Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bilmiyorlar , düşün­müyorlar ki kader bizim kendi hareketlerimizin sonucuna kendimizin verdiği bir isimdir.
Bence hayatımda en büyük , en mukad­des şey ancak aşktır , fakat hoppalık ·edip deli gibi rastgele bir adamı sevip de iki gün sonra ya aldandığımı anlayıp yahut bıkıp, dönme dolap oynar gibi sefil ve murdar tec­rübelerde sürünmek izzetinefsimin tahammül edemeyeceği alçalmadır.
Reklam
Bence hayatımda en büyük , en mukad­des şey ancak aşktır , fakat hoppalık ·edip deli gibi rastgele bir adamı sevip de iki gün sonra ya aldandığımı anlayıp yahut bıkıp, dönme dolap oynar gibi sefil ve murdar tec­rübelerde sürünmek izzetinefsimin tahammül edemeyeceği alçalmadır.
her genç kız gibi ben de dünyada en büyük saadetin yalnız sevmek ve sevilmekte olduğuna inanırım.
reşit galip..
Türk aydınlanmasının Kuvvacı fedaisiydi. Rodos doğumluydu. İtalyanlar Trablus Savaşı sırasında oldu bittiye getirip Rodos’u işgal edince, henüz 17 yaşındayken doğduğu toprakları kaybetmenin acısını yaşadı. Kayıkla Marmaris’e geçti, İzmir’e geldi. Bugün Swissotel Büyük Efes’in hemen karşısında yeralan ve Ticaret Lisesi olarak eğitim veren Fransız
Duru düşünen bir yüzü var genç kızın. Ne ki düşündüğünü ele vermeyen bir yüz bu. Aklından geçenler yüzüne vurmuyor. Sıradan görünüşlü, dümdüz bir genç kız izlenimi bırakıyor bakanda. Aynı zamanda bir o kadar da tutkusuz bir yüz. Tutkusuzluğun dingin, ölçülü saydamlığı yansıyor gözlerine. Doyumsuzluğun, hırçınlığın, mutsuzluğun çizgileri çizilmemiş yüzüne. Beklediğine güvenen bir yüz bu.
Sayfa 12
Reklam
Marcus Antonius'un , İskenderiye 'de on dört yaşlarında bir genç kız gördüğü rivayet edilir; bu kız, ileride onun kaderi olacaktır. Appianos'un aktardığına göre, Marcus Antonius o zaman bile Kleopatra'nın güzelliğinden etkilenmişti.
Hahaaa :))
Bugün Lotte' ye gidemedim, başımdan savamadığım insanlar bana engel oldu. * Lotte ~> sevdiği kız :)
Beyoğlu'nun, Cihangir'in o kışkırtıcı kalabalığında, tarif edilemeyen bir çekicilik vardı:Caddede birbirilerine çarpa çarpa yürüyen kızlı erkekli öğrenci kalabalığı, iki yana sıralanmış müzik dükkanlarından yükselen etnik müzik karmaşası, koftecilerden, hamburgercilerden yayılan kokular,genc kız kahkahaları, sinema afişleri,genç yüzleri parlatan ışıklar, sanat galerileri,çevreyi şaşkın şaşkın süzen turistler,rock,caz,hip-hop kulüpleri,türkü barlar,pos bıyıklı erkekler, travestiler, uzun saçlı küpeli oğlanlar, pavyonlardan çıkan yıpranmış, ağır makyajlı konsomatrisler, Balık Pazarı'nın çıldırtıcı yeme içme şehveti, çıplak ampuller altında pırıl pırıl pırıldayan balıklar,renk renk meyve,sebze yığınları, peynir, pastırma dükkanlarından yayılan çemen kokusuna karışan ağır anason...
Bunların Arline'n Richard'la yakınlaşma usulleri olup olmadığını hiç bilemeyeceğiz, ama Richard in onun için bir genç adam olduğuna karar verdiği açıktı ve Richard da ona yanıktı. Joan daha sonraları, Richard on yedi yaşında MIT'ye girdiğinde ailenin geri kalanının onların günün birinde evleneceklerinden emin olduğunu öne sürmüştü.
Reklam
sokağın hikayeleri Size de olur mu bilmem, bir evin önünden geçerken içerideki hayatı hayal edip, akşam sofrası mı olur, yemekten sonra karşılıklı içilen kahve mi olur gözünüzün önüne getirmek? Belki de dargındırlar; ayrı ayrı yemiş kös kös oturuyorlardır. Yahut çoluk çocuğu evden ayrılmış yaşlı bir karı kocadırlar. Günlerdir kapılarını çalan olmamıştır, hâlâ TV seyrederken biri örgü ören diğeri uyuklayan birkaç kişiden biridirler. California’da bir kafenin önünden geçerken bir masada oturan 60 yaşlarında kır saçlı, bakımlı, kafası yukarıda, kollarını öne çıkmış göğsünde birleştirmiş bir adamın karşısında sarışın bir kadının kucağına bakarak oturduğunu gördüm. Hemen yazdım hikâyeyi: Aralarında ciddi bir kırgınlık olan kız, babasını yıllardır görmüyordu. Adam onu ısrarla buluşmaya çağırdı. Kız saniyeleri sayarak oturuyor, boğazı düğüm düğüm olduğundan kahvesini bile içemiyordu. Biraz ilerleyince geriye dönüp tekrar baktım. Ne göreyim, arkadan 25-30 yaşlarında genç bir kız sandığım kişi adamın akranıymış. Göz göze geldik. (Adamın yüzüne bakmamak için etrafa bakıyordu. Çok mutsuz, umursamaz ve biraz da öfkeliydi.) Tabii ki hemen senaryoyu değiştirdim: Kadın adamı aldatmış ve terk etmişti. Adam kadının kabahatlerini tespit etmiş ve avantajlı bir boşanma davası açmıştı; onu konuşuyorlardı. Siz ne sanmıştınız, boş boş mu geziyoruz? Tek mesele şu ki yazmak çok vakit alıyor. Yoksa bizde ne hikayeler var, hepsi bir- birinden klişe. 22 Mart 2022
DAHA DÜNYADA İKEN ALLAH, BİRE ON VERİYOR
Bir gün Abdullah bin Mübarek'in evine on kişi kadar âlim , misafir olarak gelir. Abdullah bin Mübarek Hazretleri'nin elinde, üzerine bindiği atından başka bir dünyalık yoktur. O atı kesip misafirlerine ikram eder. (At eti yemek "haram değildir. Tenzîhen yani helale yakın mekruhtur) Bu meseleden dolayı karısıyla aralarında
Sayfa 116
"Hep susuyorsun," dedi Adnan. "Hep böyle misindir?" "Bilmem," dedi genç kız. Dış dünyayla fazla bağlantı kuramadığını söylemedi. İnsani ilişkilerde pek iyi olmadığını da... Sessizliğini sürdürmeyi yeğledi.
Sayfa 72 - Mona RomanKitabı okuyor
Öyle ki, on altıncı yüzyılda büyük bir Tanrı vergisi yetenekle dünyaya gelen herhangi bir kadın, gerçekten de çıldırabilir, kendini vurabilir, ya da korku saçan ve alay edilen cadı ile büyücü karışımı bir mahlûk olarak köyün dışındaki ıssız bir barakada günlerini tüketebilirdi. Zira Tanrı'nın bahşettiği bu armağanı kullanarak şiir yazmaya kalkışmış olan üstün yetenekli bir kız, diğer insanlar tarafından öylesine kısıtlanıp engellenir ve kendi karşıt içgüdüleri tarafından öylesine oraya buraya çekiştirilir ve paramparça edilirdi ki, onun bedensel ve ruh sağlığını kaybedeceğinin kesin olduğunu kestirmek için psikoloji uzmanı olmaya hiç gerek yoktur. Hiçbir genç kız kendisine zarar ver- meden ve mantıksız nedenlerden kaynaklanıyor olsa da, kaçınılmaz olan birtakım acılara maruz kalmadan – çünkü iffet denen şey, bazı toplumların bilinmeyen nedenlerden dolayı icat etmiş olduğu bir fetiştir - Londra'ya kadar yürüyemez, sahnenin önüne dikilemez ve aktör-yönetmenlerin huzuruna kaba kuvvet kullanarak giremez.
Ben mi? Ben bir çocuktum ya da sadece gözü gören, kulağı işiten ve bir de düşlerinde gezintiye çıkıp hayallerini günlüğünde biriktiren küçük bir genç kız...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.