Senin olmadığın yerde ben yokum
Varlığında huzur bulan,
Yokluğunda ben yokum
Beni sürgün etme sensizliğe
Karanlık gecelerde
Aklım hep sende
Varlığın benim huzurum
Sensizlik benim zulmüm
Gözlerimdeki yaşsın
Kalbimdeki sancı
Ruhum sensiz zavallı
Gel beni sürgün etme sensizliğe.
Serinin ikinci kitabından selamlar. Keşke üçüncü kitabı okumak için sabırsızlanıyorum diyebilseydim. İlk kitapta okuduğum dünyayla bunun alakası yoktu sanki.
Oradaki o masalsı hava, karakterlerin arasındaki güçlü bağ maalesef bu kitapta yoktu.
Serinin her kitabı 3 karakterimizden birini anlatıyor diye sevinip Baldair'ı daha yakından tanıyacağımızı zannederken birden garip bir hikâyenin içinde bulduk kendimizi.
Jax ve Erion'ı sadece birkaç sayfa okumak üzdü beni. İlk kitapta karakterin arasındaki diyaloglar öylesine eğleceliydi ki aslına bakarsanız ikinci kitabı okumamdaki en büyük etken buydu. Onları okuyamamak bir yana bir de Raylynn hikâyeye dâhil olunca işler daha da sarpa sardı.
Güçlü kadın karakter sevdiğimi hep vurguluyorum ancak bu başka bir şeydi. Sinir olmanın da ötesinde baya nefret ettim kadından. Saygısız, bencil bir karakterdi. Asla sevemedim. Seveceğimi de sanmıyorum. Annesine olanlar elbette beni üzdü. Annesinin intikamı almak için verdiği savaş takdire şayan... Gel gelelim karakter nefretlik. Ayrıca Aldrik prens de Baldair kapı kolu mu? Bu adama neden saygı duyulmuyor. Güçlü kadın okuduk da güçlü erkek karakter neredeydi o sırada?
Raylynn bir tek Baldair'a biberonla süt içirmedi yani. O derece ezmişler adamı. Bu kitap olmamış maalesef. Son kitapta muhtemelen Erion'ı okuyacağız. O yüzden devam edeceğim. Zaten sonu Hava Uyanıyor serisine bağlanacak. Okumak için de güzel bir motivasyonum olduğunu düşünüyorum. Raylynn karakterinin Altın Muhafızlar'a nasıl katıldığını öğrenmek istiyorsanız okuyun derim. Aksi hâlde (bence) direkt üçüncü kitaba geçilebilir.
Prensin KılıcıElise Kova · Yabancı Yayınları · 2022185 okunma
Yusuf, dedi Züleyha, sana, gel kaderim ol, demem. O kadar ki, güldeki sevda, çöldeki ateş, denizdeki su kadar kadersin bana. Bak alnına, iki kaşının ortasına. Orada benim mührüm var. Alnımın yazısı olduğun kadar, alnına da yazıyım.
| Yusuf İle Züleyha |
[Bölüm 1]
Bana sen gerek, şu küslüğü bırak
Gel konuşalım or'dan bur'dan
Bahçemin deli, ey yaman gülü
Feda uğruna yansın bu orman
[Nakarat]
Sana ben ezelden geldim, lan
Nolur bir gün gel bir kez saril bana beni çok sevdiğini söyle ellerimi tut gözlerime bak bir daha sarıl ve sonra istersen sonsuza kadar gidebilirsin hayatımdan bana hatıran yeter yeter ki bir hatıran kalsın gözlerimde ellerimde...
bir tüccarın her zaman ben mutsuzum diyen bir oğlu varmış. tüccar mutluluğun sırrını öğrenmesi için oğlunu zamanın en bilge kişisinin yanına yollamış. delikanlı o bilge kişiye ulaşmak için çölde kırk gün yürüdükten sonra bir tepenin üzerinde bilgenin sarayını görmüş. muaazam bir saraymış. hemen oraya tırmanmış ve bilge ile görüşmek istediğini