Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
...çevresi için bir yük olduğunu hisseden bir çocuk uyum sağlamayı, anne babasına gereksiz sıkıntı çıkarmamayı ve özellikle itaat ederek, ilgilenerek ve güleryüzlülükle şefkat temin etmeyi çabuk öğrenecektir. Bu maske altında ise korku dolu ve yaralıdır, çünkü reddedilmeyi hisseder ve duygusal eksiklik nedeniyle acı çeker.
975 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Prometheus’la başlayan zincir halkasındayız. Serbest iradenin göz ardı edilip, yerleşmiş ve kabul görmüş öğretilerle temsil edilen toplumun oluşturduğu bir halka bu. KOLLEKTİVİZM denen bu olgu, aslında tek tip düşünme biçimidir. Tek tip düşünme, tek tip yaşama, tek tip insandır. Fedakarlık üzerine kurulu ahlak sistemlerinde birey özgür olduğunu
Hayatın Kaynağı
Hayatın KaynağıAyn Rand · Plato Film Yayınları · 20132,735 okunma
Reklam
Her şeyin parayla ölçüldüğü bu dönemde sadece lüks ve sefahat içinde yaşayanlar için bir yığın gereksiz ve yüzeysel işler de yapılmaktadır.
Ey Yazar Neredesin Acaba?
-Az önce bir edebiyat programı izliyordum. Konuk, artık eskisi gibi 1000 sayfa veya daha hacimli eserlerin yazılmadığından dem vuruyordu. Bu meselenin nedeni için de şu iki durumu öne sürdü: 1-Yazarın artık o kadar vakti yok.(Ne kadar katılmasam da) 2-Okuyucunun vakti yok. Aynı vaziyette yayınevi için maddi kaygılar... -Fotoğraftaki kitaplar belki de satır başı ücretiyle tefrika olarak yayımlandı zamanında. Lakin gereksiz ayrıntı barındırmayan klasik eserler. Ben de hepsini keyifle okuduğumu sizlere söyleyebilirim.(Savaş ve Barış kitabı biraz zorlasa da) Şahsımı tanıyanlar bilirler hacimli eserleri okumayı seviyorum, ayrıca son zamanlarda vücudumda; ince kitap okuyamama hastalığı belirtilerini de vuku buluyor... -Şüphesiz biz eseri sadece sayfa sayısıyla değerlendirmiyoruz. 18 ve 19.yüzyıl Rus Edebiyatı neden bu kadar niteliklidir diye düşünürken. Şu bulgulara denk geldim. Tolstoy- Savaş ve Barış ile o dönemin belki de en hacimli eserini yazmış bulunmakta. Keza Dostoyevski bol karakterli tabiri caizse bol diyalogla konuşan romanı öne sürmüştür. Fransızlardan Dumas da favorilerimden neyse o ayrı. Bunlar dışında Rusya'nın Avrupa ile tanışması da eklenince ortaya böyle bir edebiyat çıkıvermiş. Savaşlar ve iç yapı da cabası... Oğuz Atay 'Korkuyu Beklerken' kitabını bitirirken: ''Ben buradayım sevgili okuyucum sen neredesin acaba?'' diyor. (1976) Bu edebi suale naçizane: ''Biz buradayız ey yazarlar siz neredesiniz acaba?'' diyorum. Yaşayanlar arasında Paul Auster'in 4321 romanı 1128 sayfa imiş. El atmak lazım... Youtube kanalımın linki: youtube.com/watch?v=yPcVary...
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
YÜZYILIN 40 OYUNU
Notos'un 14. Büyük Soruşturması olan bu sayıyı çok beğendiğimi öncelikle söyleyeyim. Bilenler bilir notos her yıl bir sayısını soruşturmalara ayırıyor. fikir edinmek için daha önceki bazı soruşturma konularını paylaşayım; "edebiyatımızda 40 iyi şey", "edebiyatta 40 roman karakteri", "en iyi 100 çeviri"
Notos - Sayı 80 (Şubat-Mart 2020)
Notos - Sayı 80 (Şubat-Mart 2020)Notos Dergisi · Notos Yayınları · 202011 okunma
Bizden Yansıyan Hayatı Okumak:
🏘Evinde fazla hava akımı olanlar dışarıdaki insanların tesirlerinden fazla etkilenenlerdir. Evin ısıtma sisteminde sürekli sorunu olanlar bedenin isitma sistemine (kalp, kan dolaşımı ) dikkat etmeleri gerekir. Evin su sistemi ile ilgili sorun yaşayanlar bedenin su sistemi (böbrek mesane) dikkat etme ihtiyacı olanlardır. Banyo-WC tıkananlar
Reklam
520 syf.
7/10 puan verdi
Kitabı iki şekilde yorumlayacağım. Öncelikle olumlu yanlarını söylemekte fayda var. Kitap bana göre polisiye değil direkt psikolojik tahlili çok başarılı düzeyde yapan bir roman. Özellikle Psikanalitik kuramı güzel işlemiş. Karen Kimya adlı bir kadının çocukluğuna kadar indiğini ve her hayallerinde, rüyalarında çocukluktan kalan yaşanmışlıkların
Bab-ı Esrar
Bab-ı EsrarAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201736,1bin okunma
Kıyıdaki yoldaşlara methiye;
Şunu gördüm: Havva değil Lilith esas kadındır. Papyonlu, kravatlı, donuk suratlı adamlar değil; boynunu görebildiğin, kırık tebessümlü çocuklar, esas oğlandır. Ne söylemek istediğimi; toplum tarafından idealize edilen şımarık ruhların çok yakınına yaklaşıp, onlardan yayılan kibirle karışık leş kokuyu fark edenler anlayacaktır. Ya da bu yazıyı okuyan, tarif ettiğim ideal profil diye tanımlanan ve yaydığı leş kokuyu herkesten saklamaya çalışanlar anlayacaktır. Tarih kitapları belki kıyıdaki çocukları yazmayacak ama biz hep bileceğiz ki; kaybedenler cesurdur ve adları tüm destanlarda anılacak kadar değerlidir. Banko yaşayanlar korkaktır ve adları tarih kitaplarından birkaç gereksiz gündem maddesi sebebiyle silinecektir.
·
Puan vermedi
Bir Eylül Akşamı
Akıcı anlatımı, yazım dili sade olmasıyla su gibi akıp gitti kitap ellerimden . Son kapağı kapattıktan sonra boşanmış kadınların ne zorluklar çektiklerini, nelere maruz kaldıklarını düşündüm. Bir de çocuk varsa düşünülmesi gereken bir sorumluluk daha biniyor omuzlara tabi bu sorumluluğu almasını bilmekte önemli . Kimi kadın boşanma sonrasında ya
Bir Eylül Akşamı
Bir Eylül AkşamıBüşra Keskin Bütün · Tilki Kitap · 202310 okunma
EVLİLİK YÜZÜĞÜ NEDEN SOL ELE TAKILIR? İnsanların evlenince yüzük takmaları eski Mısırlıların inançlarına dayanıyor. Milattan 2800 yıl önce Mısır'da yaşayanlar dairenin veya halka şeklindeki cisimlerin, başlangıç ve bitiş noktalarının olmaması nedeni ile sonsuzluğu temsil ettiklerine inanıyorlardı. Yüzük evliliğin sonsuza dek süreceğini simgeliyordu.
Reklam
250 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
B A L K O N “Sevda kendi yolunu çizer, seni de sevmeye layık görürse, yoluna seni de dizer… Sevdanın önüne durmaya kalkma sakın… Zaten duramazsın. Kimse de duramaz.” “Sevda beze sarılmış bıçak gibidir. Yanlış yerden tutarsan önce bezi sonra tuttuğun elini keser.” “Kadınlar bazı zorluklar karşısında daha dirençli olabiliyorlardı nedense. Ya da
Balkon
BalkonEmrah Tunç · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 202163 okunma
Ve Son
Ne mutludur ölüler! Deliliğe kapılarak doğuranlar üç kez daha fazla mutsuz! Ne mutludur hadımlar! Ne mutludur kısırlar! Döllemektense sefahati tercih edenler de mutludur! Çünkü şu an için Otuz Bir Çekenler ve Oğlancılar aile babalarından ve analarından daha az suçlu, çünkü onlar kendi kendilerini yok ederken, diğerleri gereksiz ağızları çoğalta çoğalta dünyayı yok edecekler. Kendilerine saygı göstermeye bizi mecbur eden ve bize akıldışına çıkmayı öğreten tinselciler utansın! Eğer onlar hiç olmasaydı daha az sefil ve daha az gülünç olurduk, bu hayal vaazcıları ve beş para etmez teselliciler artık hiçbir işimize yaramıyorlar; yalnızca kendimize dair, onlara dair ve gerçekliğimize dair bizi aldatmaya yaradılar. Kalpazanlar cezalandırılıyor ama yanlış fikirlere itibar kazandırarak yaşayanlar esirgeniyor, öyle mi? Hoşgörü bir aldatmacadır ve saygı bir sayıklama, bunu işitmek için para alıyor ve para ödüyoruz, cehennem ateşine gömülmeden önce bizi ölüme götürenleri ölüme yollayacağız, bizden esirgemedikleri yolları düzleştireceğiz, sonra son olacak.
"...her insan gibi o da dünyaya belasını bulmaya, kendinden evvel rezil olmuş milyarlarca insanın yaşadığını yaşamaya gelmişti. Niye geliyorlardı hala peki? Hala niye gelip duruyorlardı? Gelip de görülmemiş ne görüyorlar, görmüşe söylenmemiş ne söylüyorlardı? Görülmüşü bile görememeye, söylenmişi anlamamaya bu fazla ve gereksiz değil miydi? Hadi pek beğense hayır ne beğenecek, hadi bir tat alsa ne alacak, kaç kere ne alacak, kaç kere kimden ne çalacak, çaldığını kaç gün sürünüp takınacak, ne olacak, ne oldu ve ne olacak? Ben de kırk küsur senedir buradayım, gözlerim fal taşı gibi açık, sinir uçlarım tümden dışarıda, kulağım keskin mi keskin, ama yaşayanlar benim gördüklerim ve bildiklerim hususunda bana ve herkese yalan söylemekten usanmadı gitti, usanacağı da yok."
126 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.