiirler senin olsun Şiiristan sultanı, devletlü gönlün emreylesin yeter ki Güzelliğinden nice ülkeler kurulur Yoksan gece ve ölüm Varsan el sürdüğün herşey şiir Ayak bastığın her yer şiiristan olur.
Hakk'in erleri kalplerinde olanı saklarlar, marifet ve ilimlerini gizli tutarlar. Kalp kapıları rablerinin yakınlık evine gece pindi açıktır. Onların nezdinde kalplerin konuk edildiği bir ev Kalp ve sırları her daim Hak'tan gelen ilhamları dinlemektedir. Gönül sıhhat bulunca o gönlün sahibi herkesten yüce olup arınır, yüceldikçe yücelir ve herkesi aşar. Bütün hayırlar da olur. Bütün hünerlerin kendisinde toplandığı Musa'nın asası gibi olur.
Sayfa 193Kitabı okudu
Senin gözün açık, kalbin uyuyor; benim gözüm uyuyor, gönlüme kapı açılmış! Gönlün ayrı beş duygusu var, gönül duygusuna iki cihan da pencere. Sen, kendi zayıflığınla bana bakma.. sana gece çağı ama o gece, bana kuşluk vakti. Sana zindan, fakat o zindan bana bahçe gibi. Meşguliyetin ta kendisi bana istirahat hali. Senin ayağın balçıkta, bana balçık gül kesilmiş .. sana yas, bana düğün, dernek davul zurna !
Reklam
Gönlün ince sızısında İnsan bekler can pazarında Sanki bir gece gibi Örtü oldun üşüyen yüreğime
Sayfa 25 - Pêrî yayınlarıKitabı okudu
Nefsini terketmeden Rabbini arzûlarsın, hayvânı sen geçmeden, insanı arzûlarsın. (Men arefe nefsehü, fekad arefe rabbeh), kendini sen bilmeden, Sübhânı arzûlarsın! Sen bu evin kapısın, henüz bulup açmadan, ma’şûka kavuşacak, zemânı arzûlarsın. Dışarı üfürmekle, yakılır mı bu ocak? Gönlün Hakka vermeden, ihsânı arzûlarsın! Dağlar gibi
hayat diyorum bazen, koca bir âh çekmektir
sessiz Rudi'nin kıyısında gizemli bir bitkinin kokusu olsaydım da yolun oraya düştüğünde dudaklarımla dokunsaydım sana baştan ayağa deli gönlün ezgilerini keşke ney gibi okuyabilseydim sana kapının önünden geçseydim
Sayfa 109 - YKYKitabı okudu
89 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.