Aklımda hiç ama hiç Ethem Baran’la tanışmak yoktu. Okuma listemde falan da yoktu ne yalan söyleyeyim… “Güzelliğini gördükçe ağlayasım geliyor” benim çok sık kullandığım bir cümledir. Bu cümleyi görür görmez kitabı almaya karar verdim. Evet evet, tam olarak kitabın isminden dolayı aldım. Gördüğüm an kalbimden ılık ılık nehirler aktı, kitabın isminde anlattığı bu hissi yaşadığım ve bu cümleyi çok sık kullandığım için, birden bire açıklanamaz bir bağ oluştu kitapla aramda. Kapağının naifliği, güzelliği de pek tabii kitaba sarılmamı sağladı. Dedim evet, bu kitap, benim okumam için yazılmış. İlk defa bir kitabı böyle bir yolla görüp aldım. Pişman mıyım? Saçmalama! Ethem Baran’la birbirimizi çok ama çok sevdik️
Gelelim kitaba; öyle güzeldi ki, “güzelliğini gördükçe ağlayasım geldi.” İçerisinde ki ilk iki öykü birbiriyle bağlantılı ve muhteşemdi. Yitip giden gençliği, en saf gençlik aşklarını, aile, özellikle “baba” sorunlarını, “cemaat sohbetlerini(!)”, edebiyata verilen değeri(!) ve buna benzer sorunları işleyen öyküler vardı içinde, her biri diğerinden güzel olan. Okuduğunuza asla pişman olmayacağınız ve iyi ki diyeceğiniz öyküler. Çok güzeller.
Sahi, sizin de hiç “güzelliğini gördükçe ağlayasım geliyor” dediğiniz biri oldu mu?