Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ben Kudüsüm
Ey Rabbim! “Peygamberle başbaşa konuşacağınız zaman, Bu konuşmanızdan önce bir sadaka verin.” Buyuruyorsun. Benim tasadduk edecek hiçbir şeyim yok, Gölgemde beni savunurken canlarını veren çocuklardan başka. Kabul buyur Allah'ım Beni duyur Allah'ım!
720 syf.
3/10 puan verdi
Merhabalar, bugün sizlere çok fazla abartıldığını düşündüğüm bir kitabın yorumuyla geldim. İlk başta kitabın kurgusu hakkında sizi biraz aydınlatayım sonra yorumlamaya geçeceğim. Hukuk son sınıf (yanlış hatırlamıyorsam son sınıftı) öğrencisi olan Zeliha sıradan üniversite hayatını yaşarken bir gece hiç beklemediği bir olayla karşı karşıya kalır.
İhtilal 1 - Zelzele
İhtilal 1 - ZelzeleBinnur Nigiz · Dokuz Yayınları · 2023387 okunma
Reklam
Ey gece sen de aldatıldın. Sana da tuzak kurdu yüzü güneş parıltılı kız...
Yandan Çarklı
…öyle pis bir zaman ki. Elde on para yok. Yer demir, gök bakır. Kar dersen diz boyu. Sobamız oldu bitti yok. Kömürü köcürmüden kiloyla alırız. Sermayeyi kediye yükleyince onu da alamaz olduk. Vay anam vay! Açlık bir yandan, soğuk bir yandan. Çocuklar sızlanırlar. Karı, fıkara karı öteye döner ağlar... Baktım olacak gibi değil, ben de boynumu büküp
Sayfa 74 - Barış Yayınları, 1. Baskı (1966)Kitabı okudu
Ey gece sen de aldatıldın Sana da tuzak kurdu yüzü güneş parıltılı kız
"Bölükte Ankaralı bir çocuk vardı," diye başladı Mecit bir sigara yakıp. "Adını hatırlamıyorum. Pek sessiz sakin, efendi biriydi. Sarışın bir şey. Hep koyun gibi bakardı hüzünlü hüzünlü. Bir gün sorduk buna derdini. Memlekette anası, babası, karısı, kızı hep bir arada yaşarlarmış. Hep onları düşünüyormuş. Ne yani? Ana kucağı mı burası, asker ocağı? Hepimiz özlüyoruz ailemizi; geziyor muyuz öyle ortalıkta ruh gibi diye psikolojisine girdik bunun. Bildiğiniz gibi değil, dedi. Benimki normal bir özleme olayı değil, korku. Neden korkuyorsun? Ölümden, dedi. Meğer bu, her dakika ailesinden birinin öleceğini düşünürmüş, ondan bunalıma girmiş." "Açtığı mevzuya bak hayvan herifin," diye söylendi Amca Bey. "Derken iyice kafayı yedi bu. Yemek yemiyor, sürekli ağlıyor, içtimada pat diye düşüp bayılıyor. Önce epeyi bir marizlediler bunu, para etmeyince tümenin psikoloğuna gönderdiler. Hava değişimi aldı, çekti gitti memleketine. Hatta, iyi hatırlıyorum, biz arkadaşlarla bu uyanık bütün bu dümenleri hava değişimi almak için çevirmiş olmasın falan gibilerinden de konuşmuştuk." "Ee? Döndüğünde iyileşmiş miydi bari?" diye sordu Kız Tevfik, Rebi Abi cinnet getirmeden önce hikaye hayırlı bir sona bağlanabilir umuduyla. "Yok, bir daha dönmedi zaten kendisi. Bir gece evde herkes uyurken hava gazını açmış. Ölmüşler ailecek."
Reklam
“Söz veriyorum, bir gün denizde bile kaybolsan, seni bulmak için gece gündüz yelken açacağım.”
Sayfa 21 - YağmurKitabı okudu
200 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
"Faziletine ve yüksek kadınlığına inandığım anam ve kız kardeşim inkılap işlerinde bana inanmışlar ve hizmet etmişlerdir." Mustafa Kemal Atatürk Başlarken
Ana Türk
Ana Türk
Selanik’in Yunanistan’a geçmesiyle doğup büyüdüğü toprakları terk etmek zorunda kalıp İstanbul’a yerleşen Zübeyde Hanım buradaki yıllarını yine evladından uzak ve çileler içinde geçirecektir. . Oğlu Mustafa’nın Samsun’a geçip direniş başlatmasından sonra hükûmetin Zübeyde Hanım üzerindeki baskısı artmış, defalarca evi aranmış, oğlu hakkında çıkan haberler ve idam kararı onun üç buçuk sene gece gündüz ağlamasına neden olmuştur... Zübeyde Hanım’ın hayatı Osmanlı Devleti'nin son yıllarına tesadüf etmiş ve çileler içinde geçmiştir. . Genç yaşta kaybettiği üç çocuğunun acısının üzerine kocası Ali Rıza Bey’in vefat etmesi onun hayatında derin yaralar açmıştır. Bütün sevgisini verdiği oğlu Mustafa Kemal’in devleti kurtarma arzusu, Zübeyde Hanım’ın çileli yaşantısında ayrı bir sayfa açmış, hayatı boyunca yaşadığı zorlukların yanına oğlunun başına kötü bir şey geleceği endişesi de eklenmiştir. . Bununla beraber Zübeyde Hanım oğlunun fikirlerine karşı çıkmamış, ömrü boyunca ona inanmış ve destek olmuştur.. Zübeyde Hanım, Millî Mücadele’nin sonlarına doğru oğlunun yanına Çankaya’ya geldiğinde sağlığını tamamen kaybetmiş durumdadır. Ankara’daki son günleri hastalıklar içinde geçen Zübeyde Hanım, İzmir’e götürülmüş ve Milli Mücadelenin zaferle noktalanmasından kısa bir süre sonra vefat etmiştir. Geriye bur ulusun liderini bırakmıştır Ruhu şâd olsun
Ana Türk
Ana Türk
Ana Türk
Ana TürkÜmit Doğan · Kripto Basım Yayıncılık · 202037 okunma
"Ah babacığım, fırsat olmadı ki yakından bakayım. Anlattığım gibi beni görür görmez ürkek bir ceylan gibi kaçıverdi. Belki aysız bir gece gibi esmerdi, belki güneşli bir öğlen gibi sarışın, belki ikindi gibi kumraldı, belki gün batımı gibi kızıl. Belki servi gibi uzundu, belki gül fidanı gibi kısa. Belki saçları göz alabildiğine uzanan buğday tarlası gibi dümdüz, belki gümrah bir bağ gibi dalgalı, belki dökümlü yamaçlar gibi kıvrım kıvrım. Gözleri belki derin ormanlar gibi yeşil, belki kehribar gibi ela, belki bulutlu bir gökyüzü gibi gri, belki engin denizler gibi mavi, belki görkemli dağlar gibi kahverengi, belki kömür gibi kara. Ne önemi var ki kudretli babacığım, görünümü nasıl olursa olsun, şu bir hakikat ki, büyülü bir varlıktı o kız."
"Belki de yüzleşmemiz gereken şey budur," dedi erkek. "Belki de başka hiçbir şey yoktur. Hayalini kurduğumuzdan başka hiçbir şey." "Yalnızlığımızın nedeni," diye düşünceli düşünceli konuştu kız, bir süre daha sessiz kaldılar.
Reklam
56 syf.
4/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Yeni Bir Binbir Gece Masalı Kral ve Üç Kız Zar Kupası, Bir Peri Masalı Brendideki Şeftali, Bir Miledh Masalı Mi Li, Bir Çin Peri Masalı Gerçek Bir Aşk Hikayesi İsimlerinde altı masaldan oluşan ve ince anlamları olan akıcı bir kitap. Fazla beklentiye girmeden okunabilir.
Hiyeroglif Masallar
Hiyeroglif MasallarHorace Walpole · Can Yayınları · 2022250 okunma
Gözlerim okşayan lâtif manzara, gecenin taban tabana zıddıydı: Sinir hastası bir kadın gibi, bütün gece kızıp köpüren ağlayıp feryat eden ve gittikçe hırçınlaşan tabiat; etrafında henüz kurumamış olan gözyaşlarından dolayı mahcubiyetini saklayamayan güzel, nazlı bir genç kız gibi tatlı tatlı gülümsüyordu. Daha bir kaç saat önce ufukları tamamen kaplayan o simsiyah bulutlardan en ufak bir leke bile kalmamıştı
Okurken ayrı yazarken ayrı içim titredi.
Adeta birden gece çökmüştü. "Tanrım! Bu nedir ?" diye haykırdı biri. "Tanrı'nın gazabı!" diye bağırdı öbürü. Dita basını kaldırdı ve yüzü, elleri, elbisesi dokununca dağılan ufak, gri pullarla kaplandı. 31. bloktakiler de neler olduğunu görmek için dışarı çıktılar. "Neler oluyor?" diye sordu bir kız çocuğu korkuyla. "Korkmayın," dedi Miriam Edelstein çocuklara. "Bunlar bizim Eylül transferiyle gelen arkadaşlarımız. Geri dönüyorlar." Çocuklar ile öğretmenler sessizce kendi etraflarında dönmeye başladılar. Çoğu dua mırıldanıyordu. Dita ellerini birleştirip o ruh yağmurunun birazını tutmak istedi ve gözyaşlarına hakim olamadı. Külle kaplı yüzünden sicim gibi akan yaşlar beyaz yollar oluşturdu. Oğlu Ariah'ya sarılmış duran Miriam Edelstein'ın yanına gitti. "Geri döndüler Dita. Geri döndüler" Auschwitz'den bir daha asla ayrılamayacaklardı.
Balkonun demirine dayanıp durdum kaç gece Büyükayı yıldızı orda gökyüzünde Sen içerde uykudaydın. O balkon yok artık Demirin soğukluğu içimde Bütün yıldızlar gökyüzünde gene Herkes uykuda… Ama sen yoksun içerde.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.