Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“MOLLA BOZUNTUSU” DAVASI… (1/2)
Bir zamanlar, kamuoyunda Anayasa’nın sosyalizme kapalı olup olmadığı konusu tartışıldı. Anayasa sosyalizme açık mı, kapalı mı? Kapalı diyenler, soruyorlardı: “Hani, Anayasa’nın neresinde sosyalizm yazıyor?” Açıktı, kapalıydı derken, eski cumhurbaşkanlarından, anlı şanlı Cevdet Sunday, engin devlet tecrübesi ve derin kültürüyle tartışmaya
sayısız davayı önemli aşamalarında dinledim ve mümkün olduğunca takip ettim -itiraf etmeliyim ki- tek bir gerçek beraat kararına tanık olmadım." "Tek bir beraat kararına bile öyle mi?" dedi K.
Sayfa 146 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Çünkü üç ihtimal var; gerçek beraat, sözde beraat ve sürüncemede bırakma. Tabii ki gerçek beraat en iyisi, ancak böyle bir çözüm için benim en ufak bir etkim olamaz.
Sayfa 145 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ancak konudan epeyce uzaklaştığımı hissediyorum, ciddi konulara geçeyim artık. Avukat çabasını ve ustalığını talihsizlerin savunulması yönünde kullanıyorsa -son derece ahlaki ve insanı duygulandıran bir davranıştır bu- insanlığın dostudur. Ancak avukatların suçlu olduğu herkesçe bilinen kişiyi de savunduğu ve beraat ettirdiği, dahası istese bile başka türlü davranamayacağı düşüncesi sİzlerin de aklını kurcalamıyor mu? Mahkemenin hiçbir suçluyu avukatsız bırakamayacağını, namuslu avukatın, müvekkilinin suçunun gerçek derecesini araştırıp belirleyeceğinden, her zaman dürüst kalacağını, ancak gerektiğinden fazla ceza almaması için elinden geleni yapacağını söyleyeceklerdir. Bu görüş sınırsız bir idealizmi çağrıştırsa bile böyledir. Bence bir avukatın yalanlardan kaçınması, onurunu ve vicdanını koruması, doğrusunu söylemek gerekirse kişinin cennet katma varması kadar zor bir şeydir.
II-Avukatlar Üzerine. Saf ve Cahilce Varsayımlarım. Özellikle Yetenekli İnsanlar Üzerine Birkaç Söz Aslında avukatlar üzerine fazla konuşmayacaktım. Kalemi elime alır almaz korkuya kapıldım. Önce sorularımın ve görüşlerimin saflığından çekindim. Öyle ya, sözgelimi avukatlığın faydalı ve iyi bir meslek olduğunu uzun uzadıya anlatmak ne saf, ne
"Daha önce somut kanıtlarla bir yere varılamayacağını belirtmiş, sonra da bunun yalnızca açık mahkemede mümkün olduğunu söylemiştiniz. Şimdi ise masum bir adamın mahkemede herhangi bir yardıma ihtiyacı olmadığını iddia ediyorsunuz. Bu çelişkili bir durum oluşturuyor. Dahası, önce yargıçların etki altına alınabileceğini söylediniz ama şimdi gerçek beraat, ki siz böyle isimlendiriyorsunuz, şahsi bağlantılarla elde edilemez diyorsunuz. Bu da ikinci bir çelişki."
Sayfa 182 - Panama YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Mahkeme salonunda subaylar tezahürat yapmışlarmış
Atatürk'ün Milli Mücadele arkadaşları suikast davasından beraat ettiler; ancak Karabekir'in duruşmasında subayların selam vaziyetine geçerek salonda tezahürat yaptığı, beraat kararında bunun etkili olduğu söylenmiştir. Böylesi sözler realite karşısında tamamen uydurmadır. Fahrettin Paşa'nın (Altay) anılarından anlarız ki, işin başından beri kendisi İzmir veya Çeşme'de hergün Gazi'nin sofrasındadır. Başvekil İsmet Paşa İzmir'e gelmiştir. Müşir Fevzi Paşa da 29 Hazirandan beri İzmir'dedir. Duruşmaların yapıldığı 4 ve 5 Temmuz günleri de Fahrettin Altay ile gamizonları teftişe çıkmışlardır. Ordu Müfettişi mahkeme salonunda duruşmaları izlerken, alt rütbedeki subayların, üniformalarıyla sanık Paşalara selam durmaları da, gerçek dışıdır. Fahrettin Paşa anılarında bu konuda tek kelime söz etmeyip ketum davrandığına göre senaryo abartılıdır.
Milliyet gazetesi
Mahkemelerde bile, iddia-savunma eşitliğine uyulması usul hukukun temel kurallarındandır. Fakat abdi ipekçi yönetimindeki milliyet, iddianamelerdeki gerçek dışı suçlamaları yayınlamayı gazetecilik saymakta, ancak aynı sanıklar beraat edince bu beraat kararını görmezlikten gelmektedir.
Sayfa 303Kitabı okudu
Lügâttaki hangi kelime karşılık gelir bu aşağılık mahluklara ?
Ahad Haam, hayatını, Siyonizme ve Yahudilerin Doğu Avrupa toplumlarının entegre olmasına karşı mukavemete adayan ünlü Yahudi düşünür ne yazıyor? Daha İsrail devletinin rüyası bile görülmemişken, 1891'de Filistin'e göç etmiş din kardeşlerinin davranışlarını, kendi gözüyle müşahede ettikten sonra ne yazar Haam: "Filistin'e göç eden din kardeşlerimiz ne yapıyor? Diaspora olarak yaşadıkları ülkelerde köleydiler, şimdi ise birden kendilerini sınırsız ve dizginsiz bir özgürlük içinde buldular. Bu ani değişim, içlerinde istibdada meyillerini ortaya çıkardı, tıpkı bir kölenin birden efendi olmasına benzer bu durum. Araplara düşman gözüyle bakıp kötü niyetle yaklaşıyorlar. Haklarını en çarpık ve akıl almaz bir şekilde suistimal edip Arapları sebepsiz yere aşağılıyorlar ve üstüne üstlük bu davranışlarından da geri durmuyorlar. Aramızdan kimse bu çirkin ve tehlikeli eğilime karşı koymuyor nedense." Henüz İsrail bir düş bile değilken, silahlar yokken Ahad Haam gibi klasik bir Siyonist ilk Yahudi göçmenlerden böyle şikâyet edebiliyorsa, şimdiki halleri gören bir gözlemci neler yazar acaba neler? İsrail hükmünün cinayete olan doğal eğilimi, Kefr Kasım'da kırk dokuz suçsuz Arabı öldürmekten kaçınmadı, katilleri beraat ettirmekten kaçınmadı, gerçek sorumluları yargılarken çekinmekten kaçınmadı, çünkü bu, İsrail'in devlet olarak yargılanması anlamına gelirdi.
İtimatsız Köylülerin Hukuku (Roma Hukuku)
Mesela, ceza kanununun, kanunu bilmemeyi mazeret saymayan hükmü yalancılara, desisecilere karşı konulmuştur. Fakat bunun ceremesini masum insanlar da çekiyor. (...) Bu hüküm, insanların yalan söyleyeceğini esas kabul ediyor. Bu arada, işlediği fiilin gerçekten suç olduğunu bilmeyen masumların iddiası ise daha baştan reddediliyor. Bu hüküm gerçeğe değil, faraziyeye dayanıyor. Oysa gerçek suçlunun beraat ettirilmesi, gerçek masumun mahkûm edilmesinden daha iyi ve şayanı tercih bir hal diye kabul edilmiyor mu?
Sayfa 104 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Radyo Konuşması 2
Birincisi dava konusu olduğu için neşredilemedi Serdengeçti Muhterem kardeşlerim, bugün İstanbul'un Fetih günüdür. "Feth-i mübîn" Türk milletine ve bütün İslâm âlemine mübarek olsun. Kardeşlerim: Fetih denilince, ilk akla gelen Ayasofya'dır. Hâlâ zulmetler içinde olan Ayasofya! Ayasofya için ben vaktiyle bir yazı yazmış
Sayfa 65
Rize Olaylarının Gerçek Yüzü Rize'de Hiç Kimse Şapka Takmadığı İçin Asılmamıştır Peki, ama 1925 Kasımı'nda Rize'de gerçekten ne oldu? Cumhuriyet tarihi yalancılarının uydurmalarını bir kenara bırakıp olayın iç yüzünü gerçek belgelerden öğrenelim: Şapka Kanunu'ndan hemen sonra Anadolu'nun değişik
Sayfa 175 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
-"Sıradan bir insan iyiyi ya da kötüyü dışardan, yani bir atlı arabadan ya da bir çalışma odasından bekler. Düşünen bir insan ise kendinde bulur " -"Sevmeden evlenmek, inanmadan ibadet etmek gibi alçakça bir iştir.. " -"Akıl elimizde olan yegane zevk kaynağıdır. Etrafımızda akla dair hiçbir şey görmüyor, duymuyoruz, bu da zevkten mahrum olduğumuz anlamına geliyor. Gerçi elimizin altında kitaplar var, ama bu canlı bir sohbetin,karşılıklı ilişkinin yerini tutmuyor. Çok da doğru olmayan bir kıyaslama yapmama müsaade edecek olursanız, bence kitaplar notaya, sohbet ise şarkı söylemeye benziyor." -Yalnız kalmadan hakiki mutluluğu bulmak mümkün değildi. -Yalnız kalmadan hakiki mutluluğu bulmak mümkün değildi. -Acıyı küçümsersiniz, ama parmağınızı kapıya sıkıştırdığınız vakit en yüksek perdeden inlersiniz. -Demek ki namuslu olmamamın suçlusu ben değilim, zaman. -Zaten Andrey Yefimoviç gerçek mutluluğu yalnızlıkta bulurdu. Kutsal Kitap'a göre, meleklerden biri yalnızlığı seçtiği için Tanrı'nın gözünden düşmüştü, öbür melekler bunun tadını bilseler birçoğu aynı yolu seçerdi herhalde. -Her türlü zorbalığın toplum tarafından makul ve yerinde bir gereklilik olarak karşılandığı,beraat kararı gibi her türlü merhamet göstergesinin toplumda tatminsizlik ve intikam duyguları uyandırdığı bir dünyada adaleti düşünmek gülünç değil midir?
...ne tür bir kurtuluş istiyorsunuz. Üç seçenek var, gerçek beraat, görünüşte beraat ve sürünceme.
Sayfa 189Kitabı okudu
93 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.