Fatma Barbarosoğlu bir Türkiye fotoğrafı için bir davranışlar albümü olarak tanımlamış kitabı. Bilmem daha bir ek yapmam gerekir mi?
Bir seyahatimde okumamın etkisi de bir başka oldu. Kitabın her bir kısmı anlam kazandı gözümde. Yol
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı.
MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı.
MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Şeytan Neden Telaş İçinde Sağa Sola Saldırıyor?
Bazı sır bilgileri açığa çıkarma zamanı geldi. Bilinç yeteri kadar yükseldi.
Çünkü zaman daralıyor. İnsanlar da daralıyor. Olup bitenler bunalttı herkesi.
Şeytana hizmet ederken geniş davranış göstererek daralmayanlar hatta utanmayanlar çare aramak yerine çaresizliği tercih ederek bunalıyor
Biz insanlar rüya içinde bir evren yaratmış oluyoruz. Ve rüya boyunca bu evrenin gerçek olduğunu sanıyoruz. Ta ki uyanıncaya kadar… İşte dünya da böyledir der Hint felsefesi. İçinde yaşadığımız dünyayı gerçek sanırız. Bu mayadır. Gerçek sandığımız dünyanın ötesi vardır. Bu da hakikattir.
İşaretlerin Muhatapları
❈ ❈ ❈ ❈
İnsan değer birikimini geleceğe aktararak güven ve birlik ortamında varlığını iyi ve doğru yaşayabilme, fıtratına sahiptir. İdeal iyi ve doğruya ulaşabilmek için görme ve anlama kabiliyetinin esnek ve yeteneği gelişmesi gerekmekte. Beden ve ruhsal hissiyat iki farklı ihtiyaca dönük bakış ve
"Aslında," diye devam etti Hasan. "Yüreğimin derinliklerinde hala gençliğimdeki o masalları, Mehdi 'yle ve Peygamberle ilgili sırlarla dolu hikayeleri özlediğimi hissetmyor değilim. Yaşadığım hayal kırıklığının açtığı yara hala kanıyor. Hala canım yanıyor. Ama anlatılanların hiçbirinin doğru olmadığını ileri süren düşüncenin
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
Ushuaia, Arjantin'in Tierra Del Fiego - Ateş Toprakları eyaletinin başkentidir. Dünyanın sonundaki şehirdir. Ushuaia'nın güneyinde sadece askeri üslerde insan varlığı bulunur. Antarktika'ya yakınlığı nedeniyle iklimi bir hayli serttir. 2013 sayımına göre nüfusu 60 bin olan Ushuaia'da bugün 70 bin kişinin yaşadığı tahmin edilmektedir. Son yıllarda turizmin gözde yerlerinden biri haline gelen şehirde, Dünyanın Sonu Müzesi, Dünyanın Sonu Deniz Feneri, Dünyanın Sonu Postanesi ve Dünyanın Sonu adını taşıyan pek çok otel, motel, restoran, kafe gibi çeşitli işletmeler bulunur. Antarktika yolculuklarının çıkış noktasıdır. Ushuaia'da isteyenlerin pasaportlarına "Fin Del Mundo - Dünyanın Sonu" damgası vurulur. Kimi turistler buna beş peso kimileri de on beş dolar ödediklerini söylerler. İkisi de doğrudur, damganın gerçek fiyatı belirsizdir. Dünya bir şaka olmalıdır ayrıca. Ayfer Tunç, okurlarını taşranın karanlığından alıp dünyanın bir ucuna götürüyor. Şimdilik daha ötesi yok. Kuru Kız, tüm zamanların mağdurları üzerine, yenilikçi, ezber bozan bir roman.
Geriye sayım tamamlandı! Godspeed kalkışa hazır!
Aslında olaylar çok yakın bir gelecekte gerçeğimize dönüşebilecek bir konu ile başlıyor. Gelişen teknoloji ile dünyanın sonunu getiren insanoğlu bu kez de uzaya el atmaya karar verir ve bunun sonucunda da dünyaya çok benzeyen orada insanlığın devamının sağlanabileceği yeni bir gezegen aranmaya
Biliyorum ki gerçek, bu gördüğümden fazlası. Dünyanın ötesi de var. Sen orada da bana kefilsin, beni korursun, bana verirsin. Beni müslim olarak vefat ettir: Uyandır beni bu hayat rüyasından. Beni salihler arasına ilhak eyle: Salih bir kul olarak asıl "uyanıklık" alemine varayım ki, bu dünya hayatında gördüklerimi/yaşadıklarımı hayra yorayım. Ve nazarında "hayra yorulayım."
Sanal dünyanın sunduğu imkanlarla avatarlara dönüşen kimlikler, ötekilerin de gerçek ötesi bir dünyada yaşamasına neden oluyor. Gerçeklik algısı ve emniyet duygusu elinden alınmış veya bunlardan vazgeçmiş insanlığın yabancılık çağında yaşıyoruz.
_Sanatın yaratıcı gücü, doğadan, sanatçının eli değmeden, kendiliğinden çıkar ortaya. Her sanatçı, doğanın özünde bulunan sanat nitelikleri karşısında, Aristoteles'in deyimiyle bir "öykünücü"dür. O, ya Apollo'ca bir düş sanatçısı, ya Dionysos'ca bir coşkunluk sanatçısı ya da hem coşkunluk hem de düş sanatçısıdır.
_Apollo,