Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Merhum prof. Dr. Necmettin Erbakandan gençliğe hitabe
Herşey hayalden başlar bunun temelinde inanç yatar , inanırsanız, başarırsınız.
Asalet yayınlarıKitabı okudu
Gençliğe Hitabe
Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. Istikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmiyeceksin. Bu imkân ve şerait çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, İktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Reklam
Hırsızlık
Gençliğe hitabe! Ey Türk gençliği… Birinci vazifen, ayakkabı kutusunu, para sayma makinesini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli, ayakkabı kutusudur. Bu ayakkabı kutusu, senin en kıymetli hazinendir, istikbalde dahi, seni bu ayakkabı kutusundan mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici
1927... Nutuk'u yazdı. Kurtuluş Savaşı'nın başından itibaren Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş belgeselini bizzat kaleme aldı. Tamamlaması üç ay sürdü. 19 Mayıs 1919'la 20 Ekim 1927 arasını kapsıyordu. Yazı bölümü 534 sayfa tutuyordu. Ayrıca 308 sayfa mektup-telgraf gibi belge bulunuyordu. Hem yazarı hem hatibiydi... TBMM kürsüsünden bizzat okudu. Günde altışar saatten altı gün sürdü. Toplam 36 saat 31 dakikada bitti. Dünyada eşi benzeri görülmemiş hadiseydi. Literatüre "maraton nutuk" deyimiyle girdi. Hem Milli Mücadele'yi resmi olarak kayda geçirmek hem de halka hesap vermek duygusuyla yazmıştı... Tarihi konuşmasına "senelerden beri devam eden yükümlülük ve icraatımız hakkında milletimize hesap vermenin, vazifem olduğu kanaatindeyim" diye başladı. Ve, siyasi vasiyetnamesi olan "Gençliğe Hitabe" ile bitirdi.' Saygıdeğer efendiler, sizi günlerce işgal eden uzun ve teferruatlı nutkum, nihayet geçmişe karışmış bir devrin hikâyesidir. Bunda milletim için ve gelecekteki evlatlarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktaları belirtebilmiş isem, kendimi bahtiyar sayacağım. Efendiler, bu nutkumla, milli varlığı sona ermiş sayılan büyük bir milletin, istiklalini nasıl kazandığını, ilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan milli ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen milli felaketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum.
Sayfa 282Kitabı okudu
"Gençlik" sözcüğünü pek seven büyüklerimiz, yöneticilerimiz, gençleri sevmiyorlar, çünkü onlara emek vermiyorlar, daha güzel insanların oluşumuna hiçbir katkıda bulunmuyorlar. Çünkü gençliği sevmek, "gençliğe hitabe" yazmak değildir. Gençliği sevmek, onların spordan bilime kendi başlarına harikalar yaratmalarını bekleyip, arada sırada gerçekleşiveren bu harikalarla övünmek değildir. Gençliği sevmek, devlet kesesinden yapılanlar karşılığında ondan kendi hoşunuza giden şeyleri bellemesini, sizin kafanızı ve gönlünüzü hoş edecek davranışlarda bulunmasını istemek değildir. Gençliği sevmek, boşa tükettiğiniz ve bir mirasyedi gibi harcadığınız umutlardan hicap duymadan ondan "ümit" olmayı beklemeye kalkışmak değildir. Gençliği sevmek, ekonomisinden trafiğine, imarından planına, yönetiminden çarşı pazarına kadar tam bir keşmekeş ve anarşi içine soktuğunuz bu düzene başkaldırdığı zaman, ona "Anarşist!" demek değildir. Ne onun hayatının, ne de hayatın daha güzel olması için hiç emek vermeden "Ey Türk Gençliği!" demek değildir gençliği sevmek. Hiçbiri hiçbiri değildir. Hadi itiraf edin, gençliği hiç mi hiç sevmediğinizi. Ve siz "agucuk" deyince o "gugucuk" yapmıyor diye onu bu yüzden copladığınızı, kanına, canına girdiğinizi itiraf edin! Ve analara, işte en çok bu yüzden hırçınlaşıp kinlendiğinizi, itiraf edin! Edin de olsun bitsin! Merak etmeyin, analar işkence yapmaz.
Çocukken Gençliğe Hitabe'yi okur, Atatürk'ün ileride başımıza gelebileceğini söylediği felaketlere şaşar, "Artık Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'nde bunlar nasıl olabilir?" derdim. Fakat heyhat! Meğer ne kadar yanılmışım. Ne bilecektim ki 40-50 yıl sonra Atatürk'ün tasvir ettiğinden de korkunç durumlara gelecekmişiz.
Sayfa 133Kitabı okudu
Reklam
Andımız
"Ne oldu Selçuk?" "Sorma hocam, az daha ülkümü unutuyordum, son anda ha­tırladım." "Oğlum sen andımızın geri kalanını hatırlayamayıp zaman kazanmak için istiklal Marşı'nı mı okudun lan?" "Bir kuple." "Gençliğe Hitabe'yi de sokuşturaydın güzel potpori olurdu." "Çalışıyorum ona daha."
Vatanımızın işgal teşebbüsünde milletimiz, Gazi Mustafa Kemal'in "Gençliğe Hitabe"si çerçevesinde hareket etmiştir. Gereğini yapmıştır. Hepsi bu.....
Sayfa 165Kitabı okudu
Gençliğe ( Yeni Bir ) Hitabe..
"Sokakta olalım sokakta! Kalabalık, bir düğme tarafından yönetiliyormuş gibi bir yöne doğru akarken biz, tek başımıza da olsak, " İsyan Ahlâkı"na uygun, tam tersi yönde umarsızca yürüyelim."
Sayfa 77 - ARK Kitapları, Özgü Yayınları Şubat 2005Kitabı okudu
Üstad, Hitabe'de tarih muhasebesini ikinci sahabe dönemi dediği, Osmanlı Devleti üzerinden kıymetlendirir. Allah Rasulü'ne ittiba ile başlayan Beylikten Cihan devletine yürüyen ve nihayet zirve noktasına ulaşan, Onun hayat ilkelerinden uzaklaşmayla bir inhitat sürecine giren ve nihayet yeni bir zuhurla geri dönmek üzere tarih sahnesinden çekilen ideal devlete Osmanlı denir.
Reklam
Çocukken "Gençliğe Hitabe'yi okur, Atatürk'ün ileride başımıza gelebileceğini söylediği felaketlere şaşar, "Artık Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'nde bunlar nasıl olabilir?" derdim. Fakat heyhat! Meğer ne kadar yanılmışım. Ne bilecektim ki 40-50 yıl sonra Atatürk'ün tasvir ettiğinden de korkunç durumlara gelecekmişiz.
Sayfa 117 - Bilim+Gönül YayınlarıKitabı okudu
Çocuklarımızın, gençlerimizin, yurdumuzun nasıl kurulduğunu, Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu iyi bellemeleri gerekiyor. Gazi Mustafa Kemal'in insanüstü çabasını görerek kendilerine bıraktığı Cumhuriyete sahip çıkmaları tarihsel bir görev olarak Gençliğe Hitabe'de belirtilmiştir.
As Time Goes By Gece ve Müzik Bir Kahramanın Akşamı Gençliğe Hitabe Fotoğraf ve Saat Hediye Alarm Bundan İbaret Bir Yirminci Yüzyıl Yaşamöyküsü
İlber Ortaylı: "Atatürk'ün yazdığı notlarda, metinlerde ona şiirin kazandırdığı bir akıcılık olduğunu görürsünüz. Gençliğe hitabe müthiştir. Nutuk'a giriş sanki güzel bir çarşı tasviriyle romana giriş gibidir."
Sayfa 10 - Kafa - Sayı: 39, İlber Ortaylı, Şiirle Yetişen Bir Neslin Temsilcisi: AtatürkKitabı okudu
Okudukça kahkaha atıyorum buna :D
Kutbettin Hoca yakaladı ensemden. Çok kızdırdım yeşil devi, ne yapacaksa hak ettim. "Ne oldu Selçuk?" "Sorma hocam, az daha ülkümü unutuyordum, son anda hatırladım." "Oğlum sen andımızın geri kalanını hatırlayamayıp zaman kazanmak için istiklal Marşı'nı mı okudun lan?" "Bir kuple." "Gençliğe Hitabe'yi de sokuşturaydın güzel potpori olurdu." "Çalışıyorum ona daha."
Sayfa 137Kitabı okudu
226 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.